-gülünç şey. ufacık odamda, işte oturuyorum, hakkında kimsenin bir şey bilmediği ben, yirmi sekizindeki brigge. işte oturuyorum ve bir hiçim. yine de bu hiç, düşünmeye başlıyor, beşinci katta, gri bir paris ikindisinde şunları düşünüyor:
düşünüyor, mümkün müdür, henüz hiçbir gerçek ve önemli, örülmemiş, bilinmemiş, söylenmemiş olsun? mümkün müdür, görmek, düşünmek ve yazmakla binlerce yıl geçmiş bulunsun ve binlerce yıl, tereyağlı bir dilim ekmekle bir elma yenen bir okul teneffüsü gibi kaybedilmiş olsun?
evet, mümkündür.
yalnızlardan söz etmemiz insanlardan fazla anlayış beklemektir. insanlar, neden söz ettiğimizi anlarlar sanıyoruz. hayır, anlamazlar. bir yalnızı görmemişlerdir asla; ondan, tanımaksızın nefret etmişlerdir yalnızca. insanlar, onu tüketen komşular olmuşlardır; bitişik odanın, onu baştan çıkaran sesleri olmuşlardır.