didem madak

entry218 galeri23 video2
    68.
  1. Şiirleri hafif bir müzik gibi gelen kadife yürekli kadın.
    Şiirlerini ne zaman okusam daha bir seviyorum minik şeyleri. Çünkü o minik bir yürekle tüm dünyayı selamlıyor gözümde.
    ilk okuduğum zamanlarda bayımı dilime dolamıştı.
    Kelimeleri yazmıyor, kelimelerle dans ediyor.
    0 ...
  2. 67.
  3. yine aklıma düşmüş olan şair. bu hayatta tanışmak istediğim ender kişilerdendi. aynı şehirdeydik üstelik. keşke ansızın karşısına dikilip "didem seni tanımıyorum ama yazdıklarını okudukça seni yazdıklarından bile daha çok sevdim" deseydim. 41 yaşında erkenden göçüp gideceğini nereden bilecektim. arkasından bilmem kaç kere ağlamışlığım var. hala da ağlarım. neden bilmiyorum. okuduğum her şiirde gözlerim dolu dolu. isminin geçtiği yerlerde seri gözyaşı intiharları başlıyor.

    rahat uyu didem.

    "ama yazgısını,
    yaldızlı çokomel kağıtları gibi,
    tırnaklarıyla düzeltemiyor insan... "

    çokomel kağıtlarımız artık hep buruşuk kalacak.
    4 ...
  4. 66.
  5. (tanımayanlar)şiirlerini okursun, "aa ne güzel kimmiş bu" dersin. ama o, Kanser nedeniyle 41 yaşına yaşamını yitirmiştir. (24 Temmuz 2011, istanbul)
    işte öyle biridir. maalesef aramızda olmayan şair.
    3 ...
  6. 65.
  7. 'bıçağın ucundaydı insanların hafızası,insan unutandır' diyerek bu cinayetin de unutuluşunu özetleyen ulvi bünye.
    1 ...
  8. 64.
  9. şimdiden bir hatırasın
    açmışsa bir sardunya saksıda
    bütün(aşklar) paranteze alınsın
    bıraktım ellerimi,artık sana bunu yazsın
    mektuplar postaya takılırsa..
    ey aşk sen
    artık bazı şarkılar kadar yaralısın.
    1 ...
  10. 63.
  11. "ama yazgısını,
    yaldızlı çokomel kağıtları gibi,
    tırnaklarıyla düzeltemiyor insan... " dizelerinin sahibi, şeker üretir gibi şiir yazan şair.
    6 ...
  12. 62.
  13. ağrı diye bir şiiri vardır. 41 yaşından kanserden ölen şairin ölümünden sonra konulmuş kitabına. şöyle bir ifadesi var;

    --spoiler--
    ciğerlerimin filmini çektiler
    ciğerlerim artiz oldu icabında
    --spoiler--

    bayıldım.

    --spoiler--
    icabında modern kadındım, ne zaman şişmanlasa ruhum
    hemen yarın yeni bir intihara başladım.
    ben fazla yemesem diyorum baylar yani
    bu kadar hınç bana fazla.
    icabında bir allah bir allah daha
    çok tanrılı bir din ederdi
    bırak müridin olayım istanbul
    --spoiler--
    2 ...
  14. 61.
  15. --spoiler--
    yanlış bile olsa fiiller için çekici bir kadınım
    --spoiler--

    nasıl güzel oynar kelimelerle...
    4 ...
  16. 60.
  17. Pollyanna'ya Son Mektup isimli mükemmel şiirin şairidir, kendisi 2011 yılında dünyaya veda etmiştir.
    0 ...
  18. 59.
  19. kadın gibi bir çocuk... şiirlerinin sesine kulak verdiğinizde, saçlarını iki yandan bağlamış bir kız çocuğunun şımarık ama sevimli sesini duyarsınız ancak bir o kadar '' kadın '' dır o...

