türkiye televizyonlarında kürtçe konuşulmasına itiraz eden ve bu konuda son derece haklı olan sunucu...
linç etmeye çalışanları görüyoruz.. hepsi terör örgütü sempatizanı...
didem hanımı severim. hiç kötü bir şey söylememiş. demiş ki burası türkiye cumhuriyeti devleti ve resmi dilimiz de türkçe, yayıncılık anlayışı gereği izleyicilerinin de konuşulanları anlayabilmesi açısından türkçe konuşmaya davet etmiş...
ha, telefonun ucundaki kişi türkçe bilmezdi orası ayrı. o zaman kürtçe konuşurdu türkçeye çevirilirdi...
ama telefonun ucundaki kişi de, stüdyodaki misafirler de bal gibi türkçe biliyorlar...
didem hanımın itirazı, siz türkçe bildiğiniz halde neden kürtçe konuşuyorsunuz? bu program türk dili konuşanlara hitap ediyor, anlamayacağımız bir lisanla konuşamazsınız!
ister kürtçe olsun, ister lazca, ister ingilizce...
ama ne oldu? bizim terör sempatizanları, oto boka saldırıya geçen türk ve türkçe düşmanları olayı şişirmiş, didem hanıma ağızlarına geleni saydırmışlar...
bugün didem hanımın yanında olmak bir vatan görevidir...
askere gitmek gibi, bu bayrağı şerefle taşımak gibi bir vazifedir...
yüce türk kadınımızı çakallara yediremeyiz!
ölürüz de yedirtmeyiz!!!
ona sosyal medyada küfür eden her kim varsa bilin ki türklüğe küfür etmektedir. ben bunu böyle algılarım!
türk kamuoyuna seslenen bir alanda kürtçe konuşmak ile mahalle arasında iki kürt komşunun birbiriyle kürtçe konuşması arasındaki farkı anlayamayan bünyeler tarafından eleştirilmektedir. burası türkiye cumhuriyeti devleti'dir ve resmi dili türkçe'dir. nüfusunun ortalama %90'ını türkler'in oluşturduğu bir ülkede, türk ülkesinde yayına bağlanıp kürtçe bir şeyler anlatmaya çalışmak açık ve net bir kürtçü propagandadır. faşist, ülkesindeki kürtler'in kendi aralarında, kendi mahallelerinde dahi kürtçe anlaşmasını hazmedemeyene, kürtler'i pkk'lılarla bir tutup beşikteki çocuklarına kadar öldürmek isteyene, ülkedeki varlıklarına son vermeyi savunana denir. didem hanım'ın yaptığı bir faşistlik örneği değil, olması gerekendir. bu kürt asıllı türk vatandaşının yaptığı şey çok normal bir şey olsaydı, abd'de televizyon izleyebilmek için insanlar dünyanın tüm lisanlarını öğrenmek zorunda kalırlardı. ülkenin resmi dili kamusal alan dilidir, toplumun dilidir ve siz abd vatandaşı olan bir zimbabveli de olsanız derdinizi ingilizce anlatmak zorundasınızdır. türkiye'nin abd'den statü namına hiçbir eksiği ya da fazlası olmadığından, türkiye'de de derdinizi topluma türkçe anlatmak durumundasınız.
Türkçe yayın yapan tvlerde ingilizce konusuluyorsa kürtçe tabiki konuşulacak.herşeyi anlamıyoruz ama mağruz kalıyoruz.hergün yolda giderken ingilizce tabelalara mağruz kalıyoruz mesela ara sıra ingilizce şarkılarada mağruz kalıyoruz.ulan teknosada sen türkçe şarkı açamıyorsun mesela sen hiç lüx mağzalarda türkçe şarkı duydunmu.hep ingilizce ingiliz sömürgesimiyiz biz.
yapılması gereken uyarıyı yaptığı için üstüne fazla gidiliyor. türkiye cumhuriyetinin resmi dili türkçedir ve resmi kurumlarda zorunlu olarak bu dili konuşmak zorundayız.
faşizm görmek isteyen fransaya giderek ülke sınırları içinde ikinci bir etnik köken yaratmaya çalışarak gerekli üst seviye faşistliği görebilir yedi ceddinizi rahat ettirmezler, insanı sikerek fransız yaparlar, siz bile nasıl oldu yaauu dıye düşünür sokakta ecdadımız aslında napolyon soyuna dayanır ile başlayan, ben ne dıyorum ya diye düşündüren cümleler kurmaya başlarsınız.
televizyonda ingilizce yayın yapan türk kanallarının var olması ve bizim bundan haberdar olmamamız bir ihtimal. ancak daha yüksek bir ihtimal, içimizden bazı insanların türkçe bilmediği için duyduğu kelimeleri ingilizce zannediyor oluşu. teknosa'da ingilizce şarkı çalınması ve tüm türkiye'nin izlediği bir kanalda canlı yayına bağlanıp kürtçe açıklama yapmak arasında şöyle bir fark var; bir şarkıyı dinleyebilmek için anlamak şart değildir çünkü şarkılar ruha güzel bir enerji vermek dışında herhangi bir amaca hizmet etmezler. insan ruhu sözlerini anlamasa da herhangi neşeli bir müzikle huzur bulabilir. ancak canlı yayına bağlanıp meramınızı kürtçe anlatırsanız, türkiye'de yaşayan hiç kimseyi bunu anlamadı diye ayıplayamazsınız ve anlaşılmayan açıklamalara cevap da verilemez. dolayısıyla açıklama, amaçsız kalır zira açıklamalar anlaşılmak, yorumlanmak ve cevaplanmak içindir. eğer ki anlaşılmayacağını bile bile türkiye'de canlı yayına bağlanıp "açıklama" yapıyorsanız bunun adı propagandadır. aynı şey türk kanalında ingilizce açıklama yapılması için de geçerlidir. ingiliz sömürgesi olmadığımız için şu an tüm basın-yayın organlarını takip edebiliyorsunuz. anlayabiliyorsunuz demedim, fazla iddialı olacak çünkü.
Didem Arslan Yılmaz doğru olanı yapmış.
Youtube'de uzun video vardı kadın türkçe konuşuyor başta sonra kürtçe konuşuyor bir insan iyi derecede türkçe bildiği halde neden kürtçe konuşsun?
