aklı sıra ülkemizin gidişatına isyan bayrağını ceken, üc beş tane slogan ezberleyerek kendisine 'devrimci, sosyalist, ileri görüşlü, humanist, savaş karşıtı, kutuplardaki penguenlere duyarlı' etiketlerini yapıştıran ve karılı kızlı ortamlarda kolay yoldan pirim yapan genc modeli.
devrimci olmak kolay bir yoldur. devrim uğruna hayatını heba etmiş bir kuba'lının hayat hikayesini ezberle, birazda kalın kitap oku, az birazda muhalif ol. tamam. devrimci oldun, birde grup yorum dinliyorsan ahmet kaya ve yılmaz güney ulaşılmaz ıdollerinse tamamsın.
ama;
dinine sahip cıkarak = yobaz.
örf ve adetlerine sahip cıkarak = gerici.
ülkene sahip cıkarak = faşist.
namus kavramına sahip cıkarak = geri kafalı.
işine sahip cıkarak = kapitalist.
ol bakalım. zor olursun. bu tür değerlere sahip cıkmak yürek ister.
her kesime ve düşünceye mualif olmak ve bir kac sloganın arkasına sığınarak insanlığı kurtarmak en kolay yoldur.
ve, kendini devrimci olarak gören kişiler kolay yolu secmişlerdir. hoş boş boş gezip sağa sola cömkürerek ne kadar devrimci olunuyorsa...
devrimciler dinine sahip çıkana yobaz demezler. din arkasına sığınarak dinle örtüşmeyen şeyler yapan bağnazlara yobaz derler.
örf ve adetlerine ,namusuna sahip çıkana gerici demezler. mürteci lere gerici derler.
ülkesine sahip çıkanlara da devrimci derler , faşist dediğin o sırada meşguldur. kafatasçılık oynuyordur!
işine sahip çıkmak , iş ahlakı sahibi olmaktır. kapitalizmle ilgisi yoktur. *hiçbir devrimci işine insan onurunu çiğnemeden sahip çıkana kapitalist deme saçmalığını göstermez.
evet katılıyorum , bu değerlere sahip çıkmak yürek ister!
not : devrimci den kastınız sağda solda , sosyalizme dair bildiği iki kelime ile konuşanlar , iki saz çalmakla devrimci olduğunu sananlar ise " kendini devrimci sanan gençlerin seçtiği kolay yollar " başlığa altına yazabilirsiniz.
1- Kemalist Devrim ve Kuvayi Milliye ruhundan rahatsızlık duyanların ortaya attığı " Aşırı Ulusalcılık "dır.
2- Çağdaş görünümlü ama dini terimleri kullanmaktan kaçınmayan , halkçı gözüken tüm imkanlarını ulusalcılara açan ama emperyalist abilerinden icazet alan kişilerdir .
3- 80 darbesi ile önce amerikancı siyasal islamı şimdi ise Büyük orta doğu projesiyle " ılımlı islam " terimini kullanan kitle ile bu kitleye zıt olarak osmanlıdan feyz alan Türk - islam Sentezi modeliyle ülkeye hem dini bir boyut kazandırmaya çalışan hem de diğer bir milliyetçi tanım içerisinde dini boyutu geriye iten ırk tanımına dayalı bir sözde sosyalist devrim anlayışını benimseyenlerdir .
4- " dinine sahip cıkarak = yobaz.
örf ve adetlerine sahip cıkarak = gerici.
ülkene sahip cıkarak = faşist.
namus kavramına sahip cıkarak = geri kafalı.
işine sahip cıkarak = kapitalist. " gibi saçma akıl yürütmeler yoluyla genelleştirilen şeriatçı - faşist aklın kelime oyunları emperyalizmin karşılaştığı tehlikeler karşısında ulusal ilkelere ve ilkeli uluslara saldırma biçimini yansıtır.
