dhkp-c sınıfsal bir hareket değildir. zira öncü halk savaşını savunur. bu anlamda demokratik halk devrimini savunur. pkk yi şuan itibariyle faşist gerici bir örgüt olarak tarifler.
baktık baktık, maalesef özdemir sabancı cinayeti hakkındaki bilgileri, ilgili sitenin kitaplık bölümünden bulamadık, zaten sitenin kitaplık bölümü de yok, bulan olursa özel mesajla uyarabilir, linki verenlere mesaj attık cevap yoktu maalesef.
her neyse, taraflı linkleri okuyarak bir örgüt hakkında doğru bilgiler alınabileceğini düşünen insanları görmeme neden olan örgüt, şahsen pkk ile ilişkileri iyi veya kötü demiyorum, örneklendirme yoluna gidiyorum, pkk türkiye'ye zarar veriyor da dhkp-c vermiyor demek mantıksızlık.
üstelik yine diyorum "taraflı yayınlar" takip edilerek, gerçeğe ulaşılmaz, pkk terör örgütünün sitesinde geçmiş yıllardaki operasyonlardan biriyle ilgili, 50.000 türk askeri ile 15-20 kişilik pkk'lıların çatıştığı ve pkk'lıların kahramanca savaşarak sadece 13 ölü verdiğini, onların da türk ordusunun kullandığı kimyasal silahlardan dolayı olduğunu söylüyorlardı... birincisi bahsettikleri bölgede toplam olarak 3bin türk askeri vardı, ancak operasyona kaç kişi katılmıştı bilemiyorum ki devriye görevinde olmaları yüksekle ihtimal 50-60 kişilik bir birlik olma olasılığı var, üstelik türkiye'nin de kimyasal silah bulunduramayacağı *, yapacak yada alacak kapasitesinin de olmadığı, gerçeği var iken, sırf ölülerini yüceltmek adına yalandan hiç kaçınmayan yayınlardı, pkk terör örgütünün sitesindekiler...
dhkp-c yanlısı sitelerin de özdemir sabancı'dan için masondu, Allahsızdı, türkiye'yi satıcaktı vs. demesi yüksek ihtimal bana göre, ne kadar doğru belli değil.
pkk ile ilişkisi varmış da cartmış, curtmuş da. pkk ile en fazla ideolojik mücadece veren örgüttür dhkp-c. hatta bu ideolojik mücadele nedeniyle yunanistan, gazi mahallesi, gülsuyu, diyarbakır gibi yerlerde pkk'lıların saldırısına dahi uğramıştır bir çok kurumu.
mahir cayan'in politiklesmiş askeri savas stratejisinden hareketle oluşturulmuş bir örgüt ise, diğer tüm sol terör örgütü diyebileceğimiz, irlandalı baskonyalı terör örgütleri gibi, politikalarını hükümete muhalif olma üzerine mi yoksa doğrudan devlete yani türkiye cumhuriyetine muhalif olma üzerine mi oluşturduklarını kavrayamayan, sosyalizmi sike sike getireceğiz düşüncesine sahip ancak tanım olarak faşizme uygun hareketler yapan, nitekim bu "zorla sosyalist olacaksınız", "bu ülkeyi sosyalist etmek için militarist bir güç kullanacağız" mantığı da faşist bir mantıktır ki mahir çayan'a aidiyeti vardır bu mantığın, bunun sonucunda dhkp-c'nin artık neyi amaçladığını unutup sadece yıkım için bombalar patlatması da doğaldır.
eğer sosyalist düşünce ve insan hakları savunuluyorsa, öncelikle insan hayatına saygı duyulması gerekir. bu ülkede özdemir sabancı'yı katletmiştir bu sapık örgüt. özdemir sabancı ki toyota'nın ve türevi bir sürü uzakdoğulu otomobil firmasının türkiye'ye fabrika kurmalarını sağlamış, binlerce kişiye istihdam sağlamış, üstelik çok iyi şartlarda, şu günlerde kim sabancılarda çalışmak istemez ki mesela, kısacası memlekete faydalı olmaya çalışmış, sabancıların en küçüklerini vurmuşlardır. buyrun kime hizmet ettiklerini siz düşünün...
