geleli 2 dakka olmuş ama
"sürekli yeni kişilere mesaj atar oldun, biraz dinlen bence.." mesajı alan yazarmış. hoşgeldinimi geri alıyorum. sevmem böyle tipleri.
Tanrı'nın hayatıma çizmeyi unuttuğu kız kardeşim. "ismimizdeki kafiye gibi birlikte tam olmalıydık." demiştim tam 5 ay 11 gün önce, unutmamış. kafiyelerimi de getirdi beraberinde, şiir kokulu kadın.
benim hiç çin’de bir ablam olmadı
hiç çiçekçi dükkânım ivan milinski
üç galata gecesi ceneviz kerhânesinde
boyalı kunduralarıma büyük erkekliğime baktı kaldı
dişleri kâmilen altın dövülmüş bir kadının yüzü
peki bu güzel avratotu da kim yahu?
oldum olası ayakta bira içiyor
galiba yine yüz kişi ütülemiş kayıkta kızcağızı
biliyorsun işte bira içerken vergi vermek gücüme gidiyor
arkadaş
hem ne demeye o güllü agop ukalâsı otobüs paramı çekecekmiş
eve gitmek istemiyorum pazarlık ederiz hamamda yatarız
ulan git şimdi milli gelirden söz açma bana defol bas git yıkıl
mübeccel mübeccel ben ben olayım da seni hiç anlamayayım ha
n’olur uzat bacaklarını galata’dan denizlere uzat uzat da
zırlamadan anlat on ikisi de deli olan kardeşlerini mübeccel
anlat kimlerin yüreğinde kız kulesi gibi grev çivileri var
kimler boş sarnıçlara iğilmiş ha bağırır ha bağırır
sen kahırlanma bana gözlerim çin’de benim çiçek bahçelerine
kaçmış
benim hiç çin’de bir ablam olmamış hiç çiçekçi dükkânım
olmamış
geceleri galata’da gülerken bacaklarımız uzamış alıştık artık
ölüme
diyeceğim şu ivan milinski: ölüm için ayırdık geceleri gülerken
galata’da
can dostum diye söylemiyorum, bu kadar güzel bir insanı bünyesinde barındırmasından mütevellit sözlüğe destur çekip sağ ayakla girmemi sağlayan yazardır.
arkadaşlar, umarım yeni güne girerken destur çekmişsinizdir. zira güzeller güzeli, biricik can dostumun yıllar önce doğduğu gün olan üç nisan'ın ilk anlarındayız.
bir yazar, en "iyi ki doğmuş" olanından.
hayatımda ne gördüm, ne konuştum. o yüzden doğum gününü gerçekten kutladığım yazar. çok iyi birisidir. hayatımda hiç görmedim. nice yaşlar olsun ne diyim. bir kez bile konuşmadım ama.
Sen yokken, yüzün evreni dolduracak kadar genleşiyor. Hayaletlerin akışkan haline geçiyorsun. Sen buradayken, yüzün koyulaşıyor; en ağır metallerin, iridyumların, cıvanın yoğunluğuna ulaşıyorsun. Bu ağırlık yüreğimin üzerine yıkılınca beni öldürüyor.
"Her şeyin sonunda, canımızı en çok acıtacak olan düşmanlarımızın sözcükleri değil, dostlarımızın sessizliğidir."