bencil, gerici, sermaye ve para bağımlısı bünyeler ve bir de maalesef küçük hesaplarla çamur atma telaşına düşmüş bazı sol gruplar dışında izleyen hemen herkesi heyecanlandıran, devamı istenen film olmuştur.
an itibariyle oyuncu kadrosundan metin coşkun, levent ülgen ve orhan aydın'ın oluşturduğu bir ekip, trt türk'te "bu ülke" programında konuk ediliyor.
program nazım hikmet kültür merkezi'nde gerçekleşiyor.
sosyalizmin o kadar da uzak olmadığını o kadar da imkansız olmadığını gösteren çalışmadır. teoride güzel ama pratikte komün hayatı imkansızdır, ütopyadır diyen zihniyete izletilmedir. insan hiç görmediği bir dünyanın özlemini nasıl duyar işte böyle.
devrim bir filmde nasıl anlatılamaz onun kanıtıdır bu film. evet saygı değer oyuncular bu projeye ortak olmuş ve alın teri dökmüşlerdir ancak film sosyalist, kominist partilerin broşürlerinde anlatılanlardan ileri gitmemiştir. yani eline kamerayı alan bir liselinin bile çekebileceği çok basit ve yetersiz filmdir.
art niyet arayacak olursak filmin isminde " devrim " kelimesinin bile kullanılması eleştirilen " emperyelist " düşüncenin eseridir.
yorumlara baktıkça küfredip duruyorum. ''Güzel ama imkansız, mümkün değil, keşke olsa ama olmaz v.s v.s'' Yahu ölmüşsüzünüz arkadaş siz. Sizde umut kalmamış. Sizin elinizde ki en değerli ve zaten istedikleri şeyi almışlar. ''Umut'', arkadaş 600 senelik osmanlı bir fiskede darmaduman oldu. 80 yıllık çatırdamış, çürümüş bu iğrenç sermaye devleti de elbet bir gün bir fiskeyle yıkılacak. Ve hala yaşıyor olursanız utanacaksınız kendinizden. Kendinize gelin ve gününüzü umutla doldurun bir an bile çıkmasın kafanızdan.
senaryo, oyunculuk, kurgu kalitesi, iyi filmdi, kötü filmdi vs. gibi kriterlerden tamamen bağımsız olarak, insanlara vermeye çalıştığı fikir ya da mesajla değerlendirilmesi gereken bir filmdir bu.
"devrim korkulacak birşey, bir felaket, imkansız bir hayal, bir ütopya değildir. olabilir" demeye çalışan bir filmdir bu ve zaten misyonu da insanlara bu fikri aşılamaktan ibarettir. ayrıca da böyle bir dönemde çıkıp böyle bir film yapanları da cesaretlerinden ötürü kutluyorum.
hepimizin filmidir. çıkınca suratınızda yaklaşık 3 saat süren aptal bir gülümseme bırakır. mutluluk aşılar, umudu alır en yukarıya taşır. kenan'ı görünce "yoldaş eline sağlık, elimize sağlık" deyip sarılma isteği uyandırır. bunu yapınca kenan'ın gözleri ışıldar.
devrimden sonra... izlemediyseniz hala, çok şey değil güzel şeyler kaçırmışsınızdır.
nasıl oldu anlamadım ama şehrimdeki sinemaya bugün gelmiştir daha. insana umut veren, mutlu eden bir film özellikle bir an hangi kafayla belli değil içine girdiğiniz o an huzur bulursunuz tabi sonra her hayalde olduğu gibi gerçekliğe kötü bir iniş vardır.
o kadar oyuncuyu toplayıp cast ı zenginleştirdikten sonra nasıl olur da böyle basit bir film çıkardılar ortaya merak ettim.
başta cast ı gördüm dedim türk sinemasının en bilinen en değerli oyuncuları burda.
ama sonradan sıkmaya başladı.
devrim geldikten sonra evinde usul usul oturan yalnız ninemizin saç tarama akabinde kahvaltı sahnesi 15 dk falan sürmüştür. film zaten 1 saat 35 dk.
bu ve bunun gibi düz sahneler vardı.
olsun olmasın demiyorum da sonunu da bağlayamamışlar.
devrim gelmiş, işte sosyal sağlık politikası falan uygulanıyor. bizim devrimci amcamız dişçiye gidiyor.
doktoru ile tartışınca doktorumu değiştiririm hakkım var haklarımı okudum diyor.
aklıma tansaş'ta bir kasada 3dk dan fazla bekleme yapmazsınız reklamı geldi.
işte sıra olduğu için diğer kasa 3 dk içinde açılmayıp mağdur oluyorsan 20 tl hediye imiş.
sevdiği peşinde koşan adama ne oldu?
kirasını vermeyen adama ne oldu?
bunları görebilmek mümkün değil. madem konu var uzat o zaman filmi.
filmi uzatmak için ninemiz saçını tarar kahvaltısını yapar ancak.
liseli gençlere izletilebilir. olayı yüzeysel ve de propagandacı bir şekilde anlatıyor sonuçta.