Kapitalizmin yarattığı toplum; şiddet olgusuna yabancı değildir ve gerici bir şiddet gerçekliği ile yaşamını sürdürmektedir. Egemen devletin işçi sınıfına uyguladığı gerici şiddet dışında; işçi sınıfının erkek üyelerinin kadınlara uyguladığı gerici şiddet, birbirine uyguladığı gerici şiddet var olan bir gerçekliktir. Gerici şiddetin bir gerçeklik olarak kendini var ettiği ve idame ettirdiği bir toplumda; devrimci şiddetin türlü bahanelere sığınılarak sahne gerisine itilmesi, asıl sözünün söyletilmemesi gerici şiddetin varlığına yaramaktan başka bir anlam ifade etmez. Devrimci şiddet; gerici şiddetin hakim olduğu ve bu gerici şiddetin gerici bir ideolojiyle beslendiği bir toplumda doğru anlaşılamaması, ilkin olumlu karşılık bulmaması doğal bir süreçtir ancak sonsuz bir süreç değildir. Devrimci şiddeti politikleştirdiğiniz, değişim dönüşümün bir parçası haline getirdiğiniz sürece er ya da geç meyvelerini birer birer verecektir ve unutulmamalıdır ki devrimin kaderini son kertede belirleyecek olan şey bu aracın etkin kullanılması olacaktır.
Ülkemizde genellikle Halkın vergisiyle alınan veya yapılan kamu mallarına (otobüs-durak yakma, devirme vs.) ve yine halkın dükkanlarına saldırarak kendini gösteren şiddettir. Evet.
---alıntı---
sosyalistler için şiddetin kullanılma şekli, yöntemi ve amacı bellidir. bunun adı terör değildir. hakim sınıfın uyguladığı yasal ve yasal olmayan şiddete karşı sonuna kadar meşru olan şiddettir.
---alıntı---
şiddet, terör, sosyalist, amaç, hakim sınıf, meşru-yet gibi kavramların tam olarak bilinmemesi ve anlaşılamaması sonrasında, devrimcide olsa "şiddet"in normal görülmeye başlanması ile sonuçlanan sakıncalı bir konu.
En genel anlamda şiddet beş farklı grupta toplanmıştır. Yüzlerce farklı sınıflandırılması, isimlendirilmesi ve çeşidi mevcuttur. Her ne şekilde olursa olsun "şiddet" kavramı hiçbir ideoloji ile yan yana duramaz ve durmaması gerekir. insanı insanlıktan çıkaran ideoloji değildir, onu insan yapması gereken ideolojidir. diye düşündüğüm konudur.
