ünlü alman yazar gunter grass ın 1979 yılında yayımladığı, edebiyat çevrelerince 20.yüzyıl edebiyat tarihine bu kimliği veren eserlerden birisi olarak tanımlanan mükemmel eserdir.
kitap danzig te dünyaya gelen oscar ın yaşam öyküsünü anlatırken arka plandada ikinci dünya savaşına ve alman toplumuna mazoşizme varan derecede eleştiriler vardır.
kahramanımız oscarın fiziksel büyümeyi reddederek 3 yaşında bir çocuk vucuduyla hayatına devam etme kararını vermesi ise kitabın en ilgi çekici yönlerinden birisidir.
ayrıca kitap danzig üçlemesinin ilk kitabıdır.Diğer iki kitap ise, Kedi ve Fare ile Köpek Yılları dır
kesilmiş bir at kafası ile (yanılmıyorsam) yılanbalığı avlanır film de(roman da).. yemek için, içine üşüşmüş, kıvrılan bükülen kaygan yılanbalıkları, kafa sudan çıkarıldığında, ağzından burnundan gözünden kulağından dışarı ağar..
kentin ve konforun onları uygarlaştırdığını düşünenler için iğrenti verebilir fakat
yaşamını sürdürmeyi bu yöntem ve araçlarla öğrenmiş insanlar için sadece rasgele, balık oladır..(fonda uygar insanın topyekün ve en vahşi savaşı vardır..)
küçük yada küçüklüğü seçmiş oscar konuşmaz da ayrıca hiç.. yalnızca bütün camları alaşağı eden çığlıklar atar sıkıldığında yada canı yandığında..yoksa trampeti yeter ona..
tarantino sinema tarihinin en estetik sahnelerinden biri olduğunu söyler, o genç polisin kulağının kesildiği sahnenin..
Oscar'a üç yaşına bastığı doğum gününde teneke bir trampet hediye edilir. Bu andan itibaren çevresinde gözlemlediği erişkinlerin mutsuz ve acınılacak dünyalarına katılmaktansa hep çocuk olarak kalmaya karar verir. yıllarca fiziksel olarak bir gelişme göstermez. Çevreye karşı tek protestosu büyümeyi reddetmek değildir, aynı zamanda teneke davuluna şiddetle vururken çıkardığı, cam eşyaları bile parçalayan tiz çığlığı da 2.Dünya Savaşı yaklaşırken ülkede olup bitenlere duyarsız kalan orta sınıf Alman toplumunu bir yadsıma biçimidir,gitgide çıldıran dünyaya karşı bir protestodur.
"oscar" edebiyat tarihininin en ilginç ve karizmatik karakterleri arasında en başlarda gelir. sanırım kendisini tanıyan kimse bu düşünceme karşı çıkmayacaktır. sinema uyarlaması da fena olmamasına rağmen ben yine de öncelikle romanın okunmasını tavsiye ediyorum nacizane.
benim en iyi filmler listemde ilk üçte bulunan gerçek bir başyapıt. büyüyen faşizme, büyüdükçe çetrefilleşen dünyaya karşı oscar'ın büyümeyi reddedişini anlatan bir masal. anlatılması çok zor bir film, insana öyle bir tokat atıyor ki eskiye dönmek çok zor oluyor.
bilgi'de sinema'da, en az beş defa altyazısını yaparak, daha doğrusu projeksiyon vasıtasıyla ekrana senkron vaziyette yansıtılmasını sağlayarak, neredeyse her karesini mecburen hafızama kazıdığım film. son derece mesaj kaygılıdır. filmin başrolündeki cüce, zırt pırt bağırır ve cam çerçeve ne varsa etrafta, hepsini kırıp geçirir.
Filmde, Nazilerin yaptığı askeri törende bir marş çalınmaya başlar. Herkes hazır olda dinlemektedir. Oscar, askeri müzisyenlerin olduğu platformun altına sinsice saklanır. Marş çalınırken trampetiyle eşlik eder. Ama onun aklında başka bir şarkı vardır. Oscar çaldıkça, orkestranın ritmi bozulur, aksar ve ona uymaya başlarlar belli belirsiz. Sonra marş, vals haline gelir, herkes dans etmeye başlar. Başkomutan isyan eder, ama tam o sırada yağmur başlar ve tören iptal olur. Filmden eğlenceli bir sahnedir.
içinde pedofil sahneler barındırdığı iddia edilmiş ve zaten her haliyle kiliseyi kızdırmış roman. oscar büyümek istemeyen ama bal gibi büyümüş bir çocuktur. pedofiliyle alakası yoktur.