dipnot: özdemir sabancı öldükten sonra, toyota grubunun belki de tüm dünyada güvendikleri tek kişi ölmüştür, toyota'nın türkiye'den başka yerde fabrikası yoktur mesela, nitekim özdemir sabancı ölünce, toyota grubu sabancı içerisinde özdemir sabancı'ya ait olan tüm hisseleri hakları satın almıştır, toyotasa'nın çalışanları da yabancı sermayenin malı olmuştur, buyrun işte sosyalizme insan haklarına türkiye halklarına böyle hizmet edilir, kişi öldürülüp haklarının yabancılara geçmesine neden olunarak...
devrimci ayağına insanları öldüren, pkk ile dirsek teması kuran terör örgütü.
amaçları devrim ama ne devrimi ? al pkkda dağlarda devrim istiyor ! bu ülkede devrim olmaz kardeşlerim... siz önce atamızın devrimlerini özümseyin hazmedin. sosyalizmi o zaman görürsünüz... gerçek devrim neymiş o zaman görürsünüz.
siz ne devrimi istiyorsunuz, biz gayet iyi biliyoruz...
bazı kişiler terör örgütü olduğunu kabul etmiyor ya en çok ona şaşırıyorum. onlara sempatizan diyoruz, bir üst modelleri partizan olur, ankara'nın kaldırım taşlarını söküp polise fırlatırlar... kısacası toplumu ve toplumsal düzeni tehdit ederler. sanırım bunun farkında değiller...
kapitalizme hayır derler ama o çarka çomak sokamazlar. bunu gayet iyi biliriz. kardeşlik paylaşım derler egoları, ruhlarını çürütmüştür çoktan. marx - lenin derler sistemlerinin çürüdüğünün farkına varmazlar çünkü gözle görülür örneklere bakmazlar.
silahlarlarıyla ve ellerine bulaşmış kanlarla dağdaki pkkdan farkları yoktur.
pkk ile olan iliskisi sudur: dhkp c gerillalari pkk'nin kamplarinda egitim almistir bir donem.
ayrica 90'larin basinda bir arada bir seyler yapmak adina ortak eylem plani yaptiklarini aciklamislardir. bunun adi da:
tüzüğünde de belirtildiği üzere ancak kürtlere özgürlüğü savunan bir zihniyete sahip kişilerin, savunabileceği bir örgüttür. pkk dışında insanları sosyalizm ile birlikte örgütlemeye çalışan bir yapısı var. hatta pkk ile ters düşmekteler diyebiliriz, zamanında istanbul'daki büroları pkklılar tarafından basılmış. ama sonuçta kürtçülük üzerinden yürüyen ve sosyalizm hedefli bir yapı. bildiri dağıtma, mitingler, açlık grevleri... peki ne için? daha iyi bir türkiye için mi? tartışılır. pkk ile ilgisi olarak söylenebilecek şey ise aynı bokun lacivertidir, biraz daha sosyalleşmiş ve tartışmaya açık insanlardan oluşuyor. kürt milliyetçiliğinin vermiş olduğu duygulardan kaynaklı sınırlı görüşler ve hayaller. üstteki yöneticilerin emelleri ile alttaki sosyalizm aşkıyla koşuşturan inandırılmış insanlar arasındaki uçurum...
E. Kılıç: Sol örgütlerin iddianamede [Ergenekon iddianamesinde] yer alması ilginç değil mi?
O. Çalışlar: Sosyalistlerin çok bulaştığı kanaatinde değilim. işçi Partisi var, onun dışında da yok.
E. Kılıç: DHKP-C?..
O. Çalışlar: Onların ne kadarı soldu, ne kadarı devletle ilişkiliydi bilmiyoruz. Bunlar devlet kuvveti miydi, devlet onları ne kadar yönlendirdi? Zaten şüphelerimiz vardı. Ergenekon belki de bunların netleşmesi bakımından imkân yaratacak. Ama sol hareket bunun dışında.
dhkc sitesinde oral çalışlar' a verilen cevap sert olmuştur:
Sana kim veriyor kimin sol olup kimin sol olmadığını belirleme yetkisini?
