Kendilerine oy vermeyen vatandaşların üzerine jet yollayarak onları bombalayan bir resmi ideolojinin yandan çarklısı olarak normal karşılanması gereken hominid açıklamasıdır. Umarım o pompalıdan çıkan bir kaç saçma götüne isabet eder.
akp'nin 3. levele atladığını gösteren açıklamadır.
(1. level)
eskiden;
erkeğe karşı gelen kadını döverlerdi
düşük ücretlere karşı gelen, haklarını isteyen işçiyi döverlerdi
politikalarına karşı gelen basını döverlerdi
tayyip'e karşı gelen vatandaşı döverlerdi
(2.level)
ancak halkı döverek sindiremediğini gören tayyip ve ekibi, oylarının da hızla düşmesinin yarattığı panikle ikinci kozunu oynadı ve "beğenmeyen istediği yere gitsin" açıklamasını yaptı. tayyip in müthiş zekasının ürünü olan bu açıklama, bekledikleri etkiyi göstermedi. bu açıklama sonucunda sadece belirli meslek gruplarından olan bazı vatandaşların ülkeyi terkettiği öğrenildi, yapılan kapsamlı araştırma sonunda bu meslek gruplarının uçak pilotları ve hostesler olduğu belirlendi. bunun üzerine tayyip erdoğan uçak pilotları ve hosteslere kömür yardımı yapılmamasına karar verdi.
(3. level)
çaresiz kalan tayyip ve ekibi son kozunu oynamaya karar verdi ve hobilerinden bahsetme (devlete karşı geleni vurmaktan hoşlanırım) kisvesi altında, son planını açıkladı.vay anasını bunu daha önce niye kimse düşünememiş acaba?
Dtp'li milletvekilinin POLiS DURMAYANI VURUYOR eleştirisi üzerine, Abdülkadir Akgül'ün sarfettiği sözlerdir.
Polis bu memlekette sadece "pkk yandaşı şerefsizleri" vurmuyor sevgili kardeşim; Dur ihtarına uymayan herkesi vuruyor. Dursaydı ama değil mi? Dursaydı da, polis onu kafasından 4 kurşunla vurmasaydı.
hani o çok sevdiğiniz atatürk istiklal mahkemelerini kurup onlarca vatan hainini asınca "o zamanın şartları onu gerektiriyordu çünkü savaş durumu vardı" dersiniz ama bir düşünün hele türkiye 25 yıldır savaşta mı yoksa değil mi?
akp iktidarının kişiyi öldürdükten sonra idama mahkûm eden istiklâl mahkemelerine bile gerek duymadan işini halledeceğini gösteren açıklamalarından sonuncusudur.
her gün bir polis cinayeti ve buna rağmen serbest bırakılan polis zanlılarla çalkalanırken gündem, başbakan pompalı tüfekli vatandaşı savunup diğerlerine "ya sev ya terk et" tandanslı* söylevler düzerken, chp'nin cumhurbaşkanı adayı vecdi gönül'ün avrupa'nın göbeğinde* "azınlıkları kovduk bak ne kadar milliyiz" beyanatlarına bıyık altından "eferim" gönderilirken, ilgili lâfı dikkatleri akp'nin bariz söylem değişikliği üzerinden istiklâl mahkemelerine çekmek neyin nesidir bu da ayrı bir tartışmanın konusu.
gerçi misyoner vatandaşlarımız ve almanya vatandaşları malatya'da kıtır kıtır kesildikten sonra bir tane devlet görevlisinin cenazeye katılmaması almanya'da faşistler tarafından yakılan türkler konusunda hassas olabilen başbakanımızın oradaki türklere "aman asimile olmayın" demesini de engellememişti zamanında. belki ben zamanında bu saçmalamalar konusunda fazla iyimser davrandım.
bu arada hemen belirtelim, devlet kendisine karşı kimin suçlu olduğunu her zaman tek başına belirler. Yani bugün bu sözü savunan kafalar yarın devlet düşmanı olursa şaşırmayın. Ha adam her daim devletin yanındaysa, ona da kemiksiz demek haktır değil mi?
mermi olarak, av tüfeklerinde olduğu gibi ; saçma adı verilen, büyüklüğüne göre değişen sayılarda, yüzlerce çelik bilya bulunan barutlu fişekler kullanır. normal av tüfekleri; bu cins 1 ya da 2 fişek kullanılabilirken pompalı tüfeklerde; ard arda 4-6 fişek kullanabilirsiniz.
bendeniz, her ne kadar bir canlının yaşamına son vermeyi kabul edemesem de; avcılığı, bir spor olarak değerlendiren kulüp üyesi bilinçli insanlara baktığımda, kullandıkları tüfeklerin tek ya da iki namlulu* klasik tüfekler olduğunu ve tek ya da iki mermi atabildiklerini görüyorum.
ve soruyorum,
- neden sizler, pompalı ve çok fişekli değil de klasik ve bir ya da iki fişekli tüfekleri tercih ediyorsunuz?
bir avcıdan beklenebilecek en güzel cevabı alıyorum,
- usta avcıya, bir fişek yeter.
şaka bir yana, işin teknik tarafı;
kaliteli bir klasik tüfek ile pompalının hedef menzili ve isabet oranı kıyaslanmayacak düzeyde farklı imiş. pompalı tüfeklerde, namlu boyunun kısalığı ve mermiye kendi etrafında dönüş hareketi veren, namlu içerisindeki yiv spiralinin olmayışı veya fazlaca genişliği uzun menzilde isabet oranını oldukça düşürüyormuş.
bu bilgileri aldıktan sonra soruyorum;
- pekiyi! bu pompalıyı sizler kullanmıyorsanız, kimler kullanıyor?
yanıtları gerçekten çok şaşırtıcı;
- pompalıyı, ya kendini avcı zannedenler ya da teröristler kullanır. inanmazsanız bakın çeçen teröristlere, hizbullahçılara ve diğerlerine, ellerinde kaleş yoksa pompalı vardır.
" o silahla, uzun menzilden kuş değil, kısa menzilden insan avlanır. "
tüm bu açıklamaların ışığında akp'li akgül'e şunu hatırlatmak gerekir;
- devlet, kendi üzerine düşen asayiş görevini, başkalarına devrettiği vakit gün gelir, o pompalı tüfeklerin namluları, o devletin milletvekillerine de dönebilir. ve eğer şanslı iseler; kendilerini, bir hastane ameliyathanesinde kıçlarına giren saçmalar çıkarılırken bulabilirler.
sözüm ona toplumun ve insanların iyiliği ve geleceği için pislikleri temizler kendince. zararlı olarak gördüğü fikirlerin toplumsal düzeni bozacağı gerekçesiyle böyle düşüncelere sahip insanlara haşere muamelesi yaparak yok etmeye çalışırken diğer taraftan zararlı saydığı fikirlere sahip insanları asgari düzeyde tutabilmek maksadıyla robot insanlar oluşturmaya çalışırlar.
hoşlanma aşamasında vuran, olay sevgi ve aşk boyutuna gelince ne yapar acep? "g.tünüzü z.kiecem lan hepinizin" diye bağırarak, bozuka patlatır valla yumuşakcamızda.
zaten her gün öldürmüyorlar mı polis yardımıyla? dün de birilerini öldürdü polis bugün de öldürdü. haberlere falan konu oldu ya. abartısız söylüyorum, her gün ama her gün birilerini öldürüyor polis.
polisin canı sıkıldıkça birilerini öldürdüğünü sanan zavallılara selam ederim.