    '' herkes çıkarsın kalbini
    o çirkin mücevher sandığından
    ve herkes onu birbirine fırlatsın tanrım ''
    0 ...
  20. 58.
  21. ne yapsam rutubetim sözlere bulaşıyor Kalbiye.
    1 ...
  22. 57.
  23. Ölürüz belki ikimiz de ucuz bir aşk romanının sonunda.
    1 ...
  24. 56.
  25. terk edilmiş kadınların şairidir.

    biraz bunalım, biraz günlük konuşmalar
    anneye özlemler, babaya serzenişler
    kediler ve kuşlar
    ve çeşitli ölümler
    kavuşamamak üstüne dizeler
    aslında mutsuzluk da iyidir be gülüm
    siz aşktan n'anlarsınız bayım?
    negzel negzel
    0 ...
  26. 55.
  27. kaybettiğimiz kadın şairdir.
    seni sevince pazara çıktım sevinçten
    enginar aldım “süper enginarlar” diye bağıran adamdan
    oturup ağladım sonra, şaşırdın.
    bu “süper” oluşta canımı acıtan bir şeyler vardı.
    canımın acısıydın.
    0 ...
  28. 54.
  29. “Keşke birkaç dakikayı ipek mendillere sarıp saklasaydım.”
    — Didem Madak
    2 ...
  30. 53.
  31. mutsuza kim bakacak ?

    iki sigaram kaldı bu gece için maviş anne
    iki muhabbet kuşum.
    iki kendim varmış maviş anne
    biri benmişim, biri mutsuz
    ben ölürsem maviş anne, mutsuza kim bakacak?
    dünyaya bile bir dünya anne lazım.
    biri sen ol maviş anne, biri ben.
    dünyanın bütün sabahlarına iki bilet al da
    birlikte gidelim maviş anne
    bana da kendi serüvenimden bir yer ayırt,
    şefkate söyle o da gelsin.
    özledim onu, o da gelsin saçlarıma dokunsun
    bilir misin, büyüler bile ninniyle büyür
    temiz kokan pazen gecelikler, şehriye çorbası…
    hepsi, hepsi ninniyle büyür.
    bilir misin maviş anne?
    ben çekildiğim her fotoğrafta
    defolu bir kelebek gibi çıkarım.

    mavi kareli gömleğiyle hatırladıkça babamı
    kırpıp kırpıp fotoğrafları, döküyorum başımdan aşağı
    sanırım ben assolist oldum maviş anne
    şimdi mutluyum
    geçmişini mi yok ettin kızım diye soran
    bir babadan kurtuluşumu kutluyorum
    babama söyle, o gelmesin maviş anne
    birileri mutsuzsa, mutsuzlara nergis yolla,
    bir kırmızı battaniye,
    onlara bir mutluluk çadırı yolla
    sonra belki, ben de gelirim

    kuşlarımı da bırakayım gitsinler
    dışarıda ölürler mi sence
    postacı mektup bile getirmezse onlardan
    ben bir anne gibi ağlarım sonra
    bırakmayayım, gitmesinler bari maviş anne
    ölürler yazık dışarıda!
    onlar birer yıldız olursa
    biri mavi, biri yeşil
    ben onlara bakarım maviş anne.

    kalbimi de büyüttüm sonunda
    artık bazen gözlerime tırmanıp bakıyor sokağa
    kirpiklerime tutunuyor, o ince parmaklıklara
    öyle çok büyüdü yani, görsen şaşarsın.
    kalbim sanırım büyüyünce
    sokaklarda ağlayan biri olacak
    rezillik yani maviş anne!
    kalbim komik kaçacak
    kaçmaması için sen en iyisi kalbime de
    benim serüvenimden bir yer ayırt
    aman, mutsuz bir yer olmasın!

    iki sigaram kaldı bu gece için
    yüzyıl yetecek çocukluğum,
    iki muhabbet kuşum,
    biraz da ateşim var.
    dua ediyorum ateşe
    vazgeçsin diye beni yakmaktan bu gece
    dünyanın bütün sabahları için iki bilet al maviş anne
    aman umutsuz bir yer olmasın!

    iki kendim varmış maviş anne
    biri benmişim biri mutsuz
    ben ölürsem maviş anne, mutsuz için
    dünyanın bütün sabahlarına bir bilet al.