Sen kimsin? Aydın Doğan'ın gazetesinde bir köşe kapan, Bush'un Türkiye'yi ziyaretinde Amerikan emperyalizmi tarafından "akredite" edilen Oral Çalışlar'ın haddine mi bunu belirlemek?!
Senin sosyalistler dediğin, sol hareket dediğin kim peki Oral Çalışlar?
Sana göre sol, ihbarcı işçi Partisi ve Radikal-Taraf solculuğundan ibaret anlaşılan. Öyle ya, devletle uzlaşmayan, devlete karşı silahlı mücadele veren herkes "sahte sol"dur sana göre.
Ama senin gerçek solculuğunun ölçüsü ne?
Hikmet Sami Türk'lere, Ecevit'lere övgüler dizmek mi mesela?
Her yazında yemin billah devrimci direnişlere ne kadar karşı olduğunu söylemek mi?
Bütün bunlara rağmen, Oral Çalışlar ve benzeri ilerici, demokrat olma iddiasında olanların bu iddialarına saygı duyar, bu konuda atacakları en küçük bir adıma değer veririz; ancak iş, devrimci harekete açıkça kontrgerillanın ağzıyla saldırmaya varınca, orada durun!
Orada artık demokratlığın d'sinden, aydın olmanın a' sından söz bile edilemez.
Orada karşımızda yalnızca düşmanın söylediklerini tekrarlayan bir ağız vardır.
Ergenekon'la devrimciler arasında bağ kurmak, dün devrimcileri "Moskof uşağı, Pekin uşağı" olmakla suçlayan karşı-devrimcilerin, faşistlerin söyleminin bugüne uyarlanmış halinden başka bir şey değildir. Dün şu veya bu şekilde bu söylemlerin hedeflerinden biri olan Oral Çalışlar, bugün aynı söylemi devrimcilere karşı kullanan bir duruma düşmüştür. Bu kendisi için kuşku yok ki trajik bir düşüştür.
Devrimcilere saldırarak, kontrgerillanın karalamalarını tekrarlayarak devlete daha çok güven verebilir; AKP'nin "derin devletle hesaplaştığı, gerçek demokrat olduğu" teorileriyle AKP'nin gözüne de girebilir. Böylelikle düzen içinde yeni kariyerler, statüler kazanabilir, ama sol olduğu, aydın olduğu iddiasında bulunamaz.
Devrimci hareketin tarihi apaçıktır. Teorimiz, pratiğimiz herşey ortadadır.
Devrimci harekete yönelik iftira ve karalamaları ilk söyleyen Oral Çalışlar değildir.
Bu iftiraların sahiplerine bugüne kadar hep şunu söyledik:
Eğer bir iddianız varsa, bunu ispatlamalısınız. iSPATLAMAYAN ALÇAKTIR.
Oral Çalışlar'a söyleyeceğimiz de farklı değildir.
Oral Çalışlar'ın ukalaca, saygısızca, sorumsuzca ve düşmanca "ne kadarı soldu, ne kadarı devletle ilişkiliydi bilmiyoruz. Bunlar devlet kuvveti miydi, devlet onları ne kadar yönlendirdi?" diye sayıkladığı devrimci hareket, bugüne kadar 600'e yakın şehit verdi. Bu tarihe saldıranlar bilsin ki, her şeyden önce şehitlerimiz adına yapışırız yakalarına. Bu hareketin saflarında mücadele ettikleri için yüzlerce insan tutsaktır oligarşinin hücrelerinde. Bu harekete karşı kontrgerillanın ağzıyla alçakça yalanları tekrarlayanların yakasına tutsaklarımız adına yapışırız. Bu hareketin saflarında binlerce insan, emperyalizme, oligarşiye karşı mücadele ediyor. Adına ister Susurluk deyin, ister Ergenekon, kontrgerillaya karşı onyıllardır mücadele eden de ne AKP' ydi, ne Oral Çalışlar gibiler; o mücadeleyi de biz sürdürüyoruz; kan can bedeli mücadele eden yoldaşlarımız adına, hareketimize saldıranların yakasına yapışırız.
