bin housegücündedirler efenim. röntgen filmine bakıp olmayan kırığı, incilmeyi görebilirler. nasıl mı ? buyrun cevabı ...
bir arkadaşımın ufak kardeşi okulu asmak için bileğim ağrıyor numarası çekmiş, öyle olunca okul idaresi ailesine haber vermiş. Ailesi apar topar yetişip çocuğu devlet hastanesine götürmüş. Kısa bir ön muayenenin ardından röntgen çekmeye karar verilmiş. gelen filmlere bakan doktor bileğin incilmiş olduğunu ve alçıya alınması gerektiğini söylemiş. bunun üzerine hastanenin temizlik görevlileri kolu komple alçıya almışlar. bugün ufaklık ile aramda geçen muhabbet :
flying dutchman : abin nerde len, gelmiyor mu stüdyoya
ufaklık : geliyor abi bi saniye
fd : koluna ne oldu senin, kırıldı mı ?
u : numara yaptım kolumu alçıya aldılar abi, sakın söyleme bizimkilere
fd : allah belanı versin.
hayattan bıkmış insan grubu. 60 yaş üstü insan grubu sırtı kaşınsa doktora gittiği için hastaneler gereksiz kalabalık adam neyin tedavisini yapsın. sisteme suç bulmayıp insana suç bulmak komik. evet.
ehliyet aldığım yıllarda adaylardan heyet raporu isterlerdi. o raporu da devlet hastaneleri verirdi. dahiliyecinin önünde 100 kişi kadar vardık sıra bekleyen. bizi bahçeye çıkarıp tek sıra yaptılar. mevsim kış. dr. geldi hepimizin kalbini paltolarımızın üzerinden dinledi. bazılarına çürük dedi. o çürük dediklerine birileri yaklaştı ve ben dr. un arkadaşıyım dedi dr. un kartını uzattı. muayenehanesine git tekrar muayene etsin dedi. onlar da denileni yapıp birer muayene parası vererek sağlam oldular.
iş yükleri çok ağırdır. 1 saat içinde 100 hastaya bakan birinden anlayış, güleryüz beklemek çok saçma. peki hastanın suçu ne? diye sorabilirsiniz. suçu yok. her yurttaş hakettiği sağlık hizmetini güleryüzle, gerektiği gibi almalı. ancak bu bir sistem sorunu. tek başına doktoru suçlamakla bu sorun çözülemez. koşullar hem hasta hem de doktorlar için iyileştirilmeli.
karın ağrısıyla acile giden kardeşime "akşam saatlerinde doktor yok" diyerek serum takıp göndermişler. çocuk tüm gece odada kıvrandıktan sonra sabaha karşı hastaneye kaldırmak zorunda kaldık.
apar topar apandisiti alındı...
maddi gelir anlamında kendilerini yeterli görmüyorlar diye (hangimiz yeterli görüyoruz ki?) hastaları azarlıyor, bağırıyor, ilgilenmiyor ya da geçiştiriyorlar. hastalardan biri geri tepki gösterince de kırmızı kod verip güvenlik çağırıyorlar.
Hem kendileri mutsuzlar, hem de hastaları tedavi etmede yetersiz.
2022 yılının kasım ayında kalp çarpıntısı sorunuyla kardiyolojiye gittim. doktor olacak kız (26-27 yaşlarında biriydi) "tüm hastalar hep bana geliyo ya" dedi gülerek.
Sorun nezaket sorunundan çok, toplumsal bir çöküş gibi. tüm kadrolar sıfırlanmadan bu ülke değişmez. bu değişim de tayyip erdoğan'dan tabana doğru olmalı.