evet bu kavram çok çetrefilli gibi gözüküyor lakin; karşılıklı saygı olursa çözüme ulaşacak bir kavramdır. ilk önce ilime saygı olmalı.
türkiyede durumu içler acısı olan kitle; okuduğunu kendi anlam dünyasına göre anlamlandırıp karşı tarafa kendi kabiliyetçiği nispetinde taarruza geçiyor. taarruz dedim çünkü bizde girizgah kültürü yok. anlatmak istediğimizi; giriş-gelişme-sonuç olarak aktarabilme yetimiz yok. neden mi? çünkü yarım yamalak biliyoruz her şeyi. o bildiklerimizide başkalarına yamamaya çalışıyoruz. neyse.
değer yargılarının doğruluğuna gelecek olursak bunun ucu, ''sonsuz bölü sonsuza'' kadar gider. burada asıl kıstas, çoğunluğun ittifak ettiği doğruda hemfikir olabilmektir. tabi çağımız egoistlerinin pek işine gelen bir durum olmasada hakikat bu yönde.
Toplumun kirilmaz zincirleri gozuken ve toplumdan topluma gore degisiklik gosterip, bir kisinin baska bir topluma girmesiyle once girdigi toplumun deger yargilarini kendisine gore dogru yanlis olarak siniflandirip, sonrasinda kabullenip, devaminda fitrati da musaitse, girdigi toplumun deger yargilariyla yasamaya baslayan, ilüzyonsal bir kavram.
Her türlü etmene bağlı olarak değişen garip şey. Dünyada değer yargıları diye bir olgu olduğu sürece herkes birbirini olabildiğine alttan almalı. Herkesin doğru bildiği kendine kalsın. Genellemeler de cabası tabii.
