Çözüm belli reyiz şeriatı getirecen karılar çalışmayacak erkeğin eline bakacak karıların boşanması yasak olacak işte bu kadar. Ha bi de bekar kızları zorla benim gibi sap erkeklerle evlendirebilirsin.
Sosyal ve ekonomik sorunlar çözülmediği sürece, vicdan sahibi hiçbir vatandaş bu koşullarda çocuk yapmayacaktır. Bilimsel, iyi planlanmış ve sürekli takip edilen süreçlerle başarılamayacak şey azdır. Çözüm diyerekten, dışarıdan daha fazla cahil ve gerici damızlık oluşum da ithal etmeyelim mümkünse.
değil kurul, milletvekilleri, bakanlar kim varsa hepsi bu işe odaklansa bu doğurganlık oranı yine artmaz. neden mi?
- insanlar ekonomik olarak kendi geçimlerini zor sağlıyor iken çocuk yapmayı düşünmez.
- insanlar sosyo kültürel olarak kendilerini güvende hissetmezlerse o sorumluluğu alıp çocuk düşünmez.
- insanlar yarınlara endişe ile bakıyor bugünün de kaygılanıyor ise çocuk düşünmez.
bunu daha da çok olarak örneklendirebilirsiniz. bu memleketi siz bu hale getirdiniz önce ''eski türkiye'' dediğiniz o mültecilerin olmadığı, çocukların sokakta huzurla oynayabildiği, gençlerin gezebildiği güvenli ülkeyi sağlayın, az da insanları kıtlığa değil de bolluğa eriştirin o zaman her şey düzelir. ama bu şartlarda çok zor.
Suriyeliler gittiği için nekadari gitti bilemiyoruz tabi , nüfusta azalma ya da eskisi kadar artış olmuyordur. işin ucu paraya bağlanıyor. Yeterli ekonomik kosullar olsa evlilikler hizlanir ve çocuk yapmayı düşünen insanlar daha da artar. Birde kadınlar çocuklarına rahat bakabilmeli ya da yeterli kreş olmalı. Bence ilk 5 yıl anne bakmalı çocuğa. Kadınlar çalışmaya mecbur kalmamalı. Sonuç olarak bu ekonomik koşullarda kimse fazla çocuk yapmayı istemez. Birde şu var artık herkes iki den fazla çocuk istemiyor. Çünkü çocuk sorumluluğu almak o kadar kolay birşey değil.
insanlar neden çocuk yapmak istemiyor?? veya
gençler neden evlenmek istemiyor? buna bağlı
evlenenler neden tek veya iki çocukla yetiniyor?
önce medyadaki bu algıyı değiştirmek lazım..
ardından ekonomik zemini hazırlamak gerek..
ondan sonra da ortak konsensüs oluşturulmalı..
toplumda birlik olmadan meseleler çözülmez..
esas mesele tam olarak ne biliyor musunuz: Türkiye'de yaşayan mutsuz anne babalar bunun hıncını çocuklarını mutsuz ederek çıkartıyor ve bu mutsuz olan çocuklardan mutlu olmaları bekleniyor. başarılı olmaları bekleniyor. anne ve babalar yeterli seviyede evlatlarını sevmiyor saymıyor eğitmiyor onları hayata hazırlamıyor. çünkü cehalet dizboyu..
mesele cebine harçlık koyup en iyi elbiseleri alıp en iyi yemekleri önüne koyup en pahalı okullara göndermek meselesi değil. bu evlat yetiştirmek değil. tıpkı hababam sınıfında Mahmut hocanın öğrenci velilerini toplayıp çocuklarını eğitmenin önemini ve nasıl olması gerektiğini anlatması gibi. ailenin yerine getirmesi gereken böyle önemli bir mesele aile tarafından yerine getirilmeyince de diğer faktörlerin başarılı olmasını beklemek havanda su döğmekle eş değer oluyor. bi defa aile sahipsiz kalmış. çünkü esas aile büyükleri aile ile irtibat halinde değil.
hükümetin yaptığı her işte olduğu gibi bu meselede de davranış şekli yanlış. hatalı. tepeden inme. çünkü empati kuramıyorlar. uzlaşma zeminine yanaşmıyorlar. konunun uzmanlarına danışmıyorlar. oturup doğru dürüst halka bilgilendirme yapmıyorlar. gerekçesini izah etmiyorlar. tehlikenin ne olduğunu adam gibi anlatmıyorlar. hata çok. meseleyi enine boyuna değerlendirip doğru dürüst adımlar atmaktan fersah fersah uzakta hükümet..
toplum içinde yaşayan belirli ekonomik seviyeyi yakalamış pek çok kişinin lüks hayatını sosyal medya sayesinde gençlere örnek olacak şekilde gözlerine sokarcasına önlerine koyuyorlar. halbuki hayat o hayattan ibaret değil. herkesin kendi gerçekleri var ve sosyal olarak halkın tüm sınıfları aynı imkanlara sahip değil. arka sokaklarda yaşananlar yaşandığı yerde kalıyor. birileri sürünürken birileri keyif çatıyorsa bir ülkede, o memlekette dertler bitmez..
