üniversitede de yaşanan durumdur. isim de veriyorum. ankara üniversitesinde iletişim fakültesinde arslan sonat beyefendi. çok ama çok severiz de bu huyu biraz ilginç.
- ben size saygı gösteriyorum sınıfta bir şey yiyip içmiyorum siz de su içmeyin, sakız çiğnemeyin bir şey yemeyin.
ders saatlerine uyan bir hoca olduğu için bir şey demiyoruz. ama derse girip 2 saat çıkmayan hocaların buna hakkı yoktur.
nedeni sorulunca "dikkatim dağılıyor." diye cevap veren "hoca"dır. ben gördüm.
bir anımı da anlatmak isterim ki, geçenlerde almanın biri derste, fransız bir kıza, fransa'da derste su içmeye kızılıp kızılmadığını sordu. fransız kız "manyak mısın kızım, iç tabii alla alla." şeklinde cevap verdi. demek ki, fransız bir öğrencinin su içilmesine kızan bir hocaya rastlama olasılığı, almanınkinden daha az.
Eğitim-öğretimin tek tip insan yetiştirmekten geçtiğini düşünen, öğrencileri zihinsel, fiziksel, kişisel yönden eğitmek yerine disipline etmeyi ana hedef edinmiş; yer yer saç şekli, kravat sıkılığı, ceket düğmeleme, öğretmen görünce hizaya geçme şeklinde zuhur edebilen, darbeleriyle meşhur ülke oluşumuzun eseri, çocukluğuna inilesi, artık gençlerin üzerinden ellerini çekesi zihniyetin temsilcisi.
genelde "artık kocaman insanlar oldunuz. dayanın azcık" ya da "tenefüste içseydin suyunu" şeklinde gerekçeler ortaya sürerek öğrencilerin su içmelerine izin vermeyen hocadır.