Devrim bir toplumun , üzerinde toplumsal uzlaşma sağlanmış siyasal bir dayanak noktası olan ilerici yeniliklere muntazam bir hızla rasyonel anlamda dönüştürülmesi sürecidir . " ilerici " olması elbette tartışılır . islam devrimi özlemi içinde yanıp tutuşanların Kemalist devrime arap ve amerikan emperyalizminin körüklediği din ve milliyetçilikle saldırması ne Kemalist devrimi ne de onu gerçekleştiren ve de savunan Türk gençlerini karalamaya yeter.
amerikanın apolitikleştirdiği gençlerimizin bu durumu çekememesi ve bok atması durumudur.kolay yoldan kasıt ölmek ve 17 yaşında idam edilmekse kolay yol komünist olmaktır.dünyadaki ve çevresindeki fakirliği unutan hiç çıkmadığı şehrini dünyanın her yeri sanan kişinin mal görüşüdür.sömürüye adaletsizliğe karşı çıkmak kötü müdür?bu aptal iddiaların hiçbir dayanağı yoktur.üç kuruş maaş alanlar,çocuğunu okutamayanlar ,orospu olanlar niye olmuştur?kendi tercihleri midir bu yoksa hayat şartlarımıdır dünyanın%2 sinin dünyanın%50 sine sahip olduğu dünyada komünist olmak en zor ve en vicdanlı yoldur.
şu değerlerle hiç alıp veremediğinin olmadığı yurdum gençleridir bunlar. dengeleri iyi bilirler. bilmeyenlere karşı çıkarlar.
dinine sahip cıkarak = yobaz.
dine sahip çıkmak ayağına gördüğü her dişi bünyeyi çarşaflara, bezlere sokacak, dahası kabul etmeyenleri aşağılayacak, saldırılarda bulunmaktan çekinmeyecek, atatürk ilke ve inkilaplarınai götü yemediği için kısık sesle de olsa karşı çıkmaktan kaçınmayacak, cumhuriyet'in kazanımlarını tartışmaya açmaktan sakınmayacak ...hatta ve hatta tutup danıştay'ı basacak...onun adı da dîne sahip çıkmak olacak..
yemişim ben sizin dîne sahip çıkma anlayışınızı...
ülkene sahip cıkarak = faşist.
adam, hrant dink öldürülünce tüm dünya ülkelerinden tebrik mesajları alınacağını, ülkenin düzlüğe çıkacağını, kişi başı gelirin 20.000 usd olacağını düşünecek. kurt gibi uluyup sokaklara düşecek, gördüğü ne kadar kürt, ermeni vs. kökenli "türk" vatandaşı varsa sataşacak ve onun adı da ülkeye sahip çıkmak olacak...
atatürk, size vatan sevgisini faşistlikle mi öğretti ??
örf ve adetlerine sahip cıkarak = gerici.
namus kavramına sahip cıkarak = geri kafalı.
örf ve Âdetlere sahip çıkıyorum diyerek töre kavramının yılmaz savunucusu olacak, kendi -öz- kızkardeşi tecavüze uğrayınca tutup pompalıyla öldürecek ve geriye kalan son cümlesi de "namus temizlendi" olacak..
sizin gibilerin temizlenmesi lâzım asıl...
işine sahip cıkarak = kapitalist.
ülkede ne kadar el emeği göz nuru işe yarayan kurum varsa yok pahasına yabancılara peşkeş çekilecek, daha dün 700 milyon dolara satılan araziyi daha önceden usülsüz bir şekilde 100 milyon dolara araplara satılmaya çalışılacak...
üstelik "sicak para giriyor ülkemize heyooo" diye anırıp telekom'ı 2 yıllık kÂrına %55'ini satacaksınız ve bunun adı da işinize sahip çıkmak olacak. bak sen.
kapitalizm ülkeyi satmak demek değildir. parayla onurunu satmak demek değildir.
yıllarca sol bu ülkede öcü diye gösterilmiştir. darbeler solu ezmek için yapılmıştır. şerefini a.b.d.'ye satan uşaklar yapmıştır ve desteklemişerdir de
geldiğimiz nokta mı ?
kuzey ırak'tan açıklama geldi dün;
- türkiye kerkük'e müdahale ederse biz de diyarbakır'a ederiz.
