adam pislik cıktı rıza baba derdik, aylin hemen yerini bulurdu ve ekip 2 dakika içinde olay mahalline ulasırdı ve rıza baba Dexter'a -gerçi Türk olsa müslüman olması gerek adı o zaman ne olur kestiremedim- "ver o testereyi bana evlat" derdi. sonra oradan narkotikçi suna amir gelirdi, "sadece kötüler mi katil olur rıza baba? diye sorardı. ve aile dramı orada başlardı...
diziyi türkler çevirse her bölümde bir öpüşme sahnesi olurdu,
mutlaka mutsuz, salya sümük bir bağyan olurdu,
dexter mutlaka aşk acısı çekerdi,
debrayı kerttiren herkesi doğrardı,
buz kamyonlu katilin kardeşi olduğunu anlaması için 300 bölüm geçerdi,
tam bıçağı saplayacakken mutlaka bölüm biter, haftaya kalırdı.
canını yediğim türk senaristleri,
azalarak tükenmeyin, birdenbire kaybolun.
* diş ipi kullanmazdı. günde bi kere diş fırçalamak neyine yetmiyodu lan? millet onu bile yapmıyor.
* tıraş olurken yüzünü kestiği zaman "uffff mınısskiimacıdılann" diye feryat ederdi.
* sabah kahvaltısında kırdığı yumurtanın yanına üç beş dilim de sucuk doğrardı. (bkz: cem garipoğlu)
* ve tabi kahve yerine çay tercih ederdi. illa ki demleme çay.
* evden çıkarken kapıyı kitlemezdi. evde çalınıcak bişey yok ki anasını satiim. giren hırsız acır da para bırakır gider.
* miami metro polis merkezi nden içeri adım attığı anda "hey dex! kanlı cinayet var seni bekliyoruz" dendiği vakit de: "bi bitmediniz amk" derdi.
kan sıçrama analizi gibi bir şeyde uzmanlaşmak için, yurt dışında eğitimler almak zorunda kalır, muhtemelen bu gerçekleşmezdi. adli tıp'ta dna analizinde çalışsa, 8-5 memuru olur, patolojiden gelen dokuları analizler, arada kan alır, sperm analizi falan yapar, otopsilere ara ara katılıp, otopsi yapılırken sigara içer, geyik çevirirdi. olay yeri incelemede, kriminalde olsaydı da, poşet kıyafetler giyip, o olay senin bu olay benim koşmak zorunda kalırdı.
insanları kendisi cezalandırmak güdüsüyle yaşasaydı, zaten bu işlere girmez, mafyöz adamlarla takılır, kadir inanır filmleri izlerdi. sedat peker'in yeğeni olduğunu söyleyip, siyah takımla dolaşır, gözünün kestiği adamları döver, kesmediğine yavşardı.
bir de, "bu tiple ne karı kaldırıyorsun oğlum", laflarına yavşak yavşak sırıtıp, "yok be babaaaa", derdi.