ağaç yaşken eğilir hadi namaza gençler bırakın devrimi, devirmeyi.
nice nesiller battı devirmek isterken devrilicek olan daha bir heybetlendi.
hadi siz daha namaz surelerini ögreniceksiniz, hadi canlar bide boy boylar daltonlar gibi mubarek.
hepimizin geçtiği dönemdir kimimiz komunist, kimimiz ülkücü.. umarım hep devam eder liselilerin şimdiki alışkanlıklarından çok daha iyi olduğu su götürmez bir gerçektir.
çakma komünistdir komünistim diye ortada gezer ama altlarında amerikan malı convers ayakkabı vardır coca cola içerler burger kıng mc donalds dan çıkmazlar ve üstlerinde 5ytl satılan che tişörtü kolyesi vardır. (bkz: kendi ile çelişen komünistler)
(bkz: 17 yasında hayatı çözen tanimadiginiz insanlar)
olabilir hatta o balon denilenler bir gün göğe yükselip tepenizde bile patlayabilir, asit yağmurları gibi başınıza çöktüklerinde şaşırırsınız nasıl da yükseldiklerine, hayatı çözüp de onun üstüne çıktıklarına...
e bide gerçekten 'balonlar' vardır tabii, onlar gökte, yükseldikleri yerde patladıklarında çıkardıkları sesi duymassınız bile, acınasıdırlar.
devrimin anlamını bilmeden babalarından duyduğu kulaktan dolma bilgilerle yola çıkan, ergenlik dönemlerinde asiliğin ön plana çıkmasıyla var olan düzeni kabullenemeyip, sivil başlarına yeni bir düzen kuracaklarına inanan yeni yeni bitmelerdir. güzel yurdumda bir kaç kitap okuyup konferans verip, devrim hayallerini gerçekleştirme düşüncesine sahip o kadar fazla insan varki ee tohumları da liselere kadar sıçrıyor. bu yüzyılda diyelim ki hadi devrim yapmanıza izin verildi nasıl yapılır nasıl düzen değiştirilir öyle konuşmayla iki üç yürüyüşle alternatif takılıp ele güne bok atmakla düzenin değiştirilebileceğini mi? sanıyorsunuz. ama ne yalan söyleyim şeriatçı liselilerden çok daha kafasınız ciddiye alınmayıp gırgır muhabbet yapıldığı taktirde gayet de iyi vakit geçiyor. bırakın devrimci liseli olmayı '' reformcu çağdaş gençlik'' olun.
dün öğle saatlerinde öss karşıtı eylem yapmış örgütlenme. eğitim sisteminin çarpıklığından, öss nin saçmalığından dem vurmuşlar. herşeyi geçtim, geç kalınmış eylemler yapıyorlar. öss ye bir hafta kala ne eylemi yapacaksın, sesini kim duyacak? meydana çıkıp, 'bütün yıl işçi hakkı olsun, halkların kardeşliği olsun aylak aylak gezdim, ortamlarda kız düşürmek için binbir şebeklik yaptım, şimdi ot gibi kaldım, sınav bana girecek' demekten ne farkı vardır bu yapılanın anlamıyorum. bildirileri de komünizm e gerçekten bağlı birkaç kurumdan apartma şeyler. liseleri içeren bir oluşumun işinin olmayacağı türden şeylere kafa yoruyorlar. ağaç yaşken eğilir falan demeyin, yemezler. büyüsünler, gelsinler birlikte bağıralım meydanda. büyük çoğunluğunu kız peşindeki ergenlerin oluşturduğunu biz de biliyoruz, onlar da.
özel okulda okuyanları özel ilgi görmesi gereken, hayal dünyası geniş ve muhtemelen önceki nesiller gibi gelecekte ya zindan demirbaşı ya da kapitalist düzene reklamcı olacak taze ergenlerdir.
kitap okudukları için, siyasete kafa yordukları için; bu işlerle hiç uğraşmayanlardan, boş gezenin boş kalfası olanlardan daha çok hakarete uğrarlar. tabi ki genç oldukları için daha hevesli, daha heyecanlı olacaklar. ancak onlara yol göstermek yerine olumsuz eleştiriler yaparak ve hakaret ederek ne kadar faydalı oluruz ülkeye, işte orası bilinmez..
evet kesinlikle hepsi kitap okur siyasete kafa yorar. fakat tek kafa yordukları şey devirmektir. her ne kadar çoğu bunu düşünmese de düşünmüş gibi yaparlar. rüyasında kendisini örümcek adam olarak gören çocuk gibidirler. olmadıklarını bildikleri şey olduklarına kendilerini bile inandırırlar. ülkücülere sorsan onlar da siyasete kafa yorar ve boş gezen adam değillerdir.
devrimci olmak pazartesi okula giderken yeni alınan koyu yeşil converse marka ayakkabıyı silmek midir, okul tuvaletinde winston içip devrim muhabbeti yapmak mıdır, ipoddan çav bella dinlemek midir? ama istenilen devrim adam gibi özgürce yaşamaktır, tüketim delisi olmadan, simgesel devrime takılmadan bunları yapabilmektir. g.te sokulan vergilerle oğluna yat alan başbakanı gördükçe kahrolmaktır devrim istemek ya da kardeşçe yaşamaktır devrim ama bölmeden, sosyalizmi bölücükle karıştırmadan.
