dev-genç 1971'te yok olmuş bir gruptur, sonrasında dev-yol ve dev-sol gibi gelenekler devam ettirmeye çalışmış fakat başaramamıştır, pkk ise 1978'de kurulmuş bir örgüttür. ikisi arasındaki ise bağ yoktur fakat dev-genc'e karşı çıkan vatan haini vatanperverlerin amerika ile pek yakın akrabalıkları, kucağa oturuşları vardır.
" işçi, köylü, ögrenci gençlik dev- genç' te birleştik. " sloganıyla tarihsel seyir içerisinde dev- genç' in perspektifindeki somut gelişimi gösteren, en üst yöneticisinden en yeni sempatizanına kadar her zaman safkan bir ögrenci örgütüdür.
her yerde böyle mi bilmiyorum ama bizim üniversitede dersten önce girerler bir tanesi makine gibi yüksek ve düz bir ses tonuyla konuşur, biri tahtaya "yaşasın dev-genç" yazar ve daha sonra çıkıp giderler. konuşmak gibi bir alışkanlıkları yok malesef. anlattıkları sorunlar hepimizin sorunları ama durum sadece slogan atmak düzeyinde kalıp, karşılıklı konuşup düşünce paylaşımı olmadığı zaman çok havada kalıyor gibime geliyor.
Türkiye Devrimci Gençlik Federasyonu (TDGF) ya da daha yaygın ismiyle Devrimci Gençlik (Dev-Genç), 1965'in sonlarında kurulan FKF (Fikir Kulüpleri Federasyonu) içerisinde yer alan öğrenciler tarafından dönemin özgünlüğünde kimi fikirsel ve mücadele pratiğine dair ayrılıklar üzerine kurulan, üniversiteli sosyalist gençlik örgütlenmesidir. Yasal olarak bir dernek formunda olsa da daha sonraları genişleme göstermiş, yaygınlaşmış ve üniversite dışına da taşmıştır. Emperyalizme, Faşizme ve Oligarşiye karşı mücadele eden ve devrimci çizgide olduğunu belirten Dev-Genç, 70'li yıllar boyunca başta üniversiteler olmak üzere gençliğin içerisinde yer aldığı en geniş kitlesel mücadele örgütü olmuştur. Dev-Genç'in 1968 kuşağı ile birlikte içerisinde farklı grupların çeşitliliği bir yandan Türkiye devrimci tarihine THKP/C, THKO ve TKP/ML gibi örgütleri kazandırıp, bu örgütlerin birbirleriyle dayanışma içerisinde olmasını sağlarken; diğer yandan Türkiye'nin dört bir yanında onlarca gençlik önderi çıkarmıştır. 1974'ten sonra ise THKP-C tutuklulularının cezaevinden çıkmasının ardından bu yapılanmanın siyasi iradesinin egemenliği ve örgütlenmesi sürmüştür. Darbeye gelinen süreçte Dev-Genç'liler Devrimci Yol örgütünün kadroları haline gelmiş, sonraki dönemlerde devrimci harekete ideolojik olarak koşutluğunu sürdürmekle birlikte kendi politik bağımsızlığını korumuştur. 1980 açık faşizminden sonra ise uzunca bir süre faaliyetlerini üniversitelerdeki öğrenci dernekleri bünyesinde parçalı olarak devam ettiren Devrimci Gençlik, 1989'dan itibaren faaliyetlerini merkezileştirmeye başlamış ve ilk yayınını 1990 yılında Faşizme ve Oligarşiye Karşı Devrimci Gençlik olarak çıkarmıştır. 1990'dan bu yana bu yana THKP/C geleneğini sürdürdüğünü ifade eden Devrimci Gençlik, 20 yıldır aynı adlı yayını çıkarmakta ve üniversiteleri 40 yıllık Dev-Genç geleneğinin örgütsel ve ideolojik birikimi olan fiili ve meşru militan mücadele çizgisiyle örgütlemektedir.
dev-lis günümüzde dev-genc'in ismine benzeyen oluşum, fakat bir gram alakaları bulundukları yoktur. aynı fikir genişliğine ve bilgi birikimine sahip değillerdir.
pkk sempatizanları sahip çıkıyor diye kötülenmesinin yanlış olduğu örgüttür (kanımca). sezar'ın hakkı sezar'adır. bilindiği üzere, pkk sempatizanları, içinde "sol" adı geçen herşeye sahip çıkmakta(öyle göstermekte aslında, **.*) ama fikirlerinin gayet çeliştiğini bariz bir şekilde bilmektedir. zaten bunu yapmasa etnik ırkçılığı uygulayacak tabanı kolay kolay da bulamazlar.
dev genç gibi örgütlerin tek sorunu, sempatizanlarını(üyelerini diyim, politik doğrucu konuşmayım şimdi - zira sempatizan seçme diye bi halt yoktur. orası da var.) seçerken hayatında "konuyla ilgili" tek bir kitap bile okumamış, bağlama çalıp silah taşımayı bir bok sanan tipleri işin içine katmamaları, "daha çok daha güzel" mentalitesinde olmaları, ama sempatizanlarından(üyelerinden, elemanlarından) birinin yediği bokun kendi adlarını karaya çıkardığını unutmaları ve "sayı çoksa kalite azalma eğilimi gösterir" düsdurunu benimsememeleri ve böylelikle, şu anda işlevsiz, kambur, ve, dediğim gibi, aynen ülkücülerin yolundan giden bir oluşuma dönüşüp kendilerini yok etmeleridir.
bunu yaparken de benim gibi düşünenlerin "türkiye gibi ülkelerde sağ-sol ve bilimum düşünce karşısındakini yok etme iç güdüleriyle yönlenir" tezine katkıda bulunmakta, gözümden sakındığım güzel ülkemdem beni ve benim gibi düşünenleri soğutmaktadırlar.
edit: ülkemden soğutmak kavramı yanlış anlaşılmalara gebedir, bilmekteyim. ama daha iyi bir tabir bulamadım. ve hayır, amarigaya, mamarigaya kaçma eğiliminde olacak kadar yozlaşmadım daha.