her seçim sonrasında değişen iktidarla birlikte sadece üst düzey kadroların değişmesi ile gerçekleşirken geçmişte, günümüzde üst düzeyinden düz memuruna, hatta odacısına kadar belli bir partili olmak veya belli bir cemaate mensup olmak neredeyse farz olmuştur.
şu anda, önceki hiçbir iktdar dönemde olmadığı kadar partizanca ve gizli gündemi çekinmeden açık eder şekilde yapılmakta olan işlemdir. şöyle ki; örneğin chp veya anap döneminde şehir orkestrası'na müdür atarlarken soruştururlardı; ''açıkta kim var orkestra müdürü, yardımcısı ya da müzikten anlayan ve chp'ye yakın?'' şeklinde. getirirlerdi birisini. şimdi ise imam hatip mezunu mezarlıklar müdürü istanbul orkestrasının başında. (bkz: oha)
valla kardeş kadrolaşacak adam tabi mesela herkes kendi kafasına uygun insanla çalışmak ister bu sebeple akp iktidadırının yaptığı kadrolaşmada normal kabul edilebilir.çünkü adamlar mesela bakan müsteşarsız bürokratsız bir halt yapamaz tabi ki bu adamları müdürlerini şeflerini kendine uygun insanlardan seçecek.ama kardeşim sen gidipte dsi nin başına imam hatip mezunu vaiz atarsan sana orada bir çüş derler.metorolojinin başında bile imam var imam ne anlar metorolojiden mikailden haber mi bekler? şöyle bir internetten devlet dairelerinin üst düzey müdür ve genel müdürlerini araştırın hepsi badem bıyık hepsi iamam hatip geçmişli.ee çüş be kardeşim ya!
şuana kadar ki iktidar partileri genellikle kuruluşun müdür ve müdür yardımcılarını değiştirmekle yetinmiştirler. oysa akp iktidarı bırakın müdür yardımcısını büro da çalışan elemanı bile işten çıkarıp yerine kendi adamını koymaktadır.
not: heralde aldığı oylar için böyle teşekkür ediyor.
türkiye bunun en açık örnegini mehmet mogoltay devrinde görmüştür, 5000 hakim ve savcı alımını sözlü mülakatla yapmışlardır ve " ne yani mhp lilerden mi alacaktım diyebilmiştir bu zat. işte o hakimleri bugün yeni yeni tanıyoruz sanırım.
kpss b grubu ile alınanlar için geçerli olması çok zor olan kadrolaşmadır. çünkü sadece puan sonucuna göre ve mülakat yapılmadan yerleştirmeler yapılmaktadır.