Marksizmle tanışmaları 68 kuşağının önderlerinden ve devrimci eylemlerinden oluşan kitaplarla başlayan ileriki yaşantılarında eğer burjuvazinin ayartmasına gelinip yan çizilmediği taktirde bilimsel sosyalizm ile tanışılarak aktif bir şekilde emekten ve işçi sınıfının yanında eylemlere katılımla devam edecek olan proleter olma yolunda hızla ilerleyen devrimci öğrencilerdir. milliyetçi ve liberal düşüncede olan bazı eğitim gönüllüleri elbette çıkıp bu öğrenciler aktif üretim sürecinde her hangi bir rol almıyor ki emek-sermaye çelişkisinde kendilerine ait bir sınıfları olsun diyeceklerdir . Doğrudur belki doğrudan maddi üretimin içinde yer almıyorlar ancak burjuvazinin hammaddesi olarak " öğretmenler gelecek nesil sizlerin eseri olacaktır " sözünden paylarını alarak üretim sürecinde henüz ortaya çıkmamış bir emek potansiyeli taşımaktadırlar ve ileride üniversite ve iş hayatında emeklerinin sömürüleceği bir yaşamda haklarını korumaları için en azından apolitikleştirilmeye çalışılan genel genç nüfusun ötesinde devrimci bir nitelik taşımaktadırlar. Teorik açıdan eksiklikleri pratik açıdan maruz kalacakları ve hatta şu anda karşı karşı oldukları yök ve üniverisite sınavlarının kapitalizm için nitelikli eleman seçme işlevinde sömürülen bir nüfus olarak sermaye sınıfının burjuvazi devleti karşısında en kısa zamanda örgütlenmleri devrimci mücadele açısından bir teorik ve eylemlere olan katılımlarıyla da aktif bir devrimci birikimdir.
islamcıların bu gençler hakkında söylediklerine kaale almaya bile gerek yoktur. Zira daha ilkokula başlamamış çocukları kuran kurslarında , yatılı okullarda fethullahçı cemaatlerin içerisinde ideolojileri ile nasıl zehirlediklerini dünya alem bilmektedir.
bozuk düzeni lise sıralarında farkedebilmek pek de güç bir şey değildir aslında. sadece görebilmek lazımdır bunu.
ancak bunu kurtlar vadisini yahut hatırla sevgiliyi izleyerek görmek ne mümkündür ne de doğrudur. çünkü medya da sermayenin yani egemen ideolojinin elindedir ve sermaye de kendi borusunu öttürür. kendi kahramanlarını, olmasını istediği kahramanları, yaratır veya varolan kahramanları sansürle ve asimileyle bombardıman ederek kendi fikirlerinin önüne set koymayacak tarzda kahraman yaratır ve gençlere sunar.
konuya dönmek isterim; bu gençlerin eleştirisini yapmak apolitik hatta depolitik insanlara pek de düşmemeli diye düşünüyorum. çünkü bu gençler içinde yaşadığı toplumun evrensel demokratik haklarını tehdit eden herhangi bir olay karşısında sokağa dökülüp tepkisini verebilmekte. apolitik kesim ne yapmaktadır bütün bu haksızlıklara boyun eğmektedirler. asıl eleştirilmesi gereken apolitik ve depolitik gençlerdir. bilinmelidirki içinde yaşadığımız dünyanın durumu bizi politik olmaya sürüklemektedir yoksa siyaseti bizi yönetenlere bırakırsak kanımızın son damlasına kadar sömürüleceğizdir. ve tarih sahnesinde bu hep böyle olmuştur. isyan varsa özgürlük vardır. işte bu liseli gençler içlerinde isyan ateşini erken yaşta yakmışlardır.
onları savunmak bize pek düşmez sanırım çünkü onlar kendilerini ve fikirlerini savunabilecek bilinçtedirler.
ismi uzerinde liselidirler. cocuklara mahsus olan bir fikir hastaligina yakalanmislardir. sayet universiteyi kazanirlar ise kari kiz ortami yapmak icin bir muddet daha surdururler bu devrimcilik oyununu. daha sonra is hayatina atilip ellerine 3-5 kurus para gectimi, altlarina da birer araba cektilermi ne devrimcilik kalir ne baska bir sey. en kral burjuva onlar olur cikar.
