Compositae in acıları diye de değiştirebileceğim kitap...sonunu getiremediğim ve okurken sıkıntıdan gerçekten acı çektiğim kitaptır;bir başyapıttır o ayrı
Almanyada (Hessen eyaletinde) 11 sinifta okumak zorunda oldugumuz bir kitaptir..
bu kitabi okuduktan sonra bir sürü insan intihar etmis
bu durumu pskolojide ''Werther-Effekt'' diye adlandirmislar ..
yayınlanmasından sonra bir çok gencin werther'i örnek alarak intihar etmesinin ardından goethe'nin ikinci baskısının sonuna '' siz adam olunda beni izlemeyin, siz siz olun.'' yazdığı kitaptır.
"Seversin kavuşamazsın aşk olur." Hüzne meyilin had safhadadır. Hoşuna da gider. Sonra bu acıya dönüşür. Bak bunu sevmeyebilirsin işte. Acılar katlanır. Çoğalır. içinden çıkılmaz bir hal alır. O koklamaya kıyamayacağın güzeller güzelinin gözleri, gözlerinin hemen önündeyken o bembeyaz ellerini tutamamak...dudaklarının lanet olası başka dudaklar tarafından ısıtılması...dayanılmaz bir hayat olur. Evet bir şeyler yapmalısın. Yazmak mesela? Ve Herkes bir roman kahramanı olur sonunda. Kendinden, tüm beceriksizliklerinden intikamını alırsın, asıl kahramanı intihar ettirirsin. Ölür. Ferahlarsın. Sen yaşamaya devam edersin. Günün gelir, vaden dolar Goethe; sen de ölürsün; Ama Genç Werther yaşamaya devam eder hala, yüzyıllarca...
(...)
"...Kayıtsız kalınabilecek bir şimdiye katlanmak yerine, hayal gücünün olanca gücüyle, geçmiş kötü anılarını geri çağırmaya uğraşmasalardı, insanlar arasındaki acılar da daha az olurdu."
"...insan soyu yeknesak bir şey. Çoğu yaşayabilmek için vakitlerinin büyük bölümünü çalışarak geçiriyor ve özgürlükten onlara artakalan o birazcık parça da onları o kadar ürkütüyor ki, ondan kurtulmak için her türlü çareye başvuruyorlar. Ey insanın alınyazısı..."
"...Kendi yetiştirdiği bir lahanayı masasına koyan ve yalnızca lahanın değil, sebzeyi toprağa diktiği sabahın, onu suladığı hoş akşamların ve gittikçe gelişmesinden sevinç duyduğu günlerin, hepsinin tek bir anda tadını çıkaran bir insanın sade, saf, sonsuz hazzını yüreğimde hissebildiğim için o kadar mutluyum ki!"
"...Efkarlı olduğu halde mutsuzluğunu gizleyebilecek, yakınlarının neşesini yok etmeden kederini kendi başına üstlenebilecek kadar kişilik sahibi olan bir tek insan gösterin bana! Bu efkar, daha çok, kendi kişiliksizliğimizle ilgili içsel bir kaygı, kıskançlıkla iç içe, aptalca bir kendini beğenmişliğin kışkırttığı bir değersizlik duygusu değil midir? mutlu edemediğimiz insanların mutlu olduklarını görüyoruz ve buna dayanamıyoruz." *
"...Uşağı gönderdim, yeter ki çevrem de, bugün onun( yani Lotte'nin) yakınlarında bulunmuş bir insan olsun. uşağı nasıl sabırsızlıkla bekledim, geldiğinde nasıl sevindim anlatamam. utanmasaydım, başını kendime çekip alnından öpecektim onu." **
"...Bence kötü bir hastalık ateşinden dolayı ölen birine korkak demek ne kadar şaşırtıcıysa, kendi hayatına son veren birine korkak demek de o kadar şaşırtıcı olacaktır."
"...Sana yemin ederim ki, bazen bir gündelikçi bile olmaya razıyım, yalnızca sabahları uyandığımda önümde bir gün, bir hareket, bir umut olsun diye..."
"...Her şeyimi bağışlayan Tanrı keşke bunların yarısını esirgeyip kendime güvenmeyi ve kendimle yetinebilmeyi öğretseydi bana."
"...Ruhlarını tamamen merasime kaptırıp, ziyafet sofrasında bir sandalye öteye gidebilmeyi düşlemekten başka bir şeyi yıllarca aklına getirmeyen, sadece bu uğurda çaba harcayanlar nasıl insanlardır!"
"...insana, hayatın tadını çıkartmak için üstünde durulabilecek küçücük bir toprak parçası yeterlidir, altında sükün içinde yatmak içinse daha da az."
"...Tanrım, bu mu insanların kaderi? ya henüz akıl sahibi değilken ya da akıllarını yitirdikten sonra mı mutlu olacaklar ancak?"
ve
"...Huzurlu ol. Senden bunu diliyorum, huzurlu ol! Tabancalar dolu; saat on ikiyi vuruyor! Artık bitsin! Lotte! Lotte, elveda! Elveda!"
...
