1937 yılında tunceli kırsalındaki bölücü örgüt yandaşlarına tsk tarafından düzenlenmiş başarılı bir askeri operasyondur. az kayıpla binlerce bölücü etkisiz hale getirilmiştir. yeni kurulan cumhuriyeti tanımama ve başkaldırı girişiminde bulunarak ayaklanan eşkiyalara farklı şekilde müdahale edilmesi zaten sözkonusu değildir. gereken ne ise yapılmıştır.
dersim isyanıdır o. utanmadan katliam(soykırım) olarak gösterilmeye çalışılan isyandır. vatana karşı yapılan isyanın cezası ölümdür. bu da böle biline.
1930 yılında 15 bin kişi nerelerde varmış bir bakalım mı? 1950 ye bakalım biz hatta... her hafta bilmem ne katliamı, rakamı da bu demekten sıkılmadı bazıları. kaynak diye sorsan yok, ancak sallama. boşaltım organının sonunu kaynak olarak kabul etmiyoruz beyler.
1950 il merkezleri nüfusu
adana 117 642
adiyaman 11 522
afyon 29 818
agri 10 028
amasya 14 470
ankara 288 536
antalya 27 515
artvin 4 562
aydin 20 161
balikesir 36 006
bilecik 4 878
bingöl 3 977
bitlis 11 137
bolu 7 954
burdur 14 865
bursa 103 812
canakkale 11 824
cankiri 14 108
corum 22 833
denizli 22 017
diyarbakir 45 053
edirne 30 426
elazig 29 317
erzincan 18 043
erzurum 53 353
eskisehir 89 879
g.antep 71 887
giresun 12 507
gümüshane 4 220
hakkari 2 756
antakya 30 494
isparta 18 363
mersin 36 463
istanbul 1 002 085
izmir 227 578
kars 21 130
kastamonu 13 597
kayseri 65 488
kirklareli 14 557
kirsehir 14 034
izmit 36 037
konya 64 434
kütahya 19 448
malatya 48 621
manisa 35 240
k.maras 34 641
mardin 19 354
mugla 10 612
mus 7 050
nevsehir 15 054
nigde 12 457
ordu 11 668
rize 15 067
adapazari 35 581
samsun 44 019
siirt 15 580
sinop 5 780
sivas 52 234
tekirdag 15 696
tokat 21 666
trabzon 33 990
tunceli 1 883
s. urfa 38 685
usak 19 636
van 13 664
yozgat 11 885
zonguldak 35 722
aksaray 10 966
bayburt 9 843
karaman 13 476
kirikkale 15 750
batman 915
bartin 8 789
dünya tarihinde görülen en büyük soykırımdır. 1937-38 yıllarında dersimde yaşayan 80 milyona yakın insan katledilmiş, geriye 200 milyon kadar öksüz çocuk kalmıştır. ölen 80 milyon insanın büyük çoğunluğu 150 yaşının üzerindeki savunmasız yaşlı insanlardır. cesetler kamyonlara doldurularak ağrıya götürülmüş, üst üste konularak toprakla örtülmüştür. daha ayrıntılı bilgi için
enflasyonun ülkemizdeki en büyük kanıtıdır verilen rakamlar. ihanet yapana hain denir bu memlekette. dersim, tarih boyunca osmanlı idaresine başkaldıran, merkezi idareyi reddeden, ağa hegomonyasının vergi vermeyi ve askere alınmayı reddettiği bir bölge olmuştur. cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte merkezi idarenin tesisi amacıyla yapılan çalışmaların tamamına karşı çıkan bölgede, isyancılar tarafından 1937 yılında bir çok karakolun basılması ve onlarca askerin şehit edilmesi ile bölgedeki gerginlik hat safhaya ulaştı. celal bayar tarafından harekat emri verildi. yapılan ilk harekat başarısızlıkla sonuçlandı. bunun sebebi kendi halkına karşı isyan bastırmak üzere eğitilmemiş türk askerinin çekingen davranmasıydı. ancak daha sonra uzun süre devam eden bastırma süreci sonunda isyan tamamen bastırılmıştır.
bu devlet kendi halkı üzerinde eziyet mi etsin, silah mı geliştirsin, laboratuar faresi olarak mı kullansın? bunları iddia etmek değil akıldan geçirmek bile beyinde kısa devre olmasının kanıtıdır.
soykırım değil, katliamdır. yalnız bazı arkadaşlar, asuri soykırımı, pontus soykırımı falan diye çeşitlendirmiş olayı. bunlar hikayedir. kürt beyleri, hakkari civarında bir asuri devleti kurmak isteyen ingilizlere nasturileri katlederek cevap vermişler ve bunu yaparken osmanlı devleti'ni de karşısına almışlardır. Benzer katliamları ingiliz ordusuna bağlı "asur levi lejyonu" adıyla örgütlenen nasturiler de yapmışlardır. pontus olayları da bundan farksızdır: batılıların silahlandırdığı ve anadolu'da devlet kurmak istediği rumlara laz çeteleriyle bazı askeri birliklerin verdiği cevaptan ibarettir. vatan savunmasıdır yani; soykırım değil...
