Aydınlık yüzlü olmaktır. Yılın 360 günü paso güneşlenmektir. Hemşehrimiz olan 12 bini bulan ingiliz'lerle birlkte yaşamaktır. Karakışı yalnızca tv' den izlemektir. Palto, bot, eldiven, kaşkol hatta kazak giymemektir. Sürekli yanık tenle gezmektir. Her sabah pırıldayan güneşe uyanmaktır. yılın altı ayı denize girmektir. Aralık ayında bile balkonda yemek yemektir. Ağaç deyince; akla gelen; zeytin, nar, keçiboynuzu, iğde, portakal, mandalina, limon, turunç, üzüm hatta muz ağacıdır. Tarih, güneş, deniz ve doğayla iç içe yaşamaktır. 3-4 saatlik uykuyla 8-10 saatlik uykuyu almış olmaktır. Romatizma ve astımlı olmamaktır. Odun kömür almamaktır. Bacasız bir evde yaşamaktır. Meyve sebzeleri taze ve çok ucuza yemektir. Emekli olmak demektir. Sıkmabaş ve çember sakal görmemektir. Kısaca yaşamak demektir. Evet yaşamak. Yaşamak... Homeros' un dediği gibi; "En güzel yeryüzü ile en güzel gökyüzünün olduğu yerde yaşamaktır."