insanın olmamak için dua ettiği kalecidir. devlet büyüğü gelmiştir stadyuma yada antremana*, illa millete artislik yapacakya hemen alır topu, penaltı noktasına geçer. o sırada kalecinin beyninden düşünce akışı geçmektedir:
kurtarırsam hayatım kararır mı? hadi gol yiyeceğim desem ya üstüme çekip atamazsa? kurtarırsam ülkeden sürer mi? gibisinden.
kendini futbolcu zanneden kişilik gerilir gerilir ve vurur. eğer gol olmuşsa suratında pis bir sırıtış*, olmamışsa bir daha atacağım der.
ama benden bu kaleciye tavsiye: türkiye de başına her şey gelebilir. sen ye golü gitsin. nasılsa unuturlar.
şu hayatta ki en bahtsız en klişe insandır. zira söz konusu devlet büyüğünün muhtemelen saha açılışında attığı golü ki iskarpin ayakkabı ve takım elbise eşliğinde atılan bir şuttur. o golü yer bir de büyüğü alkışlar fütursuzca. böyle ağlayan bir palyaço gibidir.
golü kazık, devlet büyüklerini yine devlet büyükleri ve kaleciyi de vatandaş olarak ilişkilendirirsek ; "devlet büyüklerinden bilerek kazık yiyen vatandaş" şeklindeki cümle ortaya çıkar ki bu cümlenin anlamını zaten hepimiz çok iyi biliyoruz.