neremizle gülüyorduk?
unutmadan...
dezenflasyon bir gereklilik ve ekonominin yararına olan durumdur.
tabi ki ekonomi politikaları olan ve sağlıklı ekonomisi olan yapılar için.
2021 yılı bedelli askerlik 39.788 lira.
2022 yılı bedelli askerlik 80. 064 lira.
2023 yılı bedelli askerlik 104.080 lira.
2024 yılı şu an 217.870 lira.
şu an gelen zam oranı % 19,31 oldu ve 35.261 liralık fark ilave edilerek toplam ücret bedelli askerlikte 2024 yılı şu an 217.870 lirayı buldu.
eğer denilen gibi dezenflasyon sürecine girmiş olsaydık bedelli askerlikte %19,31 oranında indirim yapılarak 147.348 lira olması lazımdı.
ya da 2024 yılı Ocak-Haziran dönemi 182.609 TL olan bedelli askerlik ücreti hiç değişmemesi lazımdı ki "evet yaaa! dezenflasyon dönemine girdik - giriyoruz" diye konuşmamız lazımdı.
ya da önümüzde açıklanan - açıklanacak olan yeni vergi artışları harçlar katkı payları vs (zam değil de fiyat ayarlaması) artı değer olarak değil de eksi değer olarak ödemelere yansıması lazım ki (ya da hükümet hiç fiyat artışı yapmaması lazım) kalkıp dezenflasyon dönemine girdik- giriyoruz diye sayıklamamız lazım.
Mazut fiyatları artarken dez enflasyon beklemek gülünç. Dün yapılan artış tüm gıda fiyatlarına yansıyacak, nasıl dezenflasyon beklentisi olabilir? Halkı oyalama taktiği...
Enflasyon düşüyor ama elktrğe yüzde 38 zam. Emekliye yüzde 24 ama 3.5milyon emekli 10binin altında maaş aldığı için, gelen zam ve enflasyon farkından yararlanamıyor.
en son internete zam geldi.
abonelere en düşük internet paketi ilk 3 ay 299 son 9 ay 479 lira (1 yıllık sözleşmede ortalama aylık 434 lira civarında) eh işte kalitesinde internet hizmeti almak 560 lira civarı oldu.
abone değilseniz ilk 3 ay 270 lira son 9 ay 540 lira (bir yıllık sözleşmede aylık 472 lira) eh işte kalitesinde internet hizmeti alayım, yeni abone olayım diyorsanız yıllık sözleşmede aylık 525 lira ödeyeceksiniz.
geçen sene sözleşmesini bitiren 120 lira civarında ödüyordu.
eğer gerçekten dezenflasyon sürecine girmiş isek...
1- açıklanan rakamlar (enflasyon) rakamlar doğru değildi.
2- aslında daha fazla zam yapmamız gerekiyor ama şirketlerin esnafın üreticinin finans dünyasının gırtlağına basarak fiyatları zorla baskılıyorduk.
öyle ya...
batan, iflas eden, konkordato ilan eden, zarar eden, açık veren kamu ve özel şirketleri düşünürsek...
ne harcayacağını, ne kazancını, ne giderini hesap edemeyen ve bütçe yapamayan, yaptığı bütçeyi 4-5 ay sonra revize etmek zorunda kalıp (pardon ya biz yanlış hesap etmişiz demek) ek bütçe yapan hükümet, ek ödenek isteyen kamu kurumları olan ülkede dezenflasyon tartışması yapmak; asgari ücret alan birinin Monaco veya nice'de istakoz yemek için hayal kurması gibidir.
unutmadan nice veya monaco, orada olan fiyatlar gayet normal. mesleği olan normal çalışan kalifiye bir elemanın ailesiyle ayda bir giderek yemek yiyip eğleneceği fiyatlar.
1- bilgisiz olmak lazım.
2- veya aptallıktan saçmalamak lazım.