dersim katliamının ise bu anlamda ciddi gerekçeleri yoktur. ama tabii ki, soykırım diye abartılmaması gerekir..
abartılmış askeri operasyondur. tamam düşmanın varsa çatışırsın da bütün milletti kesmessin di mi? insanları mağaralara tıkıp zehirlemessin di mi? hadi bütün bunları yaptın, inkar etmessin di mi? bu işin sorumlusu bizzat chp'dir. *mustafa kemal'in 'bu meseleyi kökünden çözünüz' şeklinde bir ifadesi de var.
aslı öğle değildir.
bu bir operasyondur. iki defa yapılmıştır. yer anadoluda birinci bölgede bir konum diye geçer. adıda tunç eli operasyonudur. şehir ismini operasyon adından almıştır.
sebebi: bölgede yaşayan halkın, zorbalıkla ve güç kullanarak yan şehir ve kasabalara saldırması talan etmesidir. mal mülk sahibi olmak ve ihtiyaçlarını karşılama sebebiyle.
dönemin siyasi partisi chp dir ve celal bayar önderliğindedir. birçok sünni şafi ve alevi öldürülmüştür. ikinci operasyon birinciden daha ağır geçmiştir.
operasyonlar sonlandıktan sonra. türkiye yeni bir cumhuriyet olması ve kısıtlı bir bütçeye sahip olmasına rağmen 5000 tl lik bir yardımla şehir kalkındırılmış ve okumaya teşvik edilmiştir. günümüzde dahi okuma oranı oldukca yüksek bir şehrimizdir.
rivayetlere göre; atatürk'ün hayatta olması ve lider olduğu bilinmesi sebebiyle, tarafından yaptırıldığı düşünülmektedir.
bu bilgiler resmi kayıtlardan okunarak yazılmıştır. yorum değildir.
bu ülkede devlet erkini elinde tutanlar tarafından çeşitli ırk inanç grubu vs. bu fenerbahçede olabilir, uygulanan zalim makyavelist uygulamalardan sadece birisidir. gücünü diğer mazlum fraksiyonların suskunluğundan alır.
yalandır iftiradır. orda isyan vardı. isyancılar öldürülmüştür. ne yapsaydı asker? kendisine karşı saldırıda bulunan isyancılara ateş etmesemiydi? 3 yaşında olsa nolcak? isyancı isyancıdır nede olsa.
bugün hatırlanan tek katliam olması da onun bir diğer özelliğidir. oysa konya, yozgat, bolu gibi yörelerde de ciddi katliamlar olmuştur. evet, bu yörelerde isyan vardı ama, köylerin top ateşiyle haritadan silinmesi vs gibi bastırma yöntemleri şart değildi. sonuçta isyancılar, 300 - 500 kişilik gruplardı.
daha kötü bir şey var: bugün yaşanan birçok siyasi sorunun temelinde, hala o katliamların hafızalardan silinmeyen izleri vardır.
hal böyleyken yoktan bir soykırım yaratmak ve Sovyetlerin bile dersim isyanındaki tehlikeyi görüp Türk devletine destek vermesine rağmen Solculuk oynamak boş konuşmaktan öte değildir.
devlet otoritesine karşı çıkmış olan isyanın akabinde isyancılara karşı düzenlenmiş olan ve türk'ün çelik bileğini ortaya koyan operasyon sonrası mazlum edebiyatını kendine alışkanlık edinmiş kişiler tarafından soykırım olarak adlandırılmaya başlanmış olaydır. yani asıl adı dersim isyanıdır.
(şu kitabı okuyun:Dersim isyanları ve Seyit Rıza Gerçeği-rıza zelyut)
Daha sözde "Ermeni Soykırımı" ile ilgili başımıza bela olan söylemi atlatamamışken Amerikalı avukat Barry A. Fisher'in öncülüğünde bulunulacak olan girişimdir.
Adı geçen avukat Barry A. Fisher, "Türk devletinin 1937-1938'de Dersim'de yaptığı katliamın, "soykırım" olarak tanınması için çalışmalar yapıyor.
Bu yaptığı çalışmalar için de en büyük kaynak olarak Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan'In 14 Ağustos 2010'da yaptığı konuşmayı kaynak olarak gösteriyor.
Hatırlarsanız sayın başbakanımız o zaman kendisini dinleyen kalabalığa:
"CHP'nin yeni genel başkanı nereli" diye sormuş, bu sorusunu da "Dersimli" diye kendi yanıtlamıştı.
