kendine dahi yenildiğini hissetmek... bedenin ruha isyani gibi bir şey... iyi şut çekilmiş bir top gibisindir; ya gol olursun ya direkten dönersin. direkten dönme ihtimalin; direk alanının kale alanına bölünmesinden çıkan rakama eşit gibidir.
sonuç;
- ya sıkar gidersin ya da 'buradan başlamıştım' deyip, sarılırsın yaşama...
hazin son. belki de sonun başlangıcı.. zaman mefhumunu yitirecek kadar yoğun çalış, bedenin son proteinini harcıyacak kadar emek harca.. bütün aksilikleri, engelleri bir şekilde hallet.. ama bazen olmuyor işte. yanlış olan birşeyler var. istemek ve çalışmak yeterli gelmeyebiliyor. şans.. belki de kader. dibe vurmak bu olsa gerek. doktorun yazdığı beyin sikici haplarla iyice pelteleşmiş zihnin bazı şeyleri anlamayabiliyor. tam da şairin dediği gibi anasını satayım.
"bir kemiğin ardından saatlerce yol giden, itler bile gülecek kimsesizliğimize."
her şeyin bittiğini düşündüğün an. bazen hızla düşmekte olduğu farketmez insan ne zamanki çakılır işte o an anlar dünyanın toz pembe olmadığını. ama ne kadar kötü dibe vurduysan yükselmen o kadar hızlı olur. çünkü o zaman zarfında senden hırslısı yoktur.
belki her insanın hayatında en az bir kere yaşadığı ya da yaşayabileceği durum, ancak fazla kalmamak için çaba sarfetmeli nitekim dipte kalmaya devam edilirse oksijensizlikten yukarı çıkmaya gücünüz kalmayabilir ki;
(bkz: düşüncesi bile kötü)
dibe vurmak bazen gerçeğin tüm çıplaklığıyla görülmesini sağlar ... her zaman olmasa da arada tavsiye edilir... (bkz: yukarı çıkarken nefesinizi tutmayı unutmamak koşuluyla .)
kafka beckett russel gibi adamların başarılarının kaynağı olan ruh halidir..varoluşçuluk, hiçleşme..bunlarla sıkı bi bağı vardır dibe vurmanın ama en büyük aşkı kendini yalnız hissetme , okyanusun dibine gluk gluk diye batarken elinden tutup su yüzüne çekicek kimse olmaması hissidir..
dibe vurduk yine, çok pis vurduk;
canı yandı dibin bile, mahcup olduk.
dibini bulduk şişenin yine, dipte kendimizi bulduk.
aşık olduk fena halde, dibin tadına vurulduk.
üniversiteden mezun olduktan sonra hayata atılayım derken aradaki uçuruma yuvarlanmandır. düşerken tutunacak bir dal bulamaman, her saniye bir şeylerini kaybetmendir.
işsiz olman, iş bulamaman, bazen sigara alacak parayı denkleştirememendir.
bunların üstüne sevgilinin baska sehirde olmasidır. vaktsiz aklına düşmesi, düşünmen, düşünmen ve düşünmendir.
bir nevi kafayı yeme durumudur.
Sanki bir bataklığa düşmüş gibisinizdir.ne kadar çırpınsanız da kurtulamazsınız, aksine daha dibe çeker sizi karanlık. sonunda teslim olursunuz ve beklersiniz sizi dipten çıkaracak sebebi.