3- ya da yalan konuşmak lazım.
bunu neden dedim?
normal zeka seviyesine ve pazarda limon satacak kadar ekonomi, işletme bilgisi, küçük bir bakkal dükkanı işletecek kadar plan-program yapacak tecrübe sahibi olanın anlayacağı basitlikte anlatalım.
ilk önce dezenflasyon yaşanması için iki şey gerekli.
1- hiperenflasyon yaşamanız lazım.
yıllık %200 oranında enflasyon yaşayıp (en az 3-5 yıl) insanların alım gücünü tüketmesi lazım.
bunun yanı sıra da ülke olarak artık üretememeye çare olarak ithalat yapamaması lazım.
bunun için mal ve hizmetlerin fiyatı enflasyona rağmen, hükümetin enflasyona karşı mücadelesinden bağımsız olarak (örn: özellikle gıda sektöründe raf ömrünü tamamlayan ürünlerin ek maliyeti açısından) fiyatların artmaması, çalışanların ücret artışlarının enflasyonun gerisinde kalması gerekir.
aslında bu süreç yine dezenflasyon değil de ülke olarak iflas süreci olarak tanımlanır.
2- yurt içi ve dışı harcamalarınızın düşmesi yanı sıra bütçe fazlalığı verilmesi lazım.
üretim artar, tüketim düşer. ihracat artar, ithalat düşer. likidite bollaşır, piyasada emisyon hacmi (vatandaşın cebinde cüzdanında yastık altında olan) düşer ve insanlar parayı tüketimde harcamak yerine banka-finans dünyasında faiz-getiride tutar.
vatandaşın işletmelerin kredi faizleri, mevduat faizleri düşer. bankaların neredeyse sendikasyon kredisine ihtiyacı kalmaz.
örn: boj (japonya merkez bankası) 2000 ve 2017 arasında arasında faiz oranı %0.7 ve (binde yedi) enflayon yine %0.7 (binde yedi) oranındaydı.
japonya bu dezenflasyondan çıkışı 17 yıl sürdü. neden japonya bu neredeyse sıfır faiz ve sıfır enflasyondan kurtulmak için çabaladı ve 17 yıl sürdü?
Japonya'nın en büyük işçi örgütü Japon Ticaret Birliği Konfederasyonu (Rengo) işverenlerle bu 2024 ücret artışı müzakerelerinin ortalama %5,28 ile sonuçlandığını açıkladı.
Bu oran 33 yılın en yüksek seviyesi oldu.
düşünün...
işçi ücreti artışı - ücretlilerin aylığına yapılan zam yüzde 5 olmuş bu oran son 33 yıl içinde en yüksek artış oranı olmuş da adamlar enflasyon arttı diye seviniyor.
haklılar, şirketler için (özellikle yüksek teknoloji ar-ge açısından) en büyük felaketleri zararları dezenflasyon süreci yaşatır.
konu uzamasın, sonra değinirim...
biz henüz bu süreçleri yaşamıyoruz ve yaşamadık.
bunun için bazılarının bu ülkede dezenflasyon tartışması ya bilgisizlik ya saçmalık ya da aptallık yansımasıdır.
bugün aldığın herhangi bir ihtiyacını yarın aynı fiyata alabileceğinin garantisi yok. zam gelmeyen herhangi bir ürün ya da hizmet yok. gelen zamların üstüne yıl sonuna kadar bir daha zam gelmeyeceğinin de garantisi yok.
hırsızlık birinin evini soymakla, arabasını ya da parasını çalmaktan mı ibaret? bu ülkede hırsızlığın geniş tanımını tüik yazıyor zaten.
her gün her şeye zam zam zam ama haziran enflasyonu (yersen) %1,64 imiş. yıl başından beri ise %25 seviyelerinde. yalan yanlış rakamlarla bu milletin cebindeki parasını çalanlar, emek hırsızlığına ortak olanlar.. sizden de çıkacak, allah büyük yanınıza kalmayacak.
he ne diyorduk? dezenflasyon süreci başlamıştı değil mi?