meclis başkanı şöyle demişti;
- laiklik yeniden tanımlanmalı
sonra rte;
- efendiler türban kararı sizin işiniz değil ulemaya sormak lazım
ve 17 mayıs danıştay katliamı
ekonomi dersek her şey imf'ye birakılmış. bir gazeteci imf çalışanına soruyor.
oturarak hiç bir şey yapmayan yurdum otlarından, ya da ne bileyim ota boka saldıran hassas gençlerimizden çok daha faydalı gençlerimizdir. Hiç değilse daha iyi daha güzel daha yaşanır bir ülke için çaba sarf etmektedirler.
kolay yol olarak devrimci olan yurdum gençlerini 18 yaşında olmamasına rağmen yaşını büyütüp astırabilen bir takım yurdum gençleri de vardır* tabi birde bu kolay yolu seçen yurdum gençlerini susturmak için(?!) uzun ceza almasın, kahramanlıklardan kahramanlıklara koşabilsin diye 18 yaşın altındayken katil ya da tetikçi bile yaparlar bu yurdum gençleri(!)
velhasıl-ı kelam,hepten ilginçtir bu yurdum gençleri..
sovyetler birliğinde yaşayan gençtir, yoksa türkiye' de pek de kolay olmadığını herkes bilir. türkiye de kolay olan türk e türk, müslüman a islam propagandası yapmaktır.
devrimci olmayı ol dedin oldum demek kadar kolay bir şey sanan kişinin sözüdür. iş beceremeyen, düşünemeyen kişilerin, devrim kelimesini öncelikle kendi hayatları için kullanması gerektiğini onlara söyleyen kişidir devrimci olan.
+ abi sen devrimciyim diye kolay yolu seçiyorsun. olmaz ki ama böyle!
- kolay yolu mu? dur bi dakika ben ne zaman devrimciyim dedim sana ya?
+ tabi abi, sanki bilmiyoruz altında kot, elinde kola, ayağında converse, sen zaten uçağında vip bölümünde seyahat edip, otobüs yerine özel aracınla okula gelmiyor musun? sonra da yok şunu dinliyorum, şu adamın filmlerini izliyorum, şu kitabı okuyorum diye böyle devrimci ayaklarına yatıp karı-kız ortamı yapıyorsun.
hem sen zaten dinine sahip çıkanlara zart, ülkesine sahip çıkanlara zurt... vs. vs. demiyor musun?
- abi sen bi iki dakka gidip devrim, devrimci kelimerinin anlamını öğren, sapla samanı bir ayır öyle gel önce, sonra konuş neye zart, neye zurt diyormuşum... hem dur bakiyim hele, sen geçen gün bana gelip domatesler arasında ayrımcılık yapıp yapmadığımı soran adam değil misin?
asla bir ev sahibi olmayacağını, çocuklarına istedikleri şeyleri alamayacağını bilerek bütün bir ömrünü ayda üç otuz paraya birilerine kiralamak, insan ruhunu yaralar, kişiyi kişiliksizleştirir, siler.
bu açıdan zor ve kötü olan değiştirmek adına, bilinçlenerek bir yolda ilerlemek kolay olmasa da manen daha huzur verici olsa gerek.
enteresan ötesi durumdur, oldukça zorlanarak tanımlamaya çalışmakla birlikte ancak bu gelir elden...
devrim ve kolay yol nasıl bağdaştırılır anlamak güç, kendini devrimci addeden insanlar için oldukça zor sanırım bunu anlayabilmek; ubermensch olamadık ki anasını satayım anlayalım...
şöyle düşünelim; bir otobüsümüz var, içinde 50 kişi var ve otobüs belli bir yöne doğru gidiyor.. sonra;
birileri çıkıyor ve "otobüsü artık durduralım" diyor, "bu kadar yeter" *
birileri çıkıyor ve "biraz yavaşlasak" diyor, *
birileri de çıkıyor ve "daha hızlı olmamız lazım" diyor şoförden aldığı destekle, *
birileri de sessizce oturuyor, kendi kaderini belirleyecek olanların kararını bekliyor...
ve ansızın biri çıkıyor "otobüs yanlış yöne gidiyor, tam tersi istikamete gitmeliyiz" diyor.
