yıllardır 1 mayıs dayağı yiyip uslanmayan gençleri görünce akla gelen temel sorun.
dayak cennetten çıkma der eskiler.
eskiler boşa konuşmaz. vardır bir bildikleri.
biz küçükken dayak yedik mi bi hatamız var diye düşünür kendimize çeki düzen verirdik.
dayak caydırıcı bir cezaydı bizim için.
ama devrimci kişiler dayak konusunda daha da dayanıklı.
onca jop, biber gazı, plastik mermi devrimci bedelere hasar veremiyor.
dayaktan ders alma yetileri pek gelişmemiş.
kimi devrimciler 1 mayısı sırf dayakyemek için bekliyorlar.
ama nedense bu dayak kimseyi etkilemiyor.
afedersiniz bir eşşeğe vurduğunuz zaman asi hareketleri bırakıp kıvama geliyor.
ama bu varlıklara dayak, diyalog karetmiyor.
t.c yeni bir formül bulmalı.
yoksa daha ciddi sorunlara yol açabilir.
tecrübeli edit:
-gençliğinde devrim ateşiyle yanan breyler 45-50 yaşlarına geldiklerinde bu dünyanın boş olduğunu anlayıp idealistlik hastalığından kurtuluyorlar.
daha objektif yorumlar yapabiliyorlar.
bilimsel edit:
-45-50 yaşlarında dayak yiyen devrimciler ise asi hareketlerini derhal terkedebiliyorlar.
(bkz: hasta la victoria siempre)
kendi düsüncelerini dayak yiyecegim diye satmayan insanlardir.
bir seye ulasmak icin aci cekmekte vardir.
eger bu dünyayi genclik degistirmicekse baska kim degistirecek?
45-50 yasindaki bir insan artik yerini genclere birakmis dayaktan nasil korunabileceklerini anlatiyor ve idealizimini öyle devam etiriyor olabilir.
sağcıların ve liberal takımında hakaretlerden hiç etkilenmediğini ve sürekli rezillik resitali düzmelerine rağmen halkın karşısında mükemmel şekilde yalan söylemeleri kadar adice olmasada devrim aşkının ve mutlu yarınların umudu devrimcileri yıkılmaz direk haline getirdiği yadsınamaz gerçektir.
manen yediği dayakların haddi hesabı olmayan insanların devrimci olmasından mütevellit madden yenilen dayaktan etkilenmemeleridir. bizler için yorum polisler için sorundur.*
normal bir insan için çok onur kırıcı bir eylem olan dayak yemek bazı bünyelerde çok yemeye bağlı olarak alışkanlığa neden olabilir. böyle bünyeler ne kadar dayak yerkerse yerinler yarabbi şükür derler ve dayak yemek için neden aramaya devam ederler.
ülkesinin elden gidişini koyunlar misali izleyip iktidarın her türlü oyununu ve insanların cehaletinden yararlanarak kabul ettirdiği paketleri yeyip yutan, "bugün karnım doyuyor" yarın beni ilgilendirmiyor, ülkeyi ben mi kurtardım mantığına sahip sadece klavye başından yazabilen iktidarsızların anlamayacağı durumdur.
her yıl 1 mayıs'ta aynısı oluyormuş..
ulan göt mesela sen 2008 2 nisan'da güzel bir dayak ye, 2009 2 nisan'da evinden dışarı bile çıkabilir misin? hayır çıkamazsın.. klavye başına oturur saçmalarsın..
ancak her yıl 1 mayıs'ta devlet terörüne, oligarşisine rağmen meydanlara dökülen insanlar onurlu, gururlu, haysiyetli ve korkmayan insanlardır..
yani sen ve senin gibilerin kapasitesi yetmez onları anlamaya.
Devrimci ideolojileri öldürmek için devrimcileri öldürmek fikrinden yola çıkan kapitalist-faşistlerin fikirlerin dayaklarla,işkencelerle,katliamlarla,idamlarla yok edilemeyeceği gerçeğini beyinlerindeki az sayıda nörona sahip oldukları faşizmin paradigmalarından olsa gerek bilgi olarak kodlayamaması ve bu tarz başlıklar açarak dayakcının ne kadar sığ düşünceli ve andaval olduğunu kanıtlaması sorunsalıdır.Bir tür eziklik olsa gerek çocuklukta dayakla yetiştirilen bir neslin evlatları olarak faşizm babadan oğula ve kıza geçen bir tür hastalık şeklinde dayakla her türlü sorunun çözülebileceği histerisi ile hareket eden yeni-nesil faşist eblehler peydahlıyor.