her hafta en az iki müşterimin talebi üzerine çektiğim sancılı fakslardır. müşteri gelir üyelik kaydı bulunan kişinin nüfus cüzdanını verir bir adet a4 kağıdına fotokopi çekilmesini ister. hemen çekip veririm ve ardından yapıştırır tükenmez kaleminizi kullanabilir miyim diye. ben zaten daha o isteğini belirtmek için düşüncelere dalmışken aynı saniyelerde kalemi çoktan kağıdın üzerine koymuşumdur. hemen nüfus suretinin altına neden kapattırmak istediğini yazar. çünkü digitürk bunu zorunlu kılıyor. sebep belirtmek zorundasınız. vel hasıl gerekçe yazılıp altına imza atıldıktan sonra ben de 2124739999 faks numarasına hemen kağıdı gönderiyorum. faksın bir kerede gittiği hiç görülmemiştir. en az üç beş kez arar otomatik olarak. ben başında beklemem bile. daha sonra başarılı olursa şayet onay kağıdını müşteriye verdikten sonra müşteri gayet mutlu bir şekilde dükkanımdan ayrılır(lar).
şimdi diyeceksiniz ki kardeş sen hayırdır bunları biz zaten biliyoruz. niye bize bunları anlattın da bizi okumak zorunda bıraktın ve pek kıymetli zamanımızı ziyan, heder ettin. ama işte geçenlerde(üç gün önce) başıma öyle bir olay geldi ki bunu sizinle paylaşmak istedim. siz(ler) de bilin istedim. söz konusu firmanın ne kadar karaktersiz, şahsiyetsiz, soğuk, anlayışsız.. gerektiğinde hiç çekinmeden, utanmadan, ahlaksızca, saygısızca, edepsizce insanların duygularıyla hiç acımadan oynayan bir firma olduğunu bilin istedim.
olay şöyle gelişti efendim:
rutin hafta içi günlerimden. bir kadın müşteri girdi içeri. ortalama kırklı yaşlarında. saygılı bir insan dükkanım ile ilgili iyi temennilerde bulunduktan sonra elime fakslamak üzere bir kağıt parçası iliştirdi. başlığındaki "ölüm belgesi" hemen dikkatimi celbetti. göndermem gereken numarayı istedim. numaraya baktığım zaman çok tanıdık geldiğini fark ettim. çok aşina olduğum daha da kötüsü ezberlemek zorunda kaldığım digitürk faks numarasıydı bu. kendime tutamadım ve işimi yaparken(faksı çekerken) aynı zamanda özür dileyerek ölüm belgesinin digitürk ile ne ilgisi olduğunu sordum üslubunca(bu arada faksı ısrarla sürekli göndermeye çalışıyorum). hanım efendi de gayet üzgün bir ifadeyle yere bakarak; eşinin ölüm belgesini görmeden(göndermeden) digitürk yetkililerinin üyelik iptalini kabul etmediklerini söyledi. ben önce şaşırdım sonra sinirlendim. nasıl yani.. ne demek. ama bu nasıl... gibi afallama cümleleri kumaya çalıştım. bu arada müşterim gözündeki yaşları elindeki mendille silmeye çalışıyordu. o sinirle kısaca olayı anlatıverdi bana. şöyle ki:
üyelik haliyle eşinin üzerineymiş. hayatta iken sırf futbol maçları dolayısıyla almış. vefat edince de kadıncağız izlemediğinden kapattırmak istemiş. üyelik sonlandırma gerekçesi olarak eşinin vefat ettiğini bildiren bir faks yollamış yapılması gerektiği gibi. bir ay sonra yeni fatura gelince aramış ve bir ay önce iptal faksını gönderdiğini söyleyip hala neden kapanmadığını sormuş. telefondaki ruhsuz, karaktersiz de ölüm belgesini göndermeden üyelik iptal işlemini gerçekleştiremeyeceklerini söylemiş. verilen bu saygısız, ahlaksız cevap üzerine kadın yıkılmış, ne yapacağını şaşırmış. ve hemen faks çekmek için dışarı çıkmış.
sonrasını biliyorsunuz zaten.
ben hemen kendimi koydum kadıncağızın yerine. mazallah babam vefat etmiş olsa anama da böyle ahlaksız bir konuşma yapsalar büyük konuşmayayım ama ağzından çıkan kelimeleri duymayan karaktersiz yetkiliyi katlederdim.
her zaman bu şekilde cereyan etmese de buna benzer olayları üyeliğinizin iptali sırasında yaşayacaksınız.
ayrıcalıklı! digitürk müşterisi olmadan önce bir kez daha düşünün!
mantıksızlığın geldiği son noktadır... bu muameleleri yüzünden maddi manevi tazminat davası açacaksın bunlara...
madem eşimin üzerine o zaman ödemiyorum ister kapat ister kapatma... eğer hakları bana geçtiğinden ücreti benden tahsil edeceksen o zaman kapat? kapatmıyorsan ödemiyorum ödememi istiyorsan kapat...
gidip gitmediğinden, dikkate alınıp, alınmadığından bir türlü emin olunamayan fakstır.
zira iptal ettirmemek için ellerinden geleni artlarına koymazlar.