    ben ölürsem mutsuza iyi bak!
    0 ...
  32. 52.
  33. Bunca seveni olduğunu acaba biliyor muydu diye düşündüğüm şair ama insan... Çocuktur kendisi, büyümez, oyunlar oynamaktan, hayaller kurmaktan vazgeçmez. Aklıma her gelişinde o gülen yüzü gelir evvela. Ve bu çok hoşuma gider.
    9 ...
  34. 51.
  35. dün gece durup dururken aklıma gelen, erken denebilecek bir yaşta bu dünyadan giden, güzel yürekli kadın.

    limanı olanın aşkı olmaz ki bayım dizesinin sahibi.
    iyiki hayatımın bir yerine bir şekilde dokunup geçmiş.
    12 ...
  36. 50.
  37. yüreği kocaman bir şairdir

    "Neşeli bir şehre benzerdi senin sesin.
    Bazen ölmek istiyorum.
    Beni yeniden doğurman için "
    11 ...
  38. 49.
  39. (...)
    Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca
    Balkona yorgun çamaşırlar asmayı
    Ki uçlarından çile damlardı.
    Güneşte nane kurutmayı
    Ben acılarımın başını
    evcimen telaşlarla okşadım bayım.
    Bir pardösüm bile oldu içinde kaybolduğum.
    insan kaybolmayı ister mi?
    Ben işte istedim bayım.
    (...)
    10 ...
  40. 48.
  41. iyi şair.

    "Mesela o zamanlar
    mutsuz olduğunda insanlar,
    yok olurmuş bazı dakikalar."
    9 ...
  42. 47.
  43. kadın gibi bir çocuk... şiirlerinin sesine kulak verdiğinizde, saçlarını iki yandan bağlamış bir kız çocuğunun şımarık ama sevimli sesini duyarsınız ancak bir o kadar '' kadın '' dır o...

    '' herkes çıkarsın kalbini
    o çirkin mücevher sandığından
    ve herkes onu birbirine fırlatsın tanrım ''
    15 ...
  44. 46.
  45. bir gün bir umudumu olursa adını vereceğim şairdir...

    Yine gittin o karanlık odaya
    Karanlık uykularına.
    Sen hep gülerdin oysa, gülüverirdin
    Bir bakardım eğilmiş su içiyor
    Gamzelerinden kuşlar.
    Bir bakardım gözlerinde
    Güneşli ve sıcak iki hurma.
    Bir bakardım hayata dikleniyor
    Diktiğin horoz ibikleri saksılarda.
    Biriciğim, kardeşim ne oldu sana?

    Karşıyaka vapurunda alıştı dilim en çok acıya
    Acı çaylar içer ve bakardım karanlık sulara
    Bir balığın uykusunu düşlerdim
    Karanlık sularda kaybettiği rüyaları,
    Sigaramdan kopup giden iki kıvılcım
    Merak ederdim ne konuşurlar aralarında?
    Sen beni hep merak ederdin,
    Sen beni hep yemeğe beklerdin,
    Seni sıcacık evimizde bulduğumda
    iki kıvılcım buluşmuş gibi olurdu
    Balığın karanlık uykusuyla.
    Bir kesmeşeker koymuş gibi olurdun sanki
    Dilimin ucuna.

    Berekettir diye hani geçen hıdrellezde
    Karınca kumu toplayıp getirmiştin
    Kimse bereketi öyle getirmedi bana
    Küçük, küçücük bir torbada
    Az gerçi cüzdanımda hala kağıtlar,
    Ama bozuklar harmandalı oynuyor,
    Zil oluyor parmağımın ucunda,
    Küçücük insanlar şimdi cüzdanıma her bakışımda
    Neşeli bir ateşin üstünden atlıyor.
    Kardeşim, biriciğim, kimse yoksulluğu benim için
    Böyle sevimli kılmadı şimdiye kadar.

    Kötü rüyalar görürdüm durmadan
    Bağırırdı bir yaşlı kadın:
    “Mavi alevlerin ortasına,
    Bu kırmızı elbise giymiş kadın yakışır.”
    Sanırım birileri beni yakacak
    diye tuttururdum sabahları.
    Ateş iyidir derdin sen, başarıdır,
    Çok şeyler başaracaksın.
    Kardeşim, biriciğim sen olmasan,
    Ablanın kabuslarını kim hayra yorardı?