Ergenekon iddianamesi, Veli Küçük ve benzeri kontrgerillacıların suçlarının tamamını ortaya koymaktan niye özenle kaçınıyor acaba? Oral Çalışlar'ın bu konuda bir fikri var mı? Kaybedilen 600' ü aşkın devrimcinin bir tekinin kaybedilmesi olayının bile bu iddianamede yer almamasının nedenini açıklayabilir mi?..
Peki devrimcilere karşı gerçekleştirilen yüzlerce infaz, "bin operasyon" neden yok?
Oral Çalışlar, bunları sorup cevaplarına kafa yoracağına ne yapıyor:
AKP'ye övgüler yağdırıp devrimcilere küfrediyor.
AKP'yi demokrat ilan edip, devrimcileri "devlet"le ilişkilendiriyor.
Bu mu aydın tavrı? Bu mu demokratça? Bu, ne cehalettir, ne de süreci, olayları yanlış değerlendirmek olarak izah edilebilir. Bu kadar masum değildir.
yüzlerce şehit vermiş, 39 yıldır faşizmle dişe diş mücadele veren bir harekete karşı bu alçakça iftiraları tekrarlamak tek kelimeyle ALÇAKLIĞA ORTAK OLMAKTIR.
Oral Çalışlar, eğer sorumlu bir aydınsa, eğer demokratsa, bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm için mücadeleye bir nebze saygısı varsa, bu mücadelede şehit düşenlere bir saygısı varsa, devrimci hareketten özür dilemelidir.
Yok eğer, kendini düzene kanıtlamak ve düzen içinde daha başka statüler elde etmek için devrimcilere bilinçli bir saldırı içindeyse, o zaman yolu açık olsun. O zaman ona bir aydın, bir demokrat gözüyle değil, başka gözle bakarız. O zaman, düzen nezdinde "akreditasyonu"nu pekiştirebilir, ama ilkeli, tutarlı sol kesimler içinde kendisini "akredite" edecek kimseyi bulamayacaktır.
aktif kadin uyeleri oldukca cirkin olan orgut. zaten olum orucu tutanlari, canli bomba vesaire olacak olanlari da bunlar arasindan secerler. olecekse cirkini olsun, guzelleri haremde kalsin, cinsel durtulerimizi datmin gorevi ustlensin mantigi. evet efem neymis bu orgutteki kadin uyelerin gorev dagili mi ? cirkinler olume, guzeller hareme.
mahir çayan'ın kurduğu deniz gezmiş' in aksine devrimin şehirden köye yayılmasını isteyen gruptur. insan hakları için ölüm orucuna girecek kadar cesurdurlar.
gazi mahallesi'nde etkinliği olup, gazi mahallesi'nin anarşist kimliğinin kendisine kaymasını isteyen ve bölgede etkinliğini arttırmak için çalışmalar yapan pkk ile çatışma halinde olan yasadışı sol örgüttür.
tehdişçinin adının devrimciye çıkması, bu suretle genç beyinler bakımından karizmatik olarak algılanan devrimcilik sıfatının örgüte katılımı özendirmesi yoluyla örgütlenmenin sağlanması ve türlü şiddet olaylarının yaşandığı yasa dışı örgüttür...
demokrasi baltalanmakta, tedhiş devrim olarak yaftalanmakta ve ülkenin yarınları bu şekilde tehlikeye düşmüktedir...
bazı partilerle ortaklaşa hareket eden ve belki de onlarla iç içe olan terör örgütü. örneğin tkp'nin düzenlediği eylemlerin bir çoğunda bu terör örgütünün mensuplarına rastlanmaktadır.
hatta söylentilere göre pkk üyeleri de bu tür oluşumlara sızmış veya bu tür oluşumlarla iş birliği içindedir. pkknın komunist takılıp sonradan kimliğini açığa vuran üyeleri olduğu birkaç yıl önce sözlükte dile getirilmişti. bunun açıklaması ise insanlara fikirlerini alıştıa alıştıra aşılamak. yani beyin yıkama sürecinin bir parçası. önce var olan düzenden soğuturlar*, sonra dinden ,sonra milliyetçilikten. kişiyi ülkesine bağlayabilecek bütün değerler kafasından silinince konu kürtlere gelir. direk pkk'ya katıl demezler kimseye genelde "benim bi girişimim yok ama olan birine rastlasam karışmam" derler ve bu cümle zaten belki direk terör örgütüne çağrıda bulunmaktan bile etkilidir.