ekonomi en büyük gerçeklik. ekonomi yönetimi sıfır.
ardından sürekli kabuk değiştiren toplumun yeni jenerasyonu olan gençlerin çeşitli yalan yanlış algılara maruz bırakılması. kanunların aileyi koruyup kollamak yerine parçalamaya yönelik olarak dizayn edilmesi. ailenin en büyük düşmanı olan medyanın aşırı derecede yaygınlaşması. diziler filimler internet sosyal medya sayesinde kirli kötü yanlış ve çirkin olan herşeyin toplumun içine sokulması. artması.
insanların, kadın ve erkeklerin, ailelerin, siyasilerin, sosyal olarak toplumun her kademe ve kesiminin birbirinden kopuk yaşaması ve bunun neticesinde empati kuramaması. siteleşme, gettolaşma, zenginlerin fakirlerden kaçması. kimsenin kimseyi düşünmemesi. herkesin kendi hayatını yaşamaya çalışması kendi haz lezzet ve keyfinin peşinde koşması. artan aşırı bireysellik, sınır tanımayan özgürlük, batıdan ithal gayri ahlaki yaşam formlarının normalleşmesi. bunu yapan medyanın el üstünde tutulması. pohpohlanması. ekonomik olarak desteklenmesi. milli manevi değerlerin halka arzının olmaması. TV lerde her işin uzmanının yerine cahillerin ahkam kesmesi. ilim sahiplerinin susturulması, konuşturulmaması, dışlanması..
haksız nafakanın erkeklerin üzerine kitlenmesi. evlenirken saçma sapan ritüeller ve masraflar yüzünden gençlerin onca maliyeti ve külfeti karşılayamaması ve gayet haklı olarak sırf bu yüzden evlenmek istememesi. bir düğün maliyeti nerden baksan 1 milyon. bu ne ya?? bu zulüm değil de ne yani. asgari ücret 20 bin evlenmek ev dahil 5 milyon. bu Allah'tan reva mı? dalga mı geçiyorsunuz ya??
madem kitabın ortasından konuşuyoruz o halde satırı biraz da gençlere verelim değil mi, haksızlık olmasın. kızlar: adam beğenmiyorlar. erkekler: kadın beğenmiyorlar. hiç kimse haline ahvaline sosyal ekonomik durumuna kendi seviyesine denk aday istemiyor. herkesin gözü yüksekte. herkes uçuyor toz pembe hayallerde geziniyor. evlilik nikah aile haram helal kaygısı yok. bitmiş. kalmamış. ilişki yaşamanın peşinde. gönül eğlendirmenin derdinde. nasıl olsa etraf kalabalık, kadın erkek kum gibi, sosyal medya elinin altında, haram yolda istemediği kadar malzeme burnunun dibinde. bi şekilde ordan nemalanıyor. otlanıyor. zıkkımlanıyor. yolunu buluyor. işini görüyor. nefsini yemliyor. o yüzden aile kurmaya tenezzülü yok. o meyanda çabası zaten yok. günlük anlık keyfi yaşıyor. ilerisini düşünmüyor. sorumluluk bitmiş. korku kalmamış. haramlar sel gibi olmuş cirit atıyor. gençler çirkefe bulaşmış bunu hayat zannediyor. çalışıp çabalamanın mücadele etmenin önemini anlatmıyorlar ki. gençler tembel tembel evde oturuyorlar. iş beğenmiyorlar, aş beğenmiyorlar, eş beğenmiyorlar, çünkü anaları ana değil, babaları baba değil. süslü kokoş, bostan korkuluğu. bilmiyor ki, çocuklara kızmıyorum.
çünkü onlara doğruyu anlatan yaşayan öğreten büyükleri ortada yok. herkes kendi derdinde. gençler sahipsiz. birileri de o boşluğu pek ala bir biçimde dolduruyor. gençler elimizden kayıyor. millet uyuyor. anne babalar uyuyor. devlet uyuyor. hükümet uyuyor. muhalefet uyuyor. sosyologlar psikologlar bilmem kimler hepside uyuyor ve olan biten kimsenin umurunda değil. ondan sonra böyle damdan düşer gibi bir yönetmelikle meseleyi halledeceklerini zannediyorlar. bu kafayla daha çok beklerler çok..
Çin'in nüfusu 1,5 milyar, Türkiyenin 80 milyon. siz bu nüfusla çinle nasıl başedeceksiniz? siz yenilgiyi baştan kabul etmişsiniz. olay çoktan bitmiş çoktan..
devlet tahin pekmez falan mı dağıtacak sorusunu akla düşürmüştür. la millet yarın ne yapacağız çorba kaynayabilecek mi derdine düşmüş kimsenin sevişecek enerjisi bile kalmamış en sağlamı tahini pekmezi dayasınlar bedavadan millete enerji gelsin sonrası allah kerim..