değerli mal üreteceğine az karlı çok emek gerektiren uyduruk geri ürünle motoru zorlayıp kalkınacağını sanmak ahmaklıktır. türkiyede tarım ürünü ihracat ürünü olmak yerine kendi halkını beslemeye ayrılmalıdır. ihracat görevini ileri teknolojik ve sanayi ürünü üretip satmak ile gerçekleştirilmelidir.
okuduğunu anlamadan mal sazan gibi abuk subuk şey yazanlar var. biz tarım yapılmamalı mı diyoruz. tarım ürünleri türkiyenin kaynakları yoğun tüketilip üstelik insan emeği de yurt dışına ihracat yapacağız diye kaynaklar yeraltı suları tüketilip yokuş yukarı motor fazla zorlanıyor. üretim yapılmalı ama halkın beslenmesi için yapılmalı. asıl para ve katma değer için yüksek katma değerli teknoloji sanayi ürünü üretip satmalı. türkiye otu boku ithal edip güya üetim yapıyoruz diye mal satıyor. topu ithal ürünü dolarla. eşşek yüküyle para kaynak yurt dışına kaçıyor. onu da beceremeyip sonra dönüp bu tarım ürünlerini bir de yurt dışına satmaya çalışıyor. oysa bu ürünler halkın beslenmesine iç piyasaya ayrılmalı. nerede tapon yabancının almadığı reddettiği kötü mal var onu bir de halka satmaya çalışıyorlar.
türkiyede halk kötü tarım ürünlerine üstelik fahiş fiyata zar zor erişirken tarımın asıl görevi halkı beslemek olacakken ağır sanayiden rol çalıp birilerini müsrif bir şekilde üstelik kötü yöneterek bir de kazanılan paraları sadece bir takım şirketlere yağmalatarak sonra bunun açıklarıını bir da halka ödetip halkın tarım ürünlerine yani zaruri gıdaya erişimi zorlaşıyor.
tarım olunca sanayi, turizm, teknoloji olmuyor değil. bunların hepsi aynı anda olabilen şeyler. eskiden türkiye entelektüellerinin böyle bir tartışma konusu vardı, onu hatırladım. şevket süreyya, ahmet hamdi başar falan. muhlis ete, aydın yalçın gibiler hızlı saniyileşme yanlıyısdı. ahmet hamdi tarım ile kalkınalım diyordu. şevket süreyya da severdi o tarım romantizmini. sonra 1960'lara gelindiğinde "bunların ikisi de aynı anda olabilir ya la" diye düşünmeye başladılar. neyse.
bunların hepsi aynı anda tabiki olur ama havza bazlı planlama yapmak gerekir. bizde ne planlaması. planlama çöpe atılıp padişahlığa dönüyoruz yalanıyla tamamen yolsuzluk ve sefil bir talan düzensizliğine geçtik. birileri bu saçma uyduruk islami kalkınma yalanını halka yutturmak için istenen ümitler de gerçekleşmeyince halkı hizipleştirik he türlü yamuk işi el altında rüşvet topladığı şirketlere yamuk yumuk işler yaptırıp güya buradan kazandıklarıyla kimsenin yapamadığını becerip ülkeyi kalkındıracaktı sakillik garabet o kadar diz boyu ki. bir yer hem güya tarım bölgesi hem orada madenler cirit atıyor. hem termik santraller var. ortalık sirke dönmüş. çünkü bu işleri de düzgün yapamayan birilerinden rüşvet alıp bu işlere göz yumuyorlar. bu kadar kaynak elde ettiler her şeyi de satıp savıp tarihte kimsenin elde etmediği kaynaklarla işlere kalkıştılar. geldiğimiz yer yine gırtlağa kadar dış borç yüksek enflasyon. kendi az sayıda yadaşlaa ve kendilerine kaynaklar aktı ülkende zerre şeffaflık hukuk güven teminat kalmadı. ve bu yamuk uyduruk sefil halle kalkınacağımızı mı sanyoruz. sığırlar uyumaya doyamıyor.
Şairin anlatmak istediği, yerliye dandik ürünü pahalıdan, yabancıya kaliteli ürünü ucuza satmaktansa, kaliteli tarım ürünlerini iç piyasaya sürelim,
Dışarıya fabrika üretimi değerli malları satalım,
Lakin bu istek uzun vadede işe yarayabilir çünkü,
Teknolojik elemanları üretmek için önce teknolojiyi üretmek lazım, sonra o elemanları üretecek makinaları üreteceksin, bunlardan önce eğitilmiş insan yetiştireceksin, onun için kaliteli öğretmen yetiştireceksin,
Onu yapacaksın, bunu yapacaksın, uzun iş,
Neden uzun?
Bu ülkedeki siyasi anlayış değişmeden hiçbir bok değişmez.
Ama düşünce güzel.