dhkp c sert muhalefet odağıdır.
bir örgütlülüğü karalamak ya da övmek için bir çok malzeme bulabilir, hatta günümüz koşullarında çok basit olanaklarla bunu kendinizde yaratabilirsiniz. Bütün bunlar herhangibir örgütlülüğün hangi çizgiye oturduğunu açıklamaya yetmez. genel kriterler olabildiği gibi kişisel kriterler yoluyla da tanımlamaya gidilebilir ki sözlükte de daha çok bu yöntem izlenmektedir. Dolayısıyla herkes birikimi kadar kriter oluşturmakta ve ana kavramsal kriter sınıflandırmasına sokmadan ağzına geleni söyleyebilmekte. deneyelim bizde; bana göre iki farklı cephe'ye ait toplumsal örgütlülükler den bahsedebiliriz. Birincisi statüko çerçevesinde ya da buna yakın olan egemen çizgilere ait toplumsal örgütlülükler, diğeri de egemen olmayan, statükoya direnen muhalif çizgilere ait toplumsal örgütlülükler. dhkp c köken ve gelenek olarak sert muhalif bir çizgi izleyen bir örgütlülüktür. Beğenir ya da beğenmezsiniz o ayrı fakat, bir muhalif çizgi olduğunu görmezden gelip hata ya da yanlışlarını bunun üzerine bayrak gibi örtüp asıl yanını görmezden gelirseniz eleştirilerinde, değerlendirmelerinde pek fazla bir değeri olmaz.
diyeceksiniz ki muhalif olmak tek başına yetermi? Elbette ki yetmez, ancak ayrım yapıyorsak önce, nerede durduğuna, nereden yemlenip, nereye yumurtladığına bakmaz iseniz rotanız şaşar. dhkp c toplumsal muhalefetin bir dinamiğidir. Dhkp c yoksullar içerisinde varoşlarda asıl örgütlülüğünü oluşturur, dönemsel olarak bazı eylemleri egemenlerin işine yarasa, ya da bunu kullansalarda yoksulların kümesine yumurtlar. Evet akademik kısırlık vardır, ancak ana kadrolarını bu kadar çok kaybeden ve bu kadar çok baskıya maruz kalan bir muhalif yapının fazla akademik olmasını beklemekte sanırım safdillik olur. Daha çok pratiğin öne çıktığı bir yapılanmadır. Yöntem olarak da devrimci şiddet kavramını benimsemiştir. bu topraklar bu tür örgütlenmelerin yabancısı değildir. tarihin her döneminde bu tür muhalif örgütlülükler çıkarmıştır anadolu.
dhkp c limiyim? -hayır. Şiddet yanlısımıyım? -hayır. zorun rolünü ve lenin tartışmalarını bu noktada seven biriyim ancak damarım muhalif damar, yüreğim muhalif yürek, yeri geldiğinde sonuna kadar dhkp c yi eleştiririm. ama bu hiç bir zaman, bu yapıyı egemen bir çizgi ve gelenek gibi algılamam ya da karalamam anlamına gelmez. rotayı şaşırdığınızda yanınızda egemenliğe muhalif bulamazsınız, yalnızlaşırsınız. Oysa ki egemenlik ve onun düşünce sistematiğinin istediği şeyde budur zaten, muhalif yapıları bir bir yalnızlaştırmak ve marjinalize etmek. evet bunun içindirki o yapılara yönelik magazin siteleri kurabilecek kadar ilgilidir. Bırakınız dhkp c yi çok barışçıl ve pasif direnişçileri bile zaman zaman en azılı "terörist", "vatan haini", "halk düşmanı" vb. sıfatlarla lanse etmeyi dener ve becerirler. çünkü egemenliğin sürdürülebilirliği buna bağlıdır.
pkk' nın şehir uzantısıdır. büyük şehirlerde her türlü nevruz, 1 mayıs, kıl, tüy gününde eylem yaparlar. amaç şehir merkezlerinde kürt vatandaşlarımız görece daha az olduğu için mecburen sol kesimden sempatizan toplayarak pkk lehine toplumsal bir dezenformasyon hareketi yaratmaktır.