Amerika Birleşik Devletleri,ingiltere ve israil'in dünya üzerinde izlediği politikadır.Sömürgeciliği ve toprak gaspını temel alan bu politikanın dünyada engellenememesinin tek nedeni Birleşmiş Milletler ve Nato gibi uluslarası örgütlerin kurucuları ve yöneticilerin yine bu devlet terörü yapan ülkeler olmasıdır.
Amerika ve ingiltere'nin dünyanın bir ucuna demokrasi getirmek istemesiyle işgalci devlet konumuna gelmesi,israil'in Filistin topraklarını işgal ederek Avrupa ve ABD'nin yardımıyla tarihte ilk kez devlet kurması ve burda Filistin halkına soykırım uygulaması hep devet terörüne örnek teşkil eder.
israil'in açıkça uyguladığı ama dünya liderleri gibi bizim başbakanımızın da ABD'den ve siyonistlerden tırsmasından dolayı daha ''light'' bir söylemle ''orantısız güç kullanımı''deyip geçtiği hadisedir.
bir devletin, açık veya gizli devlet emelleri doğrultusunda, korku vererek sindirme taktiği ile kendi vatandaşları üzerinde uyguladığı şiddet eylemleridir. devleti elinde tutan hükümet kendi politikaları yönünde bu terörü yönlendirebilir.
can dündar'dan bir bölüm tad;
Son günlerde israil'de patlayan bombalarla cadde ortasında can çekişen masum insanları görünce bir yandan içimi nefret kaplıyor, bir yandan da elleri bağlanıp, bir dağ başında israil askerlerince eklem yerlerine koca taşlar vurularak kolları, bacakları kırılan Filistinlilerin görüntüleri geliyor aklıma...
Aynı günlerde masum ingilizler, hükümetlerinin Belfast'ta yarattığı cehennemin bedelini ödüyor Londra metrolarında patlayan bombalarla...
Kindar bir adalet fikri yine ''Rüzgar eken fırtına biçer'' yorumunu kazıyor tarihin kanla örülü sayfalarına...
Milyonlarca izleyici her gece günahsız insanların çığlık çığlığa can verişini acıyla seyrederken, dünya liderleri ''terör zirvesi'' nde akan kana bir çare arıyor. Oysa biliyoruz ki, o masanın etrafında toplananların bir kısmı, zalim bir ''devlet terörü'' nün failleri olarak, dünyanın bir yangın yerine dönüşmesinin başlıca sorumluları arasındalar... Yangını, üzerine benzin dökerek söndürmeye çalışanlar, şimdi ateş bacayı sarınca itfaiye arıyorlar. Oysa nice acı deneyimden süzülüp gelen bir ders, ''terörün, karşı terörü doğurduğunu'' öğretiyor bize...
Bu Belfast'ta, Batı Şeria'da, Capetown'da da böyle... Gaziosmanpaşa'da, Cizre'de, Manisa'da da...
dallamalar ve denyolar tarafından anlaşılmıyacak terorizm biçimidir.
örneğin abd'nin ırağa uyguladığı açık bir terörizmden söz edebiliriz,bir diğer örneği ise türkiye karşı uyguladğı kapalı terorizm politikasıdır.
örnekleri çoğaltırsak israil in filsitin e uyguladğı yine açık bir terorizmdir.
ayrıca 1mayıs 2008'de istanbul valisi tarafından uygulanan yine açık terorizmdir.
umarım açıklayıcı olmuştur...
abdülkadir aygan isimli jitemci pkk itirafçısının türkiye'de kürt illerinde gerçekleşen kısmını bugünlerde anlatarak devletin ordusu ve emniyeti başta olmak üzere her kademesinde ne kadar da rahatlıkla gerçekleştirildiğini gösterdiği terördür.
"bölgedeki faili meçhullerin yüzde 80'ini jitem yaptı. benim görev yaptığım on yılda sadece diyarbakır’da gerçekleşen infaz sayısı 600-700'dür. ben otuzuna tanık oldum."
