hala bilmeyen bazı angavutlar var ve bu beyinsizler olayın sünni alevi çatışması olduğunu sanıyor.
zihniyetini siktiklerim mustafa kemal döneminde, sabiha gökçenin hava desteği ile, türk silahlı kuvvetlerinin isyanci güruha ders vermesidir. dersim ne la? katliyam ne?
atam aslanlar gibi ya devlet başa ya kuzgun leşe deyip, bir binbaşının raporunda geçtiği şekilde, gizlendikleri inlerde hayvalar gibi gebertilmislerdir. evet evet katılan binbaşının raporu bu şekildedir.
ha bi de türkiye cumhuriyetinin ilk kez kimyasal silah kullandığına dair rivayetler vardır...
kadın çoluk çocