kaçan ve kovalayan klişesinde yer değişikliği. önceden kadınlar, erkeklerin çıkma teklifini değerlendirmeye alır, teklif eden adamı belki aylarca bekletirlerdi, çıkma teklifine verecekleri cevap kocaman bir ''hayır'' bile olsa bekletirlerdi. kaçan kadın, kovalayan erkek klişesine okadar alışıp yalama olmuştuk ki teklif ettiğimiz kadından cevap gelmeden başka kimseye gitmezdik. kadınlar, kapalı zarf usulu en yüksek puanı verdikleri erkekle çıkarlardı. kaybeden ihaleden çekilir, aynalı tahir izlemeye devam ederdi.
o zaman, teklif ettiğimiz kızı çarşıda pazarda görünce hindi gibi gubarırdık. şayet hatun yalnızsa macera olsun diye peşinde bir iki tur atardık. yani kocaman bir hayır yediğimiz halde kovalamaya ve yalamaya okadar alışkındık ki...
şimdilerde kaçan ve kovalayan klişesi tersine döndü adeta. erkekler, kovalanmaktan bıkmışlar; kadınlar ise bu işi bayrak yarışına çevirmişler. 5 6 kadın bir erkeğin peşinde dolanıp duruyorlar. gerçi birbirlerini ısırmaktan erkeğe yetişmeleri mümkün olmuyor ama en keskin dişe sahip olan erkeği kovalamaya devam ediyor, diğeri bayrağı bırakmak zorunda kalıyor. bu da erkeklerin kimyasını bozuyor, dilini kurutuyor. erkek yalamalı, şımartmalı...
dolayısıyla bir erkek için elvan abeylegesse yi dudağından öpmek bile kovalanmaktan daha cazip bir hal alıyor.