    Yine gülsen, gülüversen,
    Ben böyle saymazdım
    çarşafımdaki kırmızı gülleri o zaman,
    Sayıyorum, sayıyorum
    Hiç bitmiyor güller,
    sensiz hiç bitmiyor zaman.
    Çıksan o karanlık uykudan,
    Kilerde fazla güneşimiz kalmış mı bir baksan.
    Bütün serotonin geri kalım inhibitörleri birleşseler
    Geri alamazlar çünkü,
    hayra yorulmuş bir rüya kadar sevinen hayatı,
    geri alamazlar bir avuç karınca kumunun huzurunu.
    10 ...
  46. 45.
  47. "birini çok sevmek gibiyim" dizesiyle beni her defasında kendine hayran bırakan şair. Şiiri eksiltmek olmaz, tamamını pay edeyim.

    MÜSVEDDELER

    1-
    Anlatarak bitiriyorum hayatımı
    Bilmiyorum başka nasıl bitirilir bir hayat
    Bir çiçek çizdim bu akşam avcuma
    ismini herşey koydum.
    Simli ojeler sürdüm yalnızlıktan sıkıldığımdan.
    Müsveddesi gibi şimdi tırnaklarım
    Yıldızlı bir gecenin.

    Yıl 2000
    Tekke ve zaviyeleri kapatıldı kalbimin
    Tombul güvercinler dolaşırdı kiremit çatısında
    Bulutlar akardı paçalarından, uğuldarlardı.
    Kuşların şarkılarından anlarım.
    Kimse hayra yormaz beni
    Kuşbaz ve uçmaya meraklı,
    Ütüsüz giyerim karabasanlarımı
    Sakarım, sık sık çarpar deviririm yazgımı
    içimdeki suyu döktükten sonra işte, ondan sonra
    Şikayetim yok, rahatım.
    Taşralı ve safım.
    Yağmurda unutulmuş bir Tanrı’yla ahbabım
    Balkonda asılı kalır günlerce gökkuşağım,
    Deterjan reklamına çıkacağız biz ikimiz Tanrı’yla
    Ben böğürtlen lekeli çocuğu oynayacağım,
    O kirli beyaz gömleğim.
    Ah bir de şu gömleğe, göynek diyecek kadar
    Cesur olaydım.

    Teyzem öldü.
    Kırkı yeni çıktı
    En iyi hikayeleri ölüler anlatır
    Ölülerin anlattığı hikayeler
    inşirah suresi gibi insanı ayartır

    Kırmızı günleriyim ben takvimlerin
    Okullar tatil oluyor ben söz konusu olduğumda
    Şeker istemeye geliyor çocuklar.
    Oyun oynuyoruz,
    Sağlam bir halatla çekiyorum acıyı kendime doğru.
    Siyah iş günleri müdahale ediyor hayatıma
    Mor bir köşe yastığı gibi isyankar oturmak istiyorum,
    Ben oysa divanın en ucunda.
    Çorba pişirmek istiyorum,
    Sonra kalkıp ekmek kızartmak,
    Bıçağın ucuyla kazımak aşkı fazla kızardığında.
    Söyleyin ateşe,
    Ruhunu üflemesin benden gayrısına.
    Çiçek silindi bu sabah ellerimi yıkadığımda
    “Ellerim bomboş...”
    Kötü şiirlerden koru beni Tanrım
    Amin!

    2-
    Bir şaşkınlık şarkısı olarak besteliyorum aşkı
    Kaprisli notalar, huysuz sololarla
    Bekçisi olmayan geceler denk geliyor bana,
    Çaresiz bekliyorum,
    Düdük çalıyorum,
    iki el ateş ediyorum havaya.
    Gecenin bir yarısı oturup ağlıyorum bir çocuk parkında
    Ulumak gibi ağlıyorum
    Köpekler koşuyor sağımda solumda
    Tanrım!
    Diyorum sadece
    Başka bir şey diyemiyorum zaten o an.
    iyi niyetli ve sevimli bir kızdan kalanlar
    Sallanıyor durmadan boş salıncaklarda
    “Üzgünüm” diyor,
    Bir mutluluk şiiri yazamam bu saatten sonra!

    Yoksul çocuğuydun sen benim 23 Nisan sabahımın
    Şiir okutmadım sana, folklor oynatmadım.
    Yoksulluk diyorum,
    O an,
    Ucuz lafların çalılarına takılıyor şiirimin elbiseleri.
    Sen tuz ol en iyisi sevgilim
    Ben ekmekle duruma müdahale edeyim.
    Bırak hazır soyunmuşken
    Kuru öksürüğüne elma kabuğu ve tarçın tavsiye edeyim.
    Tasfiye ettiler beni kediler aralarından
    Yar olmaz bundan sonra sarmandan sana.
    Beni tasfiye ve tavsiye arasındaki karışıklıkta
    Müsait bir yerde bırak sevgilim.
    Hem otuzumu geçtim azıcık
    Gerisini ben yürürüm artık.
    Çizgili olsun, buruşsun yüzü,
    Şiirlerim için yaşlanma etkilerini geciktirici krem kullanmayacağım.

    Yokuş aşağı şarkımı söylerdim, sarhoş
    “Kanatlarım vardır benim uçarım”
    Koşup kaşe kabanından yakalardın uyduruk şarkılarımı
    Ne çok ısıttın beni,
    Ne çok ısıttım seni,
    Buruştu ve kirlendi
    23 Nisan’da takılan simli ve tül kanatlarım
    Kurtulamadım, üstümde kaldı.
    Ben sevgilim...
    Bir çocuk bayramı gibi yaşamak isterdim her aşkı
    Cezaya kaldım.
    Bir mutluluk şiiri yazamamaktan dolayı
    imlamı iyice bozsam da farketmez artık.
    Kime ne “de-da”ları ayırmasam?
    Noktalarda durmasam,
    Bir ünleme koşsam yalnızca,
    Sonu uçmak olan çığlığa.
    Kime ne anlatarak bitirsem hayatımı?
    Ölümüme de bir şiir yamar nasıl olsa birileri artık.

    3-
    Bazı vakitler tren geçiyor evin yakınından
    Yaşlanıyorum pencereden her bakışımda
    Anna Karenina’yı taklit ediyor zaman,
    Atıyor kendini raylara.
    Neden her aşk
    Bir kadının cenazesini kaldırır mutlaka.

    Sevdiğim adamlar çarpıyor camlarıma
    Bir kelebek gibi kocaman, kara
    Pervazlarımda kuruyorlar sonra
    Begonya tozlanıyor,
    Unutmanın gözyaşları sanki bu tozlar.
    Annemin temizlik günleri gibiyim
    Yorgun, solgun ve beyaz.
    Kardeşim ayağını sallıyor sevdiği şarkılarda
    Birini çok sevmek gibiyim
    Sütle siliyor tozlarımı kardeşim.
    Kestane pişiririz diyoruz sobada
    Hayallerimiz çatlıyor sonra, çıtırdıyor, kızarıyoruz.

    Bu şiirden bir bölümü attım
    Kilometrelerce uzağa
    Tavşanlı pijamalarımla balkona çıkıp el salladım ardından
    Havaya uçuracaktı şiirimi az daha,
    Attım.
    Lokum getirmişti ve kitap,
    Ben ruhunu getirsin istemiştim oysa.
    Onu da tam buradan attım.
    Ben ne de olsa yakıp yıkanlar listesinde
    Ölü yada diri arananlardanım.

    Bir Doğuş şarkısı söyletiyorum bazen hayatıma:
    “Aramızda uçurumlar söz konusuyken”
    Uçurumlarda tenzilat varken hazır
    Uçalım, hadi uçalım
    Ben nasıl olsa
    Bu müsveddelerin ortasında yalnızım.
    2 ...
  48. 44.
  49. günler izmarit diplerinde biriksin
    o zaman mutlaka bir trenle gelirsin
    köpüklerdensin, mavisin, sakinsin
    istesen suyun tenine bitişirsin
    ellerimi bıraktım, artık buna sana yazsın
    içimde iki yaşlı balık varsa,
    içimde biri pulsuz, iki balık varsa
    biri senden, gelirsen ve yok edersen
    bunu yazmak istiyorum sana
    sonra postalamak istiyorum
    pulsuz bir zarfla
    hiçbir mektup artık ikna etmiyor beni hayata..

    dizelerinin sahibi "sabırsız" şair... Çok erken ayrıldı aramızdan...
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük