kervanlar ile özdeşleşmiş, susuzluğa dirençli, hörgüçlü, çölde yürütülen bir hayvan.
bundan başka da antalya'dan başlayıp batı anadolu'ya kadar yörüklerin tutkunu olduğu hayvan, evin öz evladı gibidir.
eskiden araplar uzun yollarda taşıdıklari deveden diri diri hörgücünden parça keser yermiş ama öldürmeden kullanmaya devam ederlermiş bu bildiğin hayvana işkence gerçi bu araplardan ne beklersin ki.
Develer hörgüçlerinde su değil, yağ depolar; bu yağ da enerji stoku olarak kullanılır. Suyun depolandığı yer vücutlarıdır, özellikle de kan dolaşım sistemleri; bu da onları su kaybından etkin bir biçimde korur.
çöl gibi sıcak şartlara uyum sağlamış binek hayvandır. günlerlerce aç susuz hareket edebilirler inatları ile bilinirler eğitilmezlerse vahşi hayvanlardır.
üç göz kapağı vardır. kirpikli olan iki göz kapağı gözleri kumdan korur. bir yandan diğerine açılıp kapanan üçüncü göz kapağı ise araba silecekleri gibi iş görür. deve, kum fırtınaları sırasında bu ince göz kapağını kapayarak gözünü korurken nereye gittiğini de görebilir.
O heybetli ve güçlü görüntüsünün altında mazlum bir hayvandır, çölün binbir zorluğuna dayanıklı bir şekilde yaratılmıştır ve o zorlukları çeker.
Deve ve fillerin hisli hayvanlar oldukları ve kendilerine yapılan kötülüğü unutmadıkları söylenir.
(bkz: deveci)
(bkz: develi)
Gibi kelimelerin türeme nedenidir ayrıca.
Binek hayvan olarak kullanılabildiği gibi gerektiğinde etinden, sütünden, yününden, faydalanılan çöl deyince akla gelen uzun boylu sempatik hayvan türü. (Devegillerden camelus)
enteresandır fakat, avustralya'ya insan eliyle bırakılmış olmalarına rağmen bu topraklar onlar için biçilmiş kaftandır. yabani deve nüfusunun hemen hemen hepsi, bu topraklardadır. şaşırtıcı derecede iyi bir şekilde adaptasyon sağlamışlardır. ne de olsa avustralya, radikal tasarımlar çıkarma konusunda bir numaradır, her ne kadar develer geleneksel modeller uygulasa da..
hecinler*, yani tek hörgüçlü develer, bu topraklara bir ulaşım aracı olarak 1800'lerde getirildiler. ilerleyen zamanlarda, arabaların yaygınlaşmasıyla beraber develer de terk edildi. hecinler sanki bu terkedilişi bekliyorlarmış gibi iyi hazırlanmışlardı. kumu dışarıda tutmak için çift kirpiğe sahiptirler. burun delikleri de kapanabiliyor. hecinler de bir deve olduğu için, su içmeden uzun süre yaşayabilirler. bunu, böbrekleri ve su tutabilen bağırsakları sayesinde başarabiliyorlar. ünlü hörgüçlerinin su saklamak ile hiçbir ilgisi yok. yiyeceğin az olduğu zamanlar için yağ deposu olarak görev yapıyor.
yabani tek hörgüçlü develer, doğal çevrelerinde tükenme noktasına geldi. yani; ortadoğu'da. bugün, doğal davranışlarını sergileyebildikleri tek yer, avustralya. hatta burada soylarını devam ettiren tek hörgüçlü bu develer, çok yaratıcı bir çiftleşme ritüeli de geliştirmişler. tüm erkekler için doğa, "baskın olma" temelleri üzerine kuruludur ki, üreyebilesin. binaenaleyh hecinler de diğer dişilere çekici ve diğer erkeklere korkutucu gözükmeye çalışırlar. bunu birkaç farklı şekilde yaparlar. "dula" adı verilen sakız benzeri bir keseyi şişirirler, akabinde de birkaç tane süs eklerler. homurtular, kabarcık sesleri ve oldukça bol miktarda köpürmüş salya.. bu gösteri karşısında olası rakipler geri çekilmez ise, sert bir güreş hamlesi her daim seçenekleri arasındadır.
tuhaf kur ritüelleri bir yana, yabani develer üreme konusunda o kadar iyidir ki, avustralya toprakları'nda bir sorun haline gelmişlerdir. son sayıma göre yaklaşık 300.000 deve bulunuyor ve resmi bir nüfus kontrolü olmazsa, bu sayı her 10 yılda iki katına çıkabilir. bu topraklarda develeri avlayabilecek doğal bir yırtıcı da yok. pek tabii bu da bir sebep.