kaderlerine razı olanlar ne yapacağını bilemiyor ancak otobüsün istikameti konusunda fikirleri olanlar saldırıya hazırlanıyor...
tersi savunan otobüste de, mektepte de, fabrikada da, binbir biçimde oluşumda da hep yalnız durumda! ve böyle bir durumda "artık duralım" diyenlerden biri çıkıyor ve istikametin tersine çevirmeye çalışan tek kişiye "amma da kolay yolu seçtin, yapacak başka işin yok mu senin" diyor... bu hikaye burada bitiyor, fakat o tek kişi otobüsün yönünü değiştirmekten asla vazgeçmiyor, otobüsten atılmak pahasına bile olsa...
devrimcilik, düzeni değiştirmektir ve bu kolay yol değildir, olmayacaktır da.
çünkü devrimcilerin aklında "düzen" kelimesi, ahlaka sahip olmayan, rejim ve görüşler ne olursa olsun insani hayat koşulları karşısında ezilmiş durumuna düşen insanlar için yeni bir dünya yaratmaktır. bunun için, değil amerika'da yaşamak, dünyanın en saygın, en medeni, en gelişmiş ülkesi içerisinde de yaşasanız o ezilmiş olan bir kısım insanın haklarını savunmak ve bunun sorumlusunun insanların kendisi değil devlet olduğunu söylemek : işte kolay olan yanı budur.
geçmişte, devrimciler bahsedilen düzeni değiştirmek adına silahlı örgütler de kurmuşlardır. karşılarına vatansever gençler çıkınca da onları "faşist" diyerek kötülemişlerdir, zor durumda kalınca "ben bu ülkeyi kabul etmiyorum, benim vatanım rusya'dır" diyip onca savunduğu kelimeleri, vatan-millet-sakarya sevgilerini hiçe saymışlar, fakat orda bile umduklarını bulamamışlardır. ama artlarında bıraktıkları diğer devrimciler, onun vatan-millet-sakarya sözlerini kendilerine iyi yön olarak almış, yıkıcı-devrimci kişiliğini ise daha da ileri götürmüşlerdir.
bu, hiç de kolay yol olmamıştır. çünkü her dönem, karşılarında vatansever, milliyetçi kesimi bulmuşlardır. devletin askerinin, polisinin, kanunların yetersiz kaldığı yerlerde ülkeyi savunmak için devreye giren bu gençlerin önünü alamayacaklarını anlayınca onların düşüncelerinden de kendilerine pay çıkarmışlardır.
milliyetçiliği kelime oyunuyla ulusalcılığa çevirmişler ve "gerçek milliyetçiler biziz, onlar bizi engelliyor, devletin, milletin çıkarlarını gözetmek bahanesiyle bizi susturuyorlar, onlar nasyonalist, faşist" mesajı vermişlerdir. atatürkçülüğün içinde "türk" kelimesi geçtiğinden dolayı, atatürk'ün sözlerinin bazılarını, "bunları atatürk demedi" diyip sadece sosyalizmi, komünizmi besleyen yanlarını alıp yine başka bir kelime oyunuyla kemalizm'e çevirmişlerdir. bu sayede de atatürk'ün partisinin bugünkü chp olmasına katkıda bulunmuşlardır. ama bugün bir kısmı, kendi değiştirdikleri chp'yi de beğenmezler, tıpkı komünist rusya'nın stalin dönemine doğru evrim geçirmesini sindiremedikleri gibi.
