* diş ipi kullanmazdı. günde bi kere diş fırçalamak neyine yetmiyodu lan? millet onu bile yapmıyor.
* tıraş olurken yüzünü kestiği zaman "uffff mınısskiimacıdılann" diye feryat ederdi.
* sabah kahvaltısında kırdığı yumurtanın yanına üç beş dilim de sucuk doğrardı. (bkz: cem garipoğlu)
* ve tabi kahve yerine çay tercih ederdi. illa ki demleme çay.
* evden çıkarken kapıyı kitlemezdi. evde çalınıcak bişey yok ki anasını satiim. giren hırsız acır da para bırakır gider.
* miami metro polis merkezi nden içeri adım attığı anda "hey dex! kanlı cinayet var seni bekliyoruz" dendiği vakit de: "bi bitmediniz amk" derdi.
mütemadiyen, destere nerde amına koyayim ya ben bu evde koyduğum şeyi yerinde bulamayacak mıyım lan karı... bağırışlarıyla evin altını üstüne getirirdi.
diziyi türkler çevirse her bölümde bir öpüşme sahnesi olurdu,
mutlaka mutsuz, salya sümük bir bağyan olurdu,
dexter mutlaka aşk acısı çekerdi,
debrayı kerttiren herkesi doğrardı,
buz kamyonlu katilin kardeşi olduğunu anlaması için 300 bölüm geçerdi,
tam bıçağı saplayacakken mutlaka bölüm biter, haftaya kalırdı.
canını yediğim türk senaristleri,
azalarak tükenmeyin, birdenbire kaybolun.
o parıl parıl aletlerin yerine bir adet satır, 2 adet ustura, 4 yedek jilet, 1 adet kasatura, ve bir adet ufak boy keser olurdu. aletleri gazete kağıdıyla dezenfekte eder, sırt çantasında taşırdı.