Milyarlarca insan aşk yaşadı. Milyonlarcası da imkansız aşkı tattı. Çok azı, (saadeti geçtim, o varsa başka şeye gerek olmuyor) bu acıdan ölümsüz eserler yarattı. Genç Werther'in acıları, şahsi kanaatimce en iyiler arasına girmese de, işte bunlardan biri...
goethe nin faust' unu okuyamamıştım ama, ceviridendir diyerek kendimi rahatlatmak istiyorum. neyse
goethe incelik yapip söyle bir dipnot düsmüstü bana; bu kitapcık senin dostun olsun demiş allah muhafaza! hadi hayırlısı
kitabı okuduktan sonra;
akıcı dili ile; sabit, inatçı, çoğumuz gibi duygularını dizginleyemeyen- belki de dizginlemek istemeyen-, hafif çapkın, yine çoğumuz gibi kaderiyle bir türlü anlaşamayan, sanatsever, hafif kibirli ve daha bisürü karekterdeki werther in hazin yaşam hikayesinin bir bölümünü sunuyor genç werther in acıları.
kitabın öncesinde çok daha muhtelif içeriği barındırdırğını düşünüyordum. yanılmışım. okuyacak olanlara tavsiyem hiç bir spoiler almadan direk kitaba başlamalarıdır. zaten incecik bir şey. dediğim gibi akıcı bir dili var lakin bir çırpıda okuyamamanızı garipsememek gerekir. ara verip acılara bir ohh çekmek ve hazmetmek iyi gelebilir.
" Aklımızı, mantığımızı serbestçe kullanmaktan bizi alıkoyacak her şeyden kaçınmalıyız; çünkü ruh özgürlüğüne ancak böyle ulaşabiliriz." diye bir cümlenin geçiyor olması beylik laflar edenlerin aslında hiç de beylik yaşamadığının kanıtıdır demek istiyorum.
burada salak salak yazılan başlıkları okuyup vakit harcayacağınıza gidin de azıcık roman okuyun! kime diyorum ki ben!
" Aklımızı, mantığımızı serbestçe kullanmaktan bizi alıkoyacak her şeyden kaçınmalıyız; çünkü ruh özgürlüğüne ancak böyle ulaşabiliriz." böyle bir cümle sarfeden fakat bu cümlenin içini yaşamı boyunca dolduramayan werther in her platonik hikaye sonucu gibi hazin aşk ını anlattığı ve çok da beğenmediğim goethe romanıdır.
O gün bugündür güneş, ay ve yıLdızLarı kendi haLLerine bıraktım; onLar işLerine bakıyorLar; ne gündüz ne gece oLduğunun farkındayım artık ve bütün dünya çevremde kayboLup gidiyor.
2.goethe nin 128 sayfalık bunalım dolu kitabıdır.wertherin umutlarını yeşertmek için yerleştiği ufak köyde aşık olup derin bir umutsuzluğa doğru sürüklenişini anlatır.genç werther'in arkadaşına yazdığı mektuplardan oluşur.
her insanın kırık bir aşk hikayesi vardır. bazısı kolay atlatır bazıları zorlanır hatta atlatamaz.
sanırım werther kolay yolu seçmiştir. asıl zor olan o acıyla yaşamak , sevdiğini başkasının kollarında görmek hatta kendini başka biriyle avutmak. asıl zor olan bu değil mi?
ahh lotte tıpkı diğer kızlar gibisin seni seven birilerin olması hoşuna gidiyor. werther sende diğer insanlar gibisin birine bağlanmalısın, delice sevmelisin, imkansız olanı istemelisin.
döneminde büyük ses getiren bu edebi eser zamanın almanyasında werther hissiyatına kapılan gençleri intihara süreklediği gibi sarı ceket mavi pantolon yada mavi ceket sarı pantolon * şeklinde giyinmesinede sebep olmuştur.
.....bazen kendi kendime şöyle diyorum: bu alınyazısı yalnız sana vergi. senden başka herkes mesut. hiç kimse böylesine acı çekmemiştir. sonra eski bir şairi okuyorum ve kendi kalbimin içini görüyormuş gibi oluyorum. derdim çok büyük. benden önce bu kadar çok acı çeken olmuş mudur acaba?"
ilk çıktığı dönemde okuyan birçok insanın intihar etmesine neden olan Goethe kitabıdır. * gözü çıkasıca lotte ya sırılsıklam aşıktır , zavallı werther.
--spoiler--
ikinci görüşümden sonra güneş ay ve yıldızlar görevlerini istedikleri gibi yapsınlar. ne gündüzün ne gecenin farkındayım ben. yaşadığım alem yok oldu gözümde
--spoiler--
--spoiler--
bak, suda balık gibi kendinden habersiz yaşarken ne kadar mutluymuşsun! ey ulu tanrım! önce akıl sahibi olup sonra onu kaybetmedikçe mutlu olmamak insanların kaderi mi? zavallı deli, senin kederine de, içinde bulunduğun akıl perişanlığına da ne kadar imrendim bir bilsen! ümitle dolu olarak sevgiline çiçek toplamaya gidiyorsun. hem de kışın. bulamadığına üzülüyorsun. neden bulamadığını anlamıyorsun!
--spoiler--
sevgi, aşk hikayedir arkadaşım. güçlü olan, iyi olan(karakter olarak değil) kızı alır diyor bu kitap.
katılmamak elde değil. hatta daha da ileri giderek diyorum ki; aşk, yeteri kadar yakışıklı, zengin, zeki, başarılı...vs. olamayanların arkasına sığındıkları bir yalandır sadece.
-benimle ol hande?
+neden?
-çünkü ben seni seviyorum ama onlar seni benim kadar sevmiyor
+o zaman tamam seninleyim.
bu diyaloğun bir ütopya olduğunu ne kadar çabuk kabul ederseniz o kadar besitleşir gönül işleriniz de. sen aşık olduğun kıza ay canım ne iyi kız diye mi aşık oluyorsun sanki?