ama bütün bunlar hiç kolay olmamıştır. 1950 sonrası demokrat partinin getirdiği yenilik ve atılımları da 68 isyanlarından etkilenip hiçe saymışlardır. ama o günlerden beri de hiç iktidara gelememişlerdir. 68-80 arası silahlı çatışmaya kadar varan isyanların sonucunun iktidar olacağını varsayarlar, ama milletin sadece bir kısmının kendi görüşlerinde olduklarını bir kenara bırakır, sadece o dönemde devrimciliğin yeni bir akım olmasından dolayı sürekli çıkardıkları dergi ve gazeteleri kanıt olarak gösterirler. kendi bölücülüklerinin kanıtları fotoğraflarla, videolarla gösterilince "fotoşop, montaj, vatan-millet-sakarya diyor baksana" diyerek reddetmişlerdir. oysa karşıt görüşün temelleri binlerce yıldır sürmektedir, onlara karşıt olan görüş onlarca imparatorluk kurmuş, sayısız kere dünyanın süper gücü haline gelmiştir. ama bunun adı onlara göre gericiliktir. çoğunluğu, hoşgörüyü yücelten bir dine sahip bir milletin değerlerini yüceltenleri laik olmamakla suçlayacaksın. üstelik rusya'nın orta asya baskısına, çin'in uygur baskısına karşı gelen bu zihniyeti amerika yanlısı olmakla suçlayacaksın. oysa onların hareketinin amerika'ya da rusya'ya da karşı olduğunu görmezden geleceksin. sonra 80 sonrası adına muhafazakar diyip oy toplamaya çalışan ama kendisi milliyetçilikten bihaber olan insanların iktidarlarına bakıp "ahanda bakın bu ülkeyi sağcılar satıyor asıl" demişlerdir. ama sadece sözde temsil ettiği görüşe bakıp insanları genelleştirme içindedirler. bu, hiç de kolay olan bir iş olmasa gerek.
hatta onlara göre milletin %60'ı aptaldır. halka rağmen halk kardeşliği davasına güderler ve bu halkların hepsine yani millete aptal demekten geri kalmazlar. son dönemde iyice saçmalayarak %90 diyenleri de görülmüştür. çünkü milletin %90'ı onlardan değildir, onun için aptaldır.
milletin gözünün içine baka baka aptal diyeceksin, göz göre göre bölücülük yapacaksın, komünizmin adını kemalizm yapacaksın - ki zaten bu millet aptal olduğundan nasıl olsa yer - , sözde çok sevdiğin ülkeni reddedeceksin, tüm gerçek vatanseverler içinde devlete karşı gelen, diplomatları öldüren örgütleri yok eden bir-iki kişiye küfredip "onlar sözde kahraman, aslında katil onlar, örgütçüleri öldürdüler, asıl dağlara çıkalım diyenler, devleti yok edelim diyenler, yeşil-sarı-kırmızı bayrak önünde şarkı, türkü söyleyenler kahramandır" diyeceksin, sonra bu kavramı tam anlamayıp işi gerçek milliyetçilikten saptıran birkaç sütü bozuğu gösterip "valla biz yapmadık, biz türk değiliz" diyeceksin...vs.
bütün bunları yapmak hiç de kolay değildir. yemez yani.
sonra oturacaksın, bulacaksın bir forum, sabahtan akşama ahkam kesecek, beğenmediğin görüşe tu kaka diyeceksin, gerici, yobaz, faşist, devlet terörü..vs. ithamlarda bulunacaksın, eksi oy ve ayar vere vere selebriti olmaya çalışacaksın, caksın, ceksın, ciksın...maykıl ceksın.
hah, maykıl ceksın. o da aslını beğenmemiştir mesela. aslen zencidir. önce zencileri ayaklandıran şarkılar yapmıştır, "they don't really care about us" diyerek zencilerin birliğini istemiştir, sonra amerika'daki zenci ırkçılığına dayanamayıp aslını reddetmiştir. sonradan ameliyatlarla beyaza dönmüştür.
özgür adam vesselam, kim karışır. aslını reddetmek, ahlaksızlık yapmak özgürlüktür ve özgürlük kelimesi prim yapmaktadır. devrim, özgürlüğü getirecektir. tek yol devrimdir. böylece ahlak, din, millet gibi değerlerin sorumluluğundan kurtulup özgür olacaktır birey, ne güzel.
ama bütün bunlar hiç kolay değildir. olmayacaktır da. türk milleti, her zaman vatanına , milletine sahip çıkan, iç ve dış her türlü tehdidi reddeden sadık evlatlara sahiptir ve olacaktır.
not : içimi döktüm gece gece. devrimcilerin yanında sözde "demokratik, tam bağımsız türkiye" diyerek bölücülüğe çanak tutanlara da ayar vermiş olabilirim. neyse, tüm yollar moskova'ya çıkar. az sonra bu yazıya ayarlar başlar. tın.
başlık sahibi yazarın değinmek istediği devrimci tiplemesi, tanımdan anlaşıldığı kadarıyla tiky devrimci modelidir.
genç devrimci arkadaşlar rahat olsunlardır.
devrimci'liğin kolay yol olmadığı saptaması, devrimci olmayanlarında iyi bildiği bir gerçektir.
bu ülkede gerçekten zulüm gören bir toplum varsa oda;
sadece ve sadece devrimci olduğunu haykırıcak kadar yüreği olanlardır.
