mümkün olmayan dünyadır. devletsiz bir dünyada da bir noktada illa ki birileri birini öldürecektir. bunu cezasız bırakmak adaletsizlik olur. birinin suçluya cezasını vermesi gerekir. birinin suçu belirlemesi gerekir. suçun cezasını biçmesi gerekir. başkasının uygulaması gerekir. gerekir de gerekir... mekanizma kurulur, sistem oluşturulur; sonra da "devletsiz yaşıyoz biz şu an" diye gezer insanlar ortada.
insanın böyle pembe bok sıçtığını, onun tüm özelliklerini adeta meleklere benzetme sanatından doğurtulan şey. ayrıca devletsiz bir dünyada yaşamak için farklılıkları da ortadan kaldırmak gerekir. bu farklılıklara özellikle insanlar üzerinde çokça rastlarız değil mi? e o zaman hepsini tek tip yapmak gerekebilir. nerede benim özgürlüğüm? nerede benim kendi benliğim? ütopyadır bunlar, inanmayınız.
bugün kapitalizm nedeniyle devletler yanlış yönde ilerliyor ve kötü yönetiliyor olabilirlar ancak bu bile devletsizlikten iyidir.
devletin varlık amacı yurttaşlarını bir düzene göre yaşatmaktır. insanlar bunu bildiklerinden dolayıdır ki tarihî süreçte devlet kurumu ortaya çıkmıştır. sen bunu ortadan kaldırırsan güçlünün güçsüzü ezmesi o kadar sıradan bir duruma gelir ki...
dünyada yaşayan yüzlerce milleti tek bir devlet çatısı altında toplayabileceğini sanan komünist sıçmalarından biridir.
(bkz: arap sen içme bokunu çıkarıyorsun)
sadece vergi usulünün ve belediyecilik sisteminin olduğu herşeyin doğal olarak özelliştirilip ekonomik olarak müthiş rekabetin olduğu tüketicinin rahatladığı herşeyin oy usulüyle yapıldığı muazzam bir sistem olmaya adaydır.