"servet aslan ve fatma birbirine âşık iki üniversiteli genç. diyarbakır'ın merkezinde gezerken alındılar. jitem'de iki gün işkence gördüler, ağlaya ağlaya pkk'lı olmadıklarını söylediler ama öldürüldüler"
her devletin politikasıdır. burjuvazinin çıkarlarını korumakla yükümlü, onun temsilcilerinin yönettiği devlet tabii ki de teröristtir. bunu işçi sınıfına yapılan baskılar, isyan edenlere yapılanlar ile görebiliriz.
anarşist kurama göre devlet terör örgütü değil, şiddet tekelini elinde bulunduran ve bir sınıfın örgütlü tahakkümüne dayanan araçtır. bu örgütlü tahakküm, kendi demokrasi normlarının dışına çıkarak davranıyorsa buna da devlet terörü denir. faşizm, açık bir devlet (burjuva) terörüdür. burjuva demokrasisi ise, devletin terörist eylemlere de başvurabileceği, görece demokratik sistemdir. sapla samanı karıştırmadan devam edelim.
en kanlı canlı örneği darbe dönemleri türkiye'de yapılanlardır. jitemdir, polistir, askerdir. her devlet bir teröristtir. yönetenlerin (burjuva sınıfının) düzeni tehlikeye girdiğinde bu terör en net şekilde açığa çıkar. bu ülkenin vatandaşı olan bir işçi, hakkını aramak içi eylem yapınca niçin katil muamelesi görür? bu ülkenin üniversitesinde okuyan öğrenciler, parasız eğitim istediği için niye 20 ay hapis yatar? eğer düzene uşaklık eğer, başkaldırmazsanız 40 sene eşşeklik eder 65'inizde emekli olur 10 sene sonra da mezarı boylarsınız. çocuk falan yapar yeni bir uşak dünyaya getirirsiniz. yaşadığınızdan da bi bok anlamaz öylece ölür gidersiniz dünyadan.
11 Eylül ikiz kule saldırılarından bu yana dünya ülkelerinde terör suçundan hüküm giymiş 35 bin kişinin üçte birini (12 bin) "yetiştirmiş" türkiye cumhuriyeti devleti'nin marifetidir.
hukuki maskesi vardır. o yüzden yasaya uymayanların cezalandırıldığı sanılır, bu adla nitelenmez. ama aslında olan, birilerinin tekerine çomak sokanların imhasıdır.
pkk teröründen daha beter terördür. şöyle ki terörün para kaynağı aynı zamanda terörden mağdur olanlardır ki polislerin(teröristlerin) maaşını ödeyen, biber gazını alan yine terör mağdurlarıdır. bu durumda açıkça söylüyorum vergi kaçırma imkanım olsa bu devlete gönüllü olarak tırnağımı vermem ama yine hırsız devlet imamın teröristlerinin paralarını benden zorla gasp ediyor.
bir biriyle ilintili iki olgu. devletler terör örgütleri içerisinde tekel olmayı becerebilmiş, doğrusunu insanlara dikta etmeyi bilen, algılar üzerinden insanların canına okuyan en zalim terör örgütleri olduğunu düşünürsek(ki öyle) yaptıkları, uygulamaların bütününe verebileceğimiz en güzel isim, devlet terörüdür.
örnek verecek olursak, işportacılar, değersiz, işe yaramaz, kanun tanımaz satıcılar olarak görünürken, şatafatlı dükkanlar tam tersine sempatik, sevimli, işi bilen satıcılar olarak görünür bizlere, hemde cebimizi daha insafsızca sömürürken. işte devlet ve terör örgütlerinin bağlantısı da, buna çok benzer.
size dayatılan, düşünce ve algılardan sıyrılın ve olaylara tepeden bakmayı öğrenin. birilerine terörist yaftası vuranların ne mal olduğunun farkına varın.