it iti ısırmaz düsturu ile bakıldığında gayet yerinde bir hadise.
devlet okullarında bir süredir "kaynaştırma öğrencisi" olarak iq seviyesi normalin biraz altındaki bir öğrenci "normal" öğrencilerle aynı sınıfa yerleştirilip bu şekilde topluma kazandırılması amaçlanıyor. gayet güzel bir uygulama ve fakat denetlenmesi hususunda hemen her alanda olduğumuz kadar zayıfız bu alanda da.
devlet okulunda staj yapan bir öğretmen adayı arkadaşım anlatıyor. derse giren branş öğretmeninin bu öğrenciye dersin başında "koy kafanı, yat" demesi ve talimata uymaması hâlinde darp etmesini.
aynı şeye staj raporunda da yer vermiş arkadaşım ve okul müdürü çağırmış yanına "bak kızım" demiş "bu kısmı rapordan çıkartmaman hâlinde stajın yanar" diye de eklemiş. bak şerefsize... bahçelievler medicana'nın arkasında kalan bir ilköğretim okulunda yapmış arkadaşım stajını.
olayı anlatalı bir kaç gün oluyor bana ve olayın üzerinden de birkaç ay geçmiş.
düşünüyorum şimdi "kim yükümlü denetlemekle" diye. polis, beni korumakla yükümlü ama polisten koruyacak olan kim beni ve haklarımı? öğretmen beni eğitmekle, bana öğretmekle yükümlü ama öğretmeni kim eğitecek, ona kim öğretecek?
kim verecek ödediğim vergilerin nereye harcandığına dair hesabı? belediye binalarında dağıtılan limonata için ne şart altındaki aileden alınan çöp vergisi haracının o limonataya karışmadığını nasıl düşüneceğim de iki yudum alıp hararetimi dindireceğim şimdi ben?
pisliklerin nedeni devlet okulları değil, devlet okullarında geleneksel yöntemlerle eğitim-öğretim yapan öğretmenlerdir. Öğrenci odaklı eğitimin ne demek olduğunu dahi bilmeyen, kalitesiz, yöntem ve metottan ziyade dayatma ve zorlama ile eğitim yapan öğretmenler yüzünden eğitim sistemi pislik içindedir. Dönemde bir gelen müfettişe de şirin görünerek üstü kapatılır bu pisliğin. Temizlenmesi için baştan kokmuş olan balığın yine baştan temizlenmesi; öğretmenlere verilen eğitimin kpss'yi geçecek düzeyin üstünde olması gerekmektedir.
