die verwandlung

entry142 galeri7 video1
    1.
  1. franz kafka'nın bir hikayesi.
    gregor samsa bir gün bir uyanır, aman allahım böcek olmuştur.
    10 ...
  2. 2.
  3. daha ilk cümlesiyle bismillah noluyorz dedirten, görünüşte kısacık ama bütün kapalı simgeleri, teknikleri çözdüğünüz zman (biz okulda çözmüştük..) bambaşka bi şeye "dönüşen" kafka'nın en bilindik yapıtlarından biri.
    3 ...
  4. 3.
  5. helinz politzerin yorumu olmasa anlasılması güç olan kafkanın başyapıtı. *
    1 ...
  6. 4.
  7. toplumun ve ailesinin kölesi olan ve onların izin verdiğinden dışarıya çıkmadıkça yaşamasına izin verilen gregor samsa'nın ancak bir böceğe dönüşerek serbest kalmasını fakat bu sefer de toplum ve ailesi tarafından dışlanmasını anlatan bir franz kafka romanıdır.
    6 ...
  8. 5.
  9. "buradan gitmeli... tek çare bu, baba. ama onun gregor olduğu düşüncesini kafandan atman gerek. bizim asıl felaketimiz, bunca zaman bu düşünceye inanmış olmamız. fakat o nasıl gregor olabilir ki? gregor olsaydı eğer, insanların böyle bir hayvanla beraber yaşamalarının olanaksızlığını çoktan anlar ve kendiliğinden çıkıp giderdi..."
    7 ...
  10. 6.
  11. --spoiler--
    gregor samsa sabah kalktığında ter içindedir, bir böceğe dönüşmüştür.
    --spoiler--

    gregor samsa' nın dramını yansıtan ve insanın toplum içinde başkalaşmasına işaret eden, franz kafka başyapıtı.
    1 ...
  12. 7.
  13. franz kafka'nın şaheserlerinden birisi, belki de en iyi kitabı.
    topluma yabancı kalan samsa'nın çektigi eziyet ve digerleri tarafından dışlanmışlıgınım, itilip kakılmasının anlatıldıgı bir kitap.
    modern insanın topluma yabancılaşma sı da çıkarılabiliyor kitaptan.
    öyle bir kitap ki neresinden tutsan farklı bir anlam, farklı bir içerik.
    bir kelime olayların akışını degiştiriyor.
    yani o kelimeye baglı olarak yorumlarsan kitabı daha farklı, başka bir kelimeye baglı yorumlarsan farklı anlamlar veriyor.
    okunmalı. herkes ömründe en az 3 kere okumalı.
    2 ...
  14. 8.
  15. kafka'nın bir sabah kalktığında kendisini böcek olarak bulan, böylelikle önce kendine ve ailesine, sonra da topluma yabancılaşan gregor samsa'yı anlatan romanıdır.*

    romanda birden böceğe dönüşen samsa, utancından ya da aslında etrafındakileri korkutmamak için dört duvar ve bir tavanarasında tıkar kendini; okura metaforik bir anlatımla 'öteki' olmanın, tekdüze hayatın dışında kalmanın nasıl bir şey olduğunu gösterir.

    bu romanı okurken gregor samsa aklıma yılmaz erdoğan'ın bana bir şeyhler oluyor' undan bir bölüm getirdi:

    --spoiler--
    ya gördüm neyleyim
    insanlar vardı duvarın içinde.
    ya ben hep duvara konuştum
    ya da duvar değil konuştuğum, içinde insanlar var.
    nedense beni anlasın istedim içinde insan olan duvarlar.
    bilmiyorum,
    belki de ben gerçekten delirdim
    onlar haklı belki de.
    içinde değil duvarların insanlar
    sadece arasındalar..
    --spoiler--
    4 ...
  16. 9.
  17. keanu reeves in scanner darkly filminde basını dolaba carptıgında etkisi basgösteren roman.
    1 ...
  18. 10.
  19. tek bir değişimin insanın hayatını baştan aşağıya değiştireceğini anlatan kafka romanı. okuması keyiflidir ve insanı düşünmeye iter.
    1 ...
  20. 11.
  21. franz kafka'nın meşhur eserlerinden biridir. yaklaşık seksen sayfa olması dolayısıyla kolay ve çabuk okunabilme özelliğini taşımakla birlikte anlattığı gerçek dışı hikaye onun roman sınıfında mütalaa edilmesine mani olmaktadır. bir sabah kendini böceğe dönüşmüş halde bulan gregor samsa isimli kişinin başından geçen yer yer hazin, yer yer komik, yer yer de saçma (evet oldukça saçma) hadiseleri konu edinmektedir.

    eğer okuma mecburiyetiniz yoksa yarıda bırakıp kaçabileceğiniz bir kitaptır donusum.
    1 ...
  22. 12.
  23. franz kafkanın insanı çok derinden etkileyebilecek romanı.
    (bkz: metamorphosis)
    [kat: franz kafka romanları]
    2 ...
  24. 13.
  25. gregor samsa adlı karakterin boceğe dönüşmesi ardından ailesi tarafından dışlanması konu edinmiştir.yazar simgesel bir anlatımı tercih etmiştir. franz kafka'nın yasadığı dönemde eserleri yankı uyandırmamıştır.
    1 ...
  26. 14.
  27. cemal süreya diyor ya hani "bir gün dostoyevski okudum o gün bu gündür huzurum yok" bunu okumak da bir memur için öyle bir şey. bir utancı taşır gibi taşıyorum şimdi boynumdaki kravatı...
    17 ...
  28. 15.
  29. aile içi dengelerden, her öznenin yüklendiği rolden yola çıkarak toplum üzrinde de benzer bi görüntünün zuhur ettiğine işaret eder kafka. Yalnız bu aykırılığın dışlanması vaziyeti, aynı kandan olduğun, gerektiğinde canını vermekten sakınmayacağın en yakınındakilerinin ekseninde zuhur etmesi asıl yaralayan kısım yüreği. Sıcak yatağında birden böcek oluvermek ne denli talihsiz bi halse, en ufak farklılığında, yetersizliğinde sana en sevdiklerinin, en yakınındekilerin dahi sırt çevirebileceğini bilmek de benzer derecede sevimsiz, elem sebebi bi hal. lan biz nerelere gidek, kimlere güvenek şu hayatta franzım, siktin attın moralımı.
    5 ...
  30. 16.
  31. kafkanın sapına kadar materyalist bir oyunu.
    1 ...
  32. 17.
  33. böceğe dönüşen elemanın macerasını anlatan ve postmodernist çağrışımlara konu olmuş franz kafka romanı.
    0 ...
  34. 18.
  35. bordo siyah yayınlarından çıkan versiyonunda veysel atayman'ın mükemmel önsözü ile anlaşılması, yorumlanması kolaylaşmış bir kafka başyapıtı.
    2 ...
  36. 19.
  37. alm. değişim, dönüşüm.

    (bir lambanin elektrik enerjisini isik enerjisine dönüstürmesi gibi)
    0 ...
  38. 20.
  39. Hamza bir sabah bunaltıcı düşlerden uyandığında, kendini yatağında dev bir böceğe dönüşmüş olarak buldu.

