kaybedecek bir şeyin kalmaması ya da artık kaybetmekten zerre kadar korkmamak.
bu pozisyona çok dikkat edin çünkü en güçlü ivmeler en dipteyken olur, kaybedecek bir şeyin olmadığı zaman illa ki kazanmaya başlarsın pes etmezsen eğer.
zaten büyük insanların hayatlarına göz atarsanız hepsi bir şekilde dibi görmüşlerdir.
O dipte yalnız kalıp, enine boyuna düşünürsünüz, ölçersiniz, biçersiniz, tartarsınız, sorgularsınız.
Evet acılıdır, evet zordur ama güçlenirsiniz, yara kabuk bağlamaya yüz tutar, boyut atlarsınız usul usul.
Sonra ver elini hayat! Dimdik, yeni kararlarla, ağzı sütten yanmış yiğit tecrübesiyle.
Yani iyidir dibe vurmak, iyidir.
dibe vurmanın iyi tarafı artık gidilecek dip kalmaz, bundan sonrası yükseliştir derler. tamam ama, bu dibe vurmayı insan bile bile yaparsa, o dipten çıkmak için kaç tane ip getirilirse getirilsin insan tutunamıyor işte. tutunsa bile hemen düşüyor. çünkü kendi edip, kendi buluyor.
ya dipte kalıp boğulmayı tercih edersiniz, ya da ayaklarınızla kendinizi hızlıca itip en yukarıya çıkmaya karar verirsiniz. hayat bu karardan ibarettir.
Ölene kadar her sabah tekrar uyanacağını bilmek, hayatta ölümden kötü şeylerin de olduğunun farkında olmak, her an mücadele etmek, sonucu ne olursa olsun direnmek. Her kaybettiğinde yeniden kalkmak; yeniden kaybetmek. En zor zamanlarda daha önce atlattıklarını hatırlamak. Kusmak, ağlamak, özgürce bağırmak.. Etrafındakilerin komik sorunlarına gülmek, özgürce savaşmak; şerefle kaybetmek, her seferinde sıfırdan başlamak. Sonuçtan değil süreçten keyif almak. Daha önce dibe vurmamışların hiç tatmadığı duyguları tatmak. Beynin vücuda hükmedemez olması, kusmak yine kusmak uyuyakalana dek kusmak. Zaman algısını kaybetmek, gözlerini ara ara açmak, hayal ile gerçek arasında gidip gelmek.