ulan nick'i allahtan sol frame'e gelmiyor kardeş. yoksa diyeceğimi bilirdim.
reklam etmeyin yazarı. doğum günüymüş. "hayatımda ne gördüm, ne konuştum. o yüzden doğum gününü gerçekten kutladığım yazar. çok iyi birisidir. hayatımda hiç görmedim. nice yaşlar olsun ne diyim. bir kez bile konuşmadım ama."
arkadaşlar, umarım yeni güne girerken destur çekmişsinizdir. zira senelerdir biricik can dostum, çocukluk arkadaşım, okul arkadaşım, sıra arkadaşım, mahalle arkadaşım olan perdidi'nin yıllar önce doğduğu gün olan üç nisan'ın ilk anlarındayız.
bir yazar, bir kardeş, en "iyi ki doğmuş" olanından bir çiçek. beraber nice mutlu senelere, nice "bunları da atlattık be!" demelere inşallah. öpüyorum annem, seni her daim senden daha çok düşünecek olan biricik feyk hesabın merkep'ten bolca nazar duası.
gözü olanın gözü çıksın, maaaşşşşaallah. *
Hayır, öyle bir kankalar ki koordineli bir şekilde hareket ediyorlar. içlerinden Birisi beğendiğinde diğeri de beğeniyor. (Sıralama değişiyor) içlerinden birisi eksilediğinde ya da açık eksilediğinde diğeri de aynısını yapıyor. Çok tuhaf.
hafif merkep nickli yazar kankasıyla birlikte çaylak olmuş yazardır. siz niye böylesiniz ? aynı anda izin alıyor aynı anda çaylak oluyorsunuz. bu sözlükte çok garip şeyler dönüyor. tüm önemli işlerimi kenara koyup sözlükteki böyle acayiplikleri kovalıyorum şu sıra.
edit: aynen amoralist. oylamaları bile aynı anda. aynı evde yaşayıp " aa bak hubel ne yazmış oylayalım, aa bak amoralist güzel yazmış eksileyelim" diyorlar sanırım. ya da whatsapptan mı haberleşip ortak oyluyorsunuz ?
Sen yokken, yüzün evreni dolduracak kadar genleşiyor. Hayaletlerin akışkan haline geçiyorsun. Sen buradayken, yüzün koyulaşıyor; en ağır metallerin, iridyumların, cıvanın yoğunluğuna ulaşıyorsun. Bu ağırlık yüreğimin üzerine yıkılınca beni öldürüyor.
"Her şeyin sonunda, canımızı en çok acıtacak olan düşmanlarımızın sözcükleri değil, dostlarımızın sessizliğidir."
hayatımda ne gördüm, ne konuştum. o yüzden doğum gününü gerçekten kutladığım yazar. çok iyi birisidir. hayatımda hiç görmedim. nice yaşlar olsun ne diyim. bir kez bile konuşmadım ama.
arkadaşlar, umarım yeni güne girerken destur çekmişsinizdir. zira güzeller güzeli, biricik can dostumun yıllar önce doğduğu gün olan üç nisan'ın ilk anlarındayız.
bir yazar, en "iyi ki doğmuş" olanından.
can dostum diye söylemiyorum, bu kadar güzel bir insanı bünyesinde barındırmasından mütevellit sözlüğe destur çekip sağ ayakla girmemi sağlayan yazardır.
benim hiç çin’de bir ablam olmadı
hiç çiçekçi dükkânım ivan milinski
üç galata gecesi ceneviz kerhânesinde
boyalı kunduralarıma büyük erkekliğime baktı kaldı
dişleri kâmilen altın dövülmüş bir kadının yüzü
peki bu güzel avratotu da kim yahu?
oldum olası ayakta bira içiyor
galiba yine yüz kişi ütülemiş kayıkta kızcağızı
biliyorsun işte bira içerken vergi vermek gücüme gidiyor
arkadaş
hem ne demeye o güllü agop ukalâsı otobüs paramı çekecekmiş
eve gitmek istemiyorum pazarlık ederiz hamamda yatarız
ulan git şimdi milli gelirden söz açma bana defol bas git yıkıl
mübeccel mübeccel ben ben olayım da seni hiç anlamayayım ha
n’olur uzat bacaklarını galata’dan denizlere uzat uzat da
zırlamadan anlat on ikisi de deli olan kardeşlerini mübeccel
anlat kimlerin yüreğinde kız kulesi gibi grev çivileri var
kimler boş sarnıçlara iğilmiş ha bağırır ha bağırır
sen kahırlanma bana gözlerim çin’de benim çiçek bahçelerine
kaçmış
benim hiç çin’de bir ablam olmamış hiç çiçekçi dükkânım
olmamış
geceleri galata’da gülerken bacaklarımız uzamış alıştık artık
ölüme
diyeceğim şu ivan milinski: ölüm için ayırdık geceleri gülerken
galata’da
Tanrı'nın hayatıma çizmeyi unuttuğu kız kardeşim. "ismimizdeki kafiye gibi birlikte tam olmalıydık." demiştim tam 5 ay 11 gün önce, unutmamış. kafiyelerimi de getirdi beraberinde, şiir kokulu kadın.