Bunca seveni olduğunu acaba biliyor muydu diye düşündüğüm şair ama insan... Çocuktur kendisi, büyümez, oyunlar oynamaktan, hayaller kurmaktan vazgeçmez. Aklıma her gelişinde o gülen yüzü gelir evvela. Ve bu çok hoşuma gider.
iki sigaram kaldı bu gece için maviş anne
iki muhabbet kuşum.
iki kendim varmış maviş anne
biri benmişim, biri mutsuz
ben ölürsem maviş anne, mutsuza kim bakacak?
dünyaya bile bir dünya anne lazım.
biri sen ol maviş anne, biri ben.
dünyanın bütün sabahlarına iki bilet al da
birlikte gidelim maviş anne
bana da kendi serüvenimden bir yer ayırt,
şefkate söyle o da gelsin.
özledim onu, o da gelsin saçlarıma dokunsun
bilir misin, büyüler bile ninniyle büyür
temiz kokan pazen gecelikler, şehriye çorbası
hepsi, hepsi ninniyle büyür.
bilir misin maviş anne?
ben çekildiğim her fotoğrafta
defolu bir kelebek gibi çıkarım.
mavi kareli gömleğiyle hatırladıkça babamı
kırpıp kırpıp fotoğrafları, döküyorum başımdan aşağı
sanırım ben assolist oldum maviş anne
şimdi mutluyum
geçmişini mi yok ettin kızım diye soran
bir babadan kurtuluşumu kutluyorum
babama söyle, o gelmesin maviş anne
birileri mutsuzsa, mutsuzlara nergis yolla,
bir kırmızı battaniye,
onlara bir mutluluk çadırı yolla
sonra belki, ben de gelirim
kuşlarımı da bırakayım gitsinler
dışarıda ölürler mi sence
postacı mektup bile getirmezse onlardan
ben bir anne gibi ağlarım sonra
bırakmayayım, gitmesinler bari maviş anne
ölürler yazık dışarıda!
onlar birer yıldız olursa
biri mavi, biri yeşil
ben onlara bakarım maviş anne.
kalbimi de büyüttüm sonunda
artık bazen gözlerime tırmanıp bakıyor sokağa
kirpiklerime tutunuyor, o ince parmaklıklara
öyle çok büyüdü yani, görsen şaşarsın.
kalbim sanırım büyüyünce
sokaklarda ağlayan biri olacak
rezillik yani maviş anne!
kalbim komik kaçacak
kaçmaması için sen en iyisi kalbime de
benim serüvenimden bir yer ayırt
aman, mutsuz bir yer olmasın!
iki sigaram kaldı bu gece için
yüzyıl yetecek çocukluğum,
iki muhabbet kuşum,
biraz da ateşim var.
dua ediyorum ateşe
vazgeçsin diye beni yakmaktan bu gece
dünyanın bütün sabahları için iki bilet al maviş anne
aman umutsuz bir yer olmasın!
iki kendim varmış maviş anne
biri benmişim biri mutsuz
ben ölürsem maviş anne, mutsuz için
dünyanın bütün sabahlarına bir bilet al.
kaybettiğimiz kadın şairdir.
seni sevince pazara çıktım sevinçten
enginar aldım süper enginarlar diye bağıran adamdan
oturup ağladım sonra, şaşırdın.
bu süper oluşta canımı acıtan bir şeyler vardı.
canımın acısıydın.
biraz bunalım, biraz günlük konuşmalar
anneye özlemler, babaya serzenişler
kediler ve kuşlar
ve çeşitli ölümler
kavuşamamak üstüne dizeler
aslında mutsuzluk da iyidir be gülüm
siz aşktan n'anlarsınız bayım?
negzel negzel
kadın gibi bir çocuk... şiirlerinin sesine kulak verdiğinizde, saçlarını iki yandan bağlamış bir kız çocuğunun şımarık ama sevimli sesini duyarsınız ancak bir o kadar '' kadın '' dır o...
'' herkes çıkarsın kalbini
o çirkin mücevher sandığından
ve herkes onu birbirine fırlatsın tanrım ''
ağrı diye bir şiiri vardır. 41 yaşından kanserden ölen şairin ölümünden sonra konulmuş kitabına. şöyle bir ifadesi var;
--spoiler--
ciğerlerimin filmini çektiler
ciğerlerim artiz oldu icabında
--spoiler--
bayıldım.
--spoiler--
icabında modern kadındım, ne zaman şişmanlasa ruhum
hemen yarın yeni bir intihara başladım.
ben fazla yemesem diyorum baylar yani
bu kadar hınç bana fazla.
icabında bir allah bir allah daha
çok tanrılı bir din ederdi
bırak müridin olayım istanbul
--spoiler--
şimdiden bir hatırasın
açmışsa bir sardunya saksıda
bütün(aşklar) paranteze alınsın
bıraktım ellerimi,artık sana bunu yazsın
mektuplar postaya takılırsa..
ey aşk sen
artık bazı şarkılar kadar yaralısın.
(tanımayanlar)şiirlerini okursun, "aa ne güzel kimmiş bu" dersin. ama o, Kanser nedeniyle 41 yaşına yaşamını yitirmiştir. (24 Temmuz 2011, istanbul)
işte öyle biridir. maalesef aramızda olmayan şair.
yine aklıma düşmüş olan şair. bu hayatta tanışmak istediğim ender kişilerdendi. aynı şehirdeydik üstelik. keşke ansızın karşısına dikilip "didem seni tanımıyorum ama yazdıklarını okudukça seni yazdıklarından bile daha çok sevdim" deseydim. 41 yaşında erkenden göçüp gideceğini nereden bilecektim. arkasından bilmem kaç kere ağlamışlığım var. hala da ağlarım. neden bilmiyorum. okuduğum her şiirde gözlerim dolu dolu. isminin geçtiği yerlerde seri gözyaşı intiharları başlıyor.
rahat uyu didem.
"ama yazgısını,
yaldızlı çokomel kağıtları gibi,
tırnaklarıyla düzeltemiyor insan... "
Şiirleri hafif bir müzik gibi gelen kadife yürekli kadın.
Şiirlerini ne zaman okusam daha bir seviyorum minik şeyleri. Çünkü o minik bir yürekle tüm dünyayı selamlıyor gözümde.
ilk okuduğum zamanlarda bayımı dilime dolamıştı.
Kelimeleri yazmıyor, kelimelerle dans ediyor.
çok şükür bizi hiçbir paragrafta yalnız bırakmadı kendisi. ne çok ısıttı bizi, ne çok ısıttık onu. ne de olsa limanı olanın aşkı olduğuna inanmazdı didem hatun. birini çok sevmek gibiydi, bize de öğretti çok şükür. güçlü bir el silkelerken onu, bizi yalnız bırakmadı. şiirsiz bırakmadı çok şükür. ve o el tanrının eliydi.
ilk başta şiirinden bir kısım okumuştum. Sözcükler benimle konuşmaya başladı sanki. Her şiirinde doyumsuz bir tat var. Seni anlam denizinde sürükleyip götürüyor.
Her ölüm erkendir ama onun kaleminin sonsuza gitmesini yakıştıramadım bayım!
bugün ölüm yıldönümü. bazı şairler varlıklarında yokluklarındaki kadar hatırlanmaz. her ahımızın, Didem Madak'ın öldükten sonra reenkarne olarak dünyaya geldiğine inanmak istediğimiz ahlar ağacında bir dal olarak büyüsün isteriz. sessiz bir matem tutarız. çünkü içimize içimize yaşarız Didem Madak şiirlerini.
"Bıçağın ucundaydı insanların hafızası
insan unutandır
ve insan unutulmaya mahkum olandır.
Tanrı şöyle derdi o zaman:
Ah! "
Tanrı bütün ahlarını bugün bıçağın ucundaki insan hafızalarını görerek Didem Madak için çekiyor.
"...Kimi gün öylesine yalnızdım
Derdimi annemin fotoğrafına anlattım.
Annem
Ki beyaz bir kadındır
Ölüsünü şiirle yıkadım.
Bir gölgeyi sevmek ne demektir bilmezsiniz siz bayım
Öldüğü gece terliklerindeki izleri okşadım.
Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca
Acının ortasında acısız olmayı,
Kalbim ucu kararmış bir tahta kaşık gibiydi bayım.
Kendimin ucunu kenar mahallelere taşıdım.
Aşk diyorsunuz ya,
işte orda durun bayım
Islak unutulmuş bir taş bezi gibi kalakaldım
Kendimin ucunda
Öyle ıslak,
Öyle kötü kokan,
Yırtık ve perişan.
Siz aşkı ne bilirsiniz bayım
Aşkı aşk bilir yalnız!"
1970 izmir doğumlu şair. mutsuza kim bakacak adlı şiiri, hayaldeki tüm annelere ithaf edilesi. şöyle ki:
"...
mavi kareli gömleğiyle hatırladıkça babamı
kırpıp kırpıp fotoğrafları, döküyorum başımdan aşağı
sanırım ben assolist oldum maviş anne
şimdi mutluyum
geçmişini mi yok ettin kızım diye soran
bir babadan kurtuluşumu kutluyorum
babama söyle, o gelmesin maviş anne
birileri mutsuzsa, mutsuzlara nergis yolla,
bir kırmızı battaniye,
onlara bir mutluluk çadırı yolla
sonra belki, ben de gelirim
..."