fazla kaba, genellemeci ama bir o kadar da özlü bir söz. şimdi bir takım aklı evveller sola karşı kinlerini burada kusabilirler. orası ayrı konu, onlarla bir polemiğe girmek zaten anlamsız. tabi bunu kendileri arzu etmezlerse ama diğer yandan hiç kimse bu ülkenin sosyalistlerine şu lafı edemez: "sizler mücadele etmiyorsunuz?"
eğer savaşma sözünü, mücadele ile ele alırsak bugün en kaba sosyalistinden, en bilgicine, en korkağından, en cesuruna kadar bu ülke toprağından mücadelenin en sertini vermektedir. mahir çayan'ın görüşleri bellidir, oligarşiyi silahlı bir devrimle yıkmayı planlar. işin silahlı boyutuna girmeyeceğim ama uzun süreli bir halk savaşı vermeyi türkiye'de kimse düşünmesin. bu işin zorluğundan değil, türkiye nesnelliğine uymadığından olmaz. ama mücadele etmeyene, devrim adına bir şey yapmayana da sosyalist denmez. olsa olsa ondan türkü barcı olur.
şimdi açın gözlerinizi, çevrenize bakın. bu düzenin tüm haksızlıklarına karşı sosyalistler mücadele etmeyi sürdürmektedir. eğer tuzla tersanesiyse, tuzla tersanesi. işte 15 haziran'daki miting*, işte 16 haziran'daki grev... mücadele o mitingle de bitirmeyecek sosyalistler. devam edecekler. karanlıklar aydınlığa çıkana kadar. ama bugün "düzenin adamı oldunuz sizler." demek ya sosyalistleri bilmemektir ya da aymazlığın, ezbere konuşmanın dik alasını yapmaktır. öyle kolay değil bu işler. boşa laf sallamakla olmaz.
bu tür sözleri söyleyenlerin veya bu düşüncelere katılanların gözlerini korkutmak için ''devlete karşı suç işliyorsunuz'', ''bu yaptığınız kanunlara aykırı'' gibi sözler çok sarfedilir. lakin karşı cenahın anlayamadığı -ya da anlamak istemediği- birşey var ki, bir sosyalistburjuva demokrasisi ve onun koyduğu kurallara yani tümden sisteme karşıdır zaten, sistemin halkı değil kendini korumaya çalıştığı da ayan beyan ortadadır. uyuşturmaya yönelik telkinler, -sözde- barış güvercinliğine soyunmalar, havuç-sopa ilişkileri, 309, 409 filan boş işler bu nedenle .
Sosyalizm için sadece silalı mücadeleyi gerekli kılan bir söylem değildir.
Bu 2. okuyuşumdu ve birde götümden okuyayım dedim.
O zaman sizi daha iyi anlayacağımı biliyordum.
Evet,götümden okuyunca sadece silahlı bir mücadeleciye sosyalist denir sonucuna ulaştım.*
Silahlı mücadeleyi gerekli kılan,gözaltındaki kayıplar ve milli kuvvetlerin bu insanlara olan sert tutumudur.
Silahlı mücadele, onlarca birimden sadece bir birimdir.
Devrim için bir aydının, bir öğretmenin, bir öğrencinin, bir vasıfsız insanın bile yapabileceği çok şey vardır.Ve devrim için savaşılan bir ülke başka ülkelerin oyuncağı olmuşsa, silahlı mücadele kaçınılmaz olur.
Günümüzde silahlı bir mücadele ile devrim yapmak, ülkeyi daha müreffeh bir ülke haline getirmek rasyonalist bir bakış açısı değildir. Mevcut şartlar altında içimizdeki kaos, dış ve iç mihrakların körükleyeceği, sonra da amaçları doğrultusunda kullanıp karalayacağı, işleri bitince de çöp tenekesine atacağı bir hareket olur.
Kurtuluşun yolu demokratik bir devrim hareketidir. Kirlenen siyasetin, yok olan atatürkçü ve sosyal kalkınmacı anlayışın yeniden kazandırılması gerekmektedir. organize olmamız ve işlemez hale bilerek getirilen demokrasinin tekrar layıkıyla işler hale getirilmesi lazım gelmektedir. bu cihette, anayasanın tez elden değiştirilmesi de gerekir.
Lakin anayasayı değiştirmek akepe'lere bırakılmamalıdır. mundar olan kazanımlarımız daha da sikik hale getirilmeden, kalkınmamızın önünü açacak ve pislikleri yok edecek şekilde düzeltilmelidir.
idam gelmeli, devlet soyguncuları/bölcüler/kıllar tüyler yünler layık oldukları yere yakışır şekilde bırakılmak suretiyle anayasamız tam bağımsız hale getirilmelidir. her işin başına bilen biri gelmelidir.
atatürk döneminde yoktan büyüyen bir ülkeyken yıllık büyüme ortalamamız %7,4 idi. atatürk'ten sonra miras yene yene ortalama %4'lere düşürüldü. ufak gibi gelebilir ama değil. eğer aynen devam edilse idi, türkiye şu an gsmh'si en yüksek 5 ülkeden biri olacaktı.
bir şeyleri düzeltmek istiyorsak konuşmak yerine katılımcı olmalıyız. evet savaş vermeliyiz. cehaletle, tembellikle... herkes işini en iyi yaparsa kötü giden hiçbir şey olmayacaktır. bu sebeple devrimimizi önce kendi içimizde başlatmalıyız.
oturduğu yerden eşitlik-özgürlük-demokrasi ve devrim ahkamı kesen "yoldaşlarıma" mahir çayan'ın yıllar önceden verdiği ayar.
eylemden ve mücadeleden aciz, büyük nutuklar ardında "namlunun ucunu görünce sıvışan" , sinik , korkak ve sahtekar "yoldaşlarıma" önderimizin zamanlar öncesinden yaşayarak ve ölerek verdiği ders.
büyük söylevleri ve cafcaflı nutukları bırakın yoldaşlar , ne yaptınız onu söyleyin...
günümüz de devrim için mücadele vermek sadece silahlı mücadeleden geçmiyor. mücadele birilerini örgütlemek, bilinçlendirmek, kafasının içindeki örümceği temizlekle de yapılabilir. peki bunlardan yola çıkılarak devrim için mücadele vermeyene sosyalist denmez mi? evet denmez.