    Şaştı. Kaldı. "Bunu da mı göreceğedik!" diye naiften sitemlense de "muradımız böyle imiş" diyerek kabullenmesi uzun sürmedi. Hayatta daha mühim işleri vardı. saatine baktı: "Ananız kim? işe geç kaldım lan!" Vapuru kaçırmıştı. Bir sonraki vapur saat yedideydi. "Patrona rahatsızım biraz desem, acaba yer miydi?" Yemezdi. Kapısı çaldı. Annesiydi. "Hamza, Hamza uyansa işe geç kaldın. hem ekmek alcan daha!" diye seslendi. "lan geldik 20 küsur yaşına, hala bakkala çakkala ben gidiyorum ya!.!" sinirliydi. hamza evin büyüğüydü. lakin evin küçüğü ise kız kardeşiydi. sabahın köründe hamza dururken, kız kardeşi mi gidecekti ekmek almaya? "hiç gidecek halim yok valla. Mcdonalds.com'a girin, kahvaltı servisine başlamışlar, ordan sipariş verin. ben ısmarlıyorum!" diye bağırdı. Hımm, iyi fikirdi. Hamza bu arada odasında, ayağa kalkma alıştırmaları yapıyordu. 10 dakika sonra zil çaldı. Bu ne hızdı, Mc donald's gibisi hakikaten yok muydu? Ancak kapının önünde bekleyen kişi, yalandan güleç yüzlü mcdonal's boy değil patronuydu. "hamza'nın yaptıkları yeter yetişir artıkın, iyice zıvanadan çıktı bu deloğlan!" diye söylendi. Babası "buyrun buyrun içeride dellenin" diyerek patrona misafirperverliğini gösterdi. karşılıklı söylenmeler, şikayetler eşliğinde hamza'nın odasına yürüdüler. kapısına vurdular. hamza bütün enerjisini aynı noktada toplayarak ayağa kalkmayı başardı. bu yöntemi bir filmde görmüştü. sonra kapıya doğru yürüdü. ayakta dineldi bir süre. kapıyı açtı. hayatında sanki hiç böcek görmemişçesine bağıran insanlar tam karşısında, çığlık çığlığaydılar. babası detan sıkmaya niyetlendi ki, annesi güç bela durdurdu. "Evlattır bey ne de olsa. dur sakinle, buluruz bi hal çaresini!" dedi. Kız kardeşi cinci hoca tanıdığını söyledi. fena fikir değildi. patron "manyamış lan bunlar, ne biçim bi yer burası!!" diye bağıra çağıra evden çıktı.

    ...

    aile dertleriyle baş başa kalmıştı. hamza atsan atılmaz kiralasan kiralanmaz bir yaratıktı artık. Bir besleme gibi onu bir odaya kapattılar. Kardeşi arada yemekler götürüyordu. kurufasulye-pilav-cacık triosunun manyağı olan hamza'ya böceklik yaramamıştı, bi lokma bile almıyordu bu yemeklerden. varsa yoksa Uzakdoğu mutfağından dem vuruyordu. bütçe mi dayanırdı bu harcamalara? dayanmazdı. aile çözümü buldu. evin bir odasını metin-ali-feyyaz adında üç gence kiraladı. gençler akıllı, uslu, işinde, gücünde, antrenmanında olan genç futbolcu adaylarıydı. bir akşam salonda hep beraber yemek yerlerken, hamza'nın kardeşi keman çalmaktaydı. hamza hüzünlendi, gözleri dolu dolu oldu. sesi daha yakında duymak istiyordu. ilerlemeye karar verdi, kafasını uzattı. mesut bir tablo vardı karşısında. o ise bir böcek gibi yaşıyordu. "gibisi fazla oldu lan sanki" dedi. böcekti. hatta eski mahallelerindeki sümüklü ibo'nun deyimiyle: "böcük."

    sesin geldiği yöne ilerlemeye devam etti. kimse o dev cüssenin farkında değildi. hamza'nın ruhu adeta mest olmuştu. istek parça yapası vardı, duble duble rakı yudumlayası vardı. efkarlanmıştı. ellerini havaya kaldırıp "oooof offf" diye bağırınca herkes tarafından farkedildi. metin-ali-feyyaz efendi çocuklara benziyorlardı ama hamza'yı görünce aldı mı bunları bir gülme! tuttu mu bunları bir zevzeklik! babası hemen yerinden fırladı. onu görmemeleri için çocukların önünde perdeleme hareketi yaptı. işte buna içerlemişti gençler. böylesine bir canlı ile aynı evde yaşadıklarından bihaberlerdi. işin kötüsü bu, kendilerinden itinayla saklanmıştı. "heeyt babalık! portakal, orda kal. bu kadar da olmaz. bizi mi yiyosun?" dedi feyyaz. feyyaz iyi orta kesmişti, ali yapıştırdı golü: "hakkaten ha! biz ayrılıyoruz evden. para mara da vermeyiz onna görre!.!" ne diyebilirdi ki baba? ne söylemeye hakkı vardı ki? "siktirin gidin o zaman, ne diim!" sitemi çıktı dudaklarından.

    ...

