idam ettiği veysel güney'in mezarını, 25 sene boyunca yerini bilmediğini iddia ederek ailesine göstermemek.
2005 yılında, mezarın Gaziantep Mezarlığı'nın kimsesizler bölümünde olduğu belirlendi. Mezarda "Kimliği: meçhul, Ölüm nedeni: idam, Geldiği yer: Orduevi" yazılıydı.
1) 6-7 eylül olayları: "rumlar, atatürk'ün selanik'teki evini bombaladılar" haberini hürriyet manşetten duyurdu. olaylarla ilgili ilk kıvılcım bu yalan haberle atılmış oldu.
doğrusu: atılan bombanın, rumları ülke dışına çıkarmak, mallarını yağmalamak için yapılmış bir mah organizasyonu olduğu anlaşıldı.
doğrusu: olayın her bir detayı hesaplanmış faşist saldırı olduğu ortaya çıktı. cumhuriyet türkiyesi'nde yapılmış bu katliamlar "Müslüman Türkiye - Milliyetçi Türkiye - Allah için Cihad Başına" sloganlarıyla kadın demeden, çocuk demeden vuranlar karşısında 'Bana sağcılar ve milliyetçiler cinayet işliyor dedirtemezsiniz' diyenlerin eseridir.
3) çernobil faciası: 26 nisan 1986'da çernobil nükleer santralinin patlamasından sonra dönemin sanayi ve ticaret bakanı cahit aral "Türkiye'de radyasyon yok. Dininize, imanınıza inandığınız gibi biliniz ki, Türkiye'de kesinlikle böyle bir tehlike mevcut değildir" dedi.
doğrusu: faciadan sonra karadeniz'de kanserden ölüm sayısında patlama yaşandı.
4) ugur kaymaz - ahmet kaymaz: "yasadışı örgüte üye olmak" ve "karakola saldırıda bulunmak" suçlamasıyla devlet güçlerince öldürüldüler.
doğrusu: ikisinde de silah yoktu. herhangi bir çatışma yaşanmamıştı. bütün kurşunlar yakın mesafeden sıkılmıştı. sanık polislerin hepsi beraat etti.
devlet köy boşaltmaları her zaman inkar etti ama 2006'ya dek 177 bin insan, "terörle mücadele kapsamında zarar gördüğü" gerekçesiyle Türkiye aleyhinde AiHM'e tazminat başvurusunda bulundu. şimdiye kadar 12 bin başvuru hakkında çıkan kararların neredeyse tümünde Türkiye tazminat ödemek zorunda kaldı.
doğrusu: nah düzeldi. sizin yabancılara sattığınız yerler sayesinde kişi başına düşen gelir artmış olabilir. bu ekonominin düzelmiş olduğunu göstermez.
serkan eroğlu: 24 aralık 1997'de okuduğu okulun, ege üniversite'sinin tuvaletinde asılı olarak bulundu. izmir emniyet müdür ahmet demir, olaydan hemen sonra bir açıklama yaparak serkan'ın intihar ettiğini söyledi. ailesinin ısrarıyla yapılan kan tahlilinde kanında yüksek miktarda kloroform olduğu saptandı.
Serkan Eroğlu olaydan bir ay önce izmir Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı başvuruda bulunarak tehdit altında olduğunu belirtmiş, "başıma bir şey gelirse bunun sorumlusu Terörle Mücadele Şubesi'ne bağlı polislerdir" demişti.
serkan, tem'in yaptığı muhbirlik teklifini kabul etmediği için öldürüldü.
dönemin içişleri bakanı mehmet ağar "hüseyin kocadağ ve sedat edip bucak, abdullah çatlı'yı Güvenlik güçlerine teslim etmek üzere götürüyorlardı' dedi. Baskılar üzerine kazadan 5 gün sonra içişleri Bakanlığı'ndan istifa etti.
devletin kendisi bile yalanken bize görüntünün yansımasını vermeye çalışmaktır tek yaptıkları.
bu ülkenin anlayışı ne dürüst insanların emeklerini anlayabilecek kapasitede, ne de başa gelen cahil cüheyla insanları ayırt edebilecek derecede objektif görüşe sahip.
devlet en basitinden kendine bağlı kurumları ile bile çatışmadayken ülkesine nasıl sağlıklı bir imaj verdiğini sanabilir ki?