Keşke işleri sadece olana sövmekten ibaret olmasa ve onlarda bu ülke için elini taşın altına koymaya kalksa , artık yaftalamalardan kurtulsalar , ve artık islamı rahat bıraksalar birbirimizi sevsek , bütün dünya buna inansa , birlik olsa , hayat bayram olsa. Sokaktaki hacı amcayı potansiyel tehdit görüp dışlarsanız derdinizi kime anlatacaksınız ?
edit : eksileyen devrimci zoruna mı gitti yiğidim ?
şimdi bu devrimcilik artık bir rant kapısı olmuştur küreselleşen dünyada sağcı-solcu olmadığı gibi sınırlar artık daha fludur geçişler, yavşaklıklar daha stabil görülmektedir, bunlar arasında devrimcilik endemik bir rahatsızlıktır, ölüm orucundan çıkmış gibi bembeyaz bir teni olan bıyıklı zayıf abiler (şişman olanları makbul değildir diyalektik diye sikindirik bir şey var çünkü) ve bunların sigara sesli nefesleriyle anlattıkları 80 li yılların 100 temel eserlerinden entrylerden oluşan konuşmalarından etkilenen arayış içindeki üniversite öğrencisi eskiden okuduğu bir kaç slogana kaçan kitabında etkisiyle "dewrimcilik" adı verilen bu rahatsızlığa tutulur üniversite adı verilen bu endemik n-emli ortamda, lakin hastalığın ilk belirtileri lise yıllarında ortaya çıktığı gözlenmektedir hastalığın taşıyıcısı bu bıyıklı winston sigara sesli abilerdirki bunlar her daim gözü nemli taşıyıcıdırlar ki hiç bir zaman hastalığın reel sonuçlarına maruz kalmazlar (bkz: aids taşıyıcısı), ilkel idealleştirme adı verilen bir de zırhları vardır (karın ağrısı) bu tiplerin, suya sabuna dokunmayan kendi klanlarının derebeyleridir ki sonra anlaşılacaktır ki hepsi ayrı bir servisin elemanıdır (bkz: kolla götü ortam kötü). Dewrimci üniversitede katarsis yaşadıktan sonra fantezilerini gerçekleştirdikten sonra gerçek hayata atıldığında bir zamanlar tuzu kuru iken herkesi para manyağı kapitalist diye eleştirirken gerçek hayatta para ile olan daha ilk imtihanında jaws kadar vahşi bir kapitalist kültürüde bünyesinde barındırdığını; ortaya çıkmasının sadece tek bir neden gerektirdiğini de ortaya koyacak olan zayıf irade timsali kişidir ve bu noktada dialektik artık miadı dolmuş bir saçmalıktır bu kişi için, artık o hesap kitap adamıdır. Ayrıca bu tipler dadidas marka ayakkabıyı klon bir eylemle, görünüşte eylem olsun diye özünde ise ayakkabı defolu çıktığı ve garantisi dolduğu için alınan mağazanında geri almaması sonucunda üretimin yapıldığı ülkenin emekçi sınıfına iadesi için eylem görünümlü satış yapabilmektedir. Türkiyede kesinlikle işçi sınıfından destek alamayan kesimdir ki şöyle zuhur eder(olayda dewrimci tekel işçisine destek olmaya gelmiştir eyleme):
tekel işçisi:-ben basın açıklamamı yaptım gidiyorum siz direneceksiniz buyurun müdahaleyi siz yiyin (ne haliniz varsa görün şeklinde haberlere yansımıştır)
dewrimci: ıgh?