    çocuklar evden ayrıldı. kaldılar mı yine baş başa. aile bu kez hamza'ya karşı öfke doluydu. kiracılar gidince gelirleri azalmıştı, ekonomik darboğaz vardı. Kız kardeş bağırmaya başladı: "yeter artık yeter. defolsun gitsin evimizden. hem o hamza değil ki. ona bakmak zorunda değiliz ki. meymenetsizliği yetmiyormuş gibi, her gün sabah-öğlen-akşam çin yemeği yiye yiye iflas ettirecek bizi. ona bir oda verme baba, nolur. kalacak bi yeri olmasın. gitsin artık!" bu yıkıcı repliğin taçlanması için gerekli olan gözyaşları da geç kalmadı. bir pınar gibi akmaya başladı kızın gözbebekcağızlarından. aile hamza'yı artık gözden çıkarmıştı. onlara göre, o yaratık hamza değildi. başka bir şeydi.

    genç hamza çok şeyini yitirse de gururunu koruyordu. bu laflara çok içerlemişti. ailesinin üzülmesini de istemiyordu. krizle boğuşulan şu günlerde onlara gerçekten çok büyük bi yük oluyordu, ayrıca marjinal faydası da sıfırdı. bi sike yaramıyordu Affedersiniz. nasıl bir hayattı lan bu! odasına döndü. kararını vermişti.

    sabah temizlikçi kadın odaya geldi. "kalk bakalım bruce lee, kahvaltın geldi!" diye seslendi. hamza'da ses seda yoktu. "ooh mis gibi çin usulü yumurta diyorum evladım kalksana" diye ısrarladı. en ufak bir hareketlenme yoktu. iki elini şakaklarına doğru götürdü kadın. "vay başımıza gelenler, abovvv!!!" diye haykırdı.

    5-6 kutu de de de de detan şişesi tam karşısında, hamza'nın yanı başındaydı.

    ...

    hamza böcek olmuştu. olsundu.
    ölmüştü. ölsündü.
    bütün renkler, kişiler, kurum ve kuruluşlar hızla kirleniyordu.
    Lakin hamza kirekördü. kirlenmezdi.

    -kirekör hamza- artık bir hikaye kahramanı olmuştu. dilden dile gönülden gönüle yayılacağı günler yakındı.
    12 ...
  40. 21.
  41. franz kafka'nın roman yazımındaki üslubuna en iyi örnektir bu roman.

    pazarlamacı gregor samsa'nın devcileyin, bir böceğe dönüşümü, değişim öyküsünün henüz ilk cümlesinde gerçekleşir. daha yerin­de bir söyleyişle, ilgili cümleden önce olup biter bu dönüşüm. an­tik bir tragedyadaki gibi, öyküde olayın yalnızca son perdesinin ser­gilendiği görülür. klasik dramaturginin temel öğesinin, yani kahra­man tarafından işlenen suçun ne olduğu sorusunun ve bu soruya verilecek yanıtın öykünün akışı içinde yavaş yavaş oluşturulması, değişim'de kendinden emin bir tutumla bir yana bırakılır. oku­yucu, cinayeti işleyen kişiyi kıskıvrak yakalanmış karşısında gören, ama işlediği suç ve peşine düşülmesinin haklı nedenleri konusunda tam bir kuşku içinde bulunan bir dedektifin rahatsızlığını yaşar. (bu rahatsızlık, dava'da josef k. ile ilgili olarak büyüyüp katlanıl­mazlığın sınırına dek gelip dayanır.)
    4 ...
  42. 22.
  43. franz kafka nın unutulmayan insanlığın kendisine yabancılaşmasının anlattığı hikayesidir. bir sabah gregor samsa yatağında böcek olarak uyandı...
    1 ...
  44. 23.
  45. iyidir güzeldir ama almancası biraz kasar.
    0 ...
  46. 24.
  47. okudugum en sacma kitap. adam nasil bocege donusuyor hic anlamadim. cok muallak olmus orasi, umarim filmi cevrilir de daha guzel bir sey yaparlar.
    4 ...
  48. 25.
  49. dünyanın en iyi yazarının en iyi kitabı.
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük