devlet birey ya da toplum mudur? devleti, yüzde 95'i müslüman olanın devleti müslümandır. diye tanımlayanlar devletten ne anlıyor? anlama sorunu var. devleti dindar müslümanlar zanneden insanlar şeriat istiyor ve şeriat kısmen türkiye'de uygulanıyor da. arabistan'daki gibi en radikal şekliyle uygulanmasa da. peki bu ülke nasıl laik kalabilir bu durum karşısında? işte tüm mesele bu...
doğa durumunu düzenleme adına kurulması gereken yönetimsel yapıdır. hobbes aslında doğru bir tespitte bulunmuş doğa durumunu öne sürerek. insan her zaman savaş halinde olmaya meyillidir. bunu gücünün temsilini bir kişiye devrederek düzenli hale sokması gerekir. tıpkı trafik gibi düşünelim. trafikte yayalar da karşıya geçmek isteyecek, arabalar da hareket etmek isteyecek.ama her iki grup da hareket ederse kaotik bir ortam olacaktır. trafik ışıkları ve trafik polisi bu karışıklığın en az düzeye inmesi için senin bazı haklarından feragat etmeni bekleyerek,trafiğin akmasını saklayacaktır. sen arabanda bir iki dakika yayaya yanan yeşil ışıkta bekleyerek bu düzenin parçası olursun. ama trafiğin pürüzlü ve kaotik oluşunu,devlette de görürsün.
borcu olan vatandaşına hiç ses etmeyip/haber vermeyip, borcun faizini işletmeyi çok iyi bilen yapıdır. özellikle hiç akla dahi gelmeyecek yerden çıkan faizli borcun tadına doyamaz.
devlet, sınır.. üzerinde sadece ortalama 60 yıl yaşadığınız topraklar, hiç bir zaman sahip olunamayacak, alıp cebinize koyamayacağınız adına amerika, fransa cart curt denilen toprak kıta kara parçalarına ne kadar da çok değer veriliyor.. yaşayanları küçültüp, hayali sınırları ve sembolleri bu kadar kutsallaştırmak, insan hayatının üzerinde tutmak bence saçma..
hiç bir şey insan hayatından daha önemli değildir..
benim tahminime göre uzak gelecekte ne sınır ne devlet ne de ülkeler kalacak.. insan oğlu o kadar çaresiz ve yalnız bir şeymiş ki, demek ki... sırf çeşit ve farklılık olsun diye kendi ırkını kendine yabancılaştırıp hayali sınırlar, sembolik bayraklar falan oluşturmuş.. sanki türkiye'den kore'ye gidince gezegenler arası yolculuk yapıyorsun.. ehehe
en kaba tabir ile kısaca özetlemek gerekirse;
devlet olgusu tamamen akıl çerçevesinde var olur, oysa insan akıl çerçevesinde olduğu kadar, akıl dışı bir varlıktır. 'devlet' olgusunun yıkılabilmesi için ilk önce 'insan' yanılsamasının yıkılması gerekmektedir.
insan yanılsamasının yıkılması için ise;
artık geri dönüş mümkün değil maalesef...
platon'un başyapıtıdır.
demokrasinin esas prensibi, halkın egemenliğidir. ama milletin kendini yönetecekleri iyi seçebilmesi için yetişkin ve iyi eğitim görmüş olması şarttır. eğer bu sağlanamazsa demokrasi, otokrasiye geçebilir.
halk övülmeyi sever, onun için güzel sözlü demagoglar, kötü de olsa, başa geçebilirler. oy toplamasını bilen herkesin, devleti idare edebileceği sanılır.
demokrasi, bir eğitim işidir. eğitimsiz kişiler ile demokrasiye geçilirse oligarşi olur, devam ederse demagoglar türer.
demagoglardan da diktatörler ortaya çıkar.
paragrafıyla günümüzü aydınlatmaktadır.
devlet, sınıf ilişkilerinin yansıdığı, "ideoloji" ile perdelenen, toplumların istisnasız en "örgütlü" teşkilatıdır.
"derin" diye anılan devlet, devletin ideolojik perdede gizlenmiş ana yapısıdır.
"şeffaf" devlet, devletin ışık alan yüzüdür. maliyesidir, askerlik şubesidir, tapu kadastrosudur, mahkemesidir, hapishanesidir, sokakta rastladığımız her tür organizasyonudur.
"paralel" devlet, devlet cihazının içinde her zaman var olan, farklı egemen-egemenleşen sınıfların rekabet odaklarıdır. bir nevi cuntalardır.
devlet gücü, demokratik ve baskıcı karakterin sarkacıdır. egemen sınıfın iç-dış koşullarda şekillenen sevk karakteridir. sevk ve idare, devlete egemen sınıf ve diğer rekabet odaklarının uyumu kadar, devlet dışı sınıf ve sair muhalif güçlerin durumuyla yakından ilgilidir. dış koşullar, zaman zaman sevk ve idarenin gidişatında başat olabilir.
olması gereken:
genel güvenlik ve ortak kamusal alanların( sağlık , eğitim ,temizlik vs) örgütlenmesi ve belirli bi düzen içinde devamlılığın sağlanması adına belirli kişiler ve zümrelerden bağımsız kamu örgütlenmesi.
günümüzde ise , devlet hayatın her alanına girmiş,
yatak odalarımıza kadar girip, kaç çocuk yapacağımıza bile karar vermekte olan..
kendinden olmayana yaşam hakkı tanımayan
ağır vergilerle herkesi kendine borçlu kılan,
belirli grupların elinde ,sömürü ,zorbalık aracına dönüşmüş kamu örgütlenmesi.
devlet alkol gibidir, az kullanırsanız yararlıdır, ömrünüzü uzatır, çok kullanırsanız sarhoş eder, ömrünüzü kısaltmakla kalmaz, sapıtır, sonradan pişman olacağınız şeyler yaparsanız. Bağımlı olursanız yalnız sağlığınızı değil, malı mülkü de kaybedersiniz.
ayyy devlet devlet devlet yok kamu yok siyaset yok ekonomi yargı, hükumet, üniter devler anasının körü devlet yettheeer!! diye isyan ettirmiştir. ayrıca burnunu sokmadığı hiçbir zıkkım yok. düşünün şöyle bir devletin hayatınıza karışmadığı bir alan, bulursanız mesaj atın.*
elektrik faturasına kaçak kullanım tutarı ekler,
telefondan her ay sabit ücret adı altında haraçı koymuştur,
benzin ve mazota fahiş vergiler koyarak sattırır,
dünyanın en pahalı benzini rekoru elindedir,
kendi ülkesindeki açları, evsizleri, yoksulları görmeyip elin mültecileri ve maşa teröristlere yardım eder.
Aklıma geldikçe ekleme yaparım.