"Dersim'in köylerini, vergi vermediler diye kim bombaladı" diye yine sormuş ve "CHP bombaladı" diye kendi yanıtlamış "O zamanki Cumhurbaşkanının emriyle bombaladı. Kimdi Cumhurbaşkanı? inönü'ydü" diyerek tamamlamıştı. (Kaynak: 14.08.2010, Saat 18:45 Kanal D)
Zaten aynı başbakan 4 Mayıs 2010'da AKP grubunda da inönü'yü, 60 milyon dünya insanının katili Hitler'e benzettikten sonra, tehdit dolu şöyle bir söz etmişti:
"CHP bunu fazla kurcalamasın, dosyam, arşivim kabarık. Milletime açıklarım."
işte şimdi CHP kurcalamıyor ama bir Amerikalı avukat kurcalıyor ve bu olayların gelişiminde belli ki başbakanımızın bu arşivi açıklamasını isteyecek. Kendisini, partisini ve de en önemlisi ülkesini oldukça zor durumda bırakacak!
Eğer bir siyasetçi, günü kurtarmak için böyle tahrik dolu konuşmalar yaparsa sonuçlarının bu şekilde olmasına da çok şaşırmamak gerekir.
Ülkemiz üç beş oy uğruna bir kez daha soykırımcı damgasıyla dünya gündemine gelecek.
ve tabi bir başka konu da başbakımızın tarih bilgisi eksikliğinden kaynaklanmakta. Dersim katliamına ya da ikinci Dersim Harekatına sahne olan olaylar sırasında ismet inönü ne cumhurbaşkanı ne de başbakandı. Başbakan Celal Bayar iken cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk idi. Bu durumda sayın başbakanımızın Mustafa Kemal Atatürk'ü bu olayların gelişiminde soykırımcı liderler kümesine soktuğuna şahit olacağız belki de...
Dersim'de o tarihte yaşanan olaylar neresinden bakarsanız bakın acı doludur. Masum bir çok insanda çıkan isyanda ölmüş ya da öldürülmüştür. Devletin bu insanlar için bir özür borcu bulunmaktadır. Ama unutulmamalıdır ki olaylara neden olan isyan sırasında da isyancılar bir kaç karakolu basarak buradaki askerleri öldürmüşlerdir. Örneğin; 1937 yılında Atatürk Singeç Köprüsü'nün açılışını yapmak üzere Dersim'e gelecekti. Bu köprünün bir ucunda güvenliği sağlamak amacıyla bir askeri karakol bulunuyordu. ismail Hakkı adlı bir teğmen'in komutasındaki karakola isyancılar tarafından saldırı düzenlendi, Karakol yakıldı, 33 askerin tümü öldürüldü. 27 Mart 1937 tarihinde Tunceli - Erzincan yolundaki bir köprü de Haydaran ve Demanan aşiretleri tarafından yakılır. Diğer Türk Birlikleri ile bağlantı kurulmasın diye kürtler tarafından bölgenin telefon hatları kesilir. Jandarma birliklerine pusu kurulur. Pax bucağı karakoluna baskın düzenlenir. Seyit Rıza bizzat Sin Karakolu'nun da basılması için asi milislere emir verir. Bölgedeki 9. Seyyar Jandarma Taburu'na da baskın düzenlenir. Kendi vatandaşlarından kurulu düzensiz gerilla kuvvetlerine karşı savaşmak üzere eğitilmemiş ve bu yönde bir hazırlığı olmayan askeri kuvvetler kendilerini korumakta zaafiyet içine düşerler. Birçok askeri birlik basılarak askerler öldürülür ve yaralanır. Asiler Mazgirt Köprüsü'nü tahrip ederler. Harekatlar bundan sonra başlar ve bir cinnet geçirir gibi pek çok sivil de isyancılar ile birlikte öldürülür.
işin ilginç yanı tüm bu yaşananların sebebi bölge insanının varsıl toprak ağalarının yanında maraba olarak çalıştırılmasını engellemek, bölgedeki feodal düzeni yoketmek ve tüm bölgede gerçek bir toprak reformunu gerçekleştirerek iyileşmeyi sağlamaktı. Ama dedikleri gibi "Yetersiz iyiniyet kötüsüne yol açar"... Binlerce insan ölmesine ve aşiret reisleri idam edilmesine rağmen istenilenler yerine bugün bile getirilemedi. Türkiye'de yaşanması gereken toprak reformu bölgenin ağır ve kemikleşmiş feodal yapısından dolayı bir türlü kırılamadı. Başta güneydoğu olmak üzere pek çok yerde hala aşiret reislerinin ve ağaların sözü hala geçerli. Siyasetçiler ise bunlarla artık aynı masada oturmayı tercih ediyor.
Uzun lafın kısası Türkiye, şimdi kendi başbakanının söyledikleri ile sözde Ermeni Soykırımına benzer bir biçimde sanık sandalyesine oturtulmaya çalışılacak.
Elbette karşımızdakine "Sen kendi içişlerine bak" diyecek mecalimiz de yok.
Neredeyse 10 yıldır tüm dünyanın gözü önünde Irak ve Afganistan'da yüzbinlerce sivili yok eden, işkence eden ve bizzat öldüren ABD'ye kimsenin sesi çıkmazken bizi suçlayanın bizzat bu ülke vatandaşı olması ise ayrı bir trajikomedi...