dersin kaynatılmasına yol açan öğretmen.
lise bitmişti, dersaneye yazıldım, öss sık gelişen inter atakları gibi üstüme çullanmış ve beni yenmişti, ben de savunmama savunma ekleyip tekrar karşısına çıkmak üzere dersaneye girdim. iyi bir sınıfımız vardı, kızlar kaprissiz, erkekler hoş sohbetti.
matematik öğretmenimize pergel adını vermiştik, tahtaya daire çizerken büyük gıcırtılar çıkartırdı.
türkçe öğretmenimiz haşim lakabını taşıyordu. herhangi bir cümle örneğini şairin eserlerinden seçer, hatta test çözdürürken kitabını okurdu.
bir başka öğretmenimiz ise hedef forvetti. ona bu lakabı vermemizin sebebinin dersle alakası yoktu, zaten onun da dersle alakası yoktu. 5 dakika konu örneği anlatır, sonra da isteyene test çözme izni verip, isteyenle sohbet ederdi. genç ve uzun boyluydu, şimdilerde sovetov' da oynayan çek golcü koller' in sarışınını düşünün, aynen öyleydi. mesela galatasaraylı vedat' tan bahsederdi. ' bir maçta vedat' a sert girdim, bana diklendi, ayağa kalkınca da gözden kayboldu. maçtan sonra barışıp birlikte kumpir yemeye gittik. ' türünden şeyler anlatırdı.
diğer öğretmenlerin tepkisini çekiyordu, dersane müdüründen uyarı aldığı için bir süre boyunca ders işlemek zorunda kaldı. ancak espriler ve futboldan örneklerle tarih dersini zevkli kılıyordu. mesela bir savaşı anlatırken ' hükümdar takımı gole giden teknik direktör gibi öne atıldı ' demesini hala hatırlarım, o savaş sınavda sorulmuştu.
sınava girdim ve memleketimin üniversitesini kazandım. bir sabah çorbacıdan dönerken ona rastladım, yanında bir eskişehirspor futbolcusu vardı, tanıştırdı bizi. değişiklik olsun diye gelmiş, iyi de etmişti. aynı futbolcu ' hocanız çok iyi golcüydü ' dedi. ben de ' bilmez miyim? ' dedim. güldük.