sevgili yavrularımızı içki ve sigaranın kötülüklerinden korumak için medya organlarında yayınlanan tüm film ve fotoğraf karelerindeki sigara ve içki görüntülerinin puslandırılmasını sağladı devlet babamız/anamız. gazete ve dergilerde içki ve sigara reklamları yasaklandı. içki ve sigaraya uygulanan vergiler kendi fiyatının neredeyse üç katına çıkarıldı. ardından da 18 yaşından küçüklere içki ve sigara satışı yasakladı. şimdi! tüm bakkallar ve bayiler sigara almak isteyenlere kimlik soruyor. gerçekten soruyor mu? soruyor elbet! 17 yaşında ise satmıyorlar! anneme-babama alıyorum dese bile "cık! olmaz"* diyorlar.
bu işi halleden devlet babamız/anamız, bu kez büyüklere el attı. ee! ne de olsa evlat kaç yaşına gelirse gelsin yine evlat değil mi? büyükler de bu vatanın evlatları değil mi? polis marifetiyle lokantaları bastı önce. ana-babalara dedi ki; "çocuklarınıza kötü örnek oluyorsunuz, siz nasıl ana-babalarsınız böyle! onların yanında lıkır lıkır içki içip kadeh tokuşturuyorsunuz". sonra, gece 10:00 ile sabah 07:00 saatleri arasında 'içki satış yasağı' gündeme geldi. bunun yasası da ha! çıktı, ha! çıkacak.
biz eskiler 'kaka' insanlar olduk. böyle bir devlet babamız/anamız yoktu çünkü... bizlerin ana-babaları Plüton gezegeninden gelmeydi. çocuğa nasıl eğitim verilir, bir çocuk vatana-millete yararlı insan haline nasıl getirilir, ahlaklı, 'cici' insan nasıl yetiştirilir bilmezlerdi.
oysa! şimdi... artık çocuklarımızın yarınları güvence altında, artık gönlümüz ferah çünkü onların yarınlarda 'cici' insanlar olmasını sağlayacak, onlara hem analık hem de babalık eden bir devletleri var. o devleti yöneten bir tayyip amcaları var.
- devletim! canım benim canım benim seni ben pek çok pek çok severim. sen bir ana, sen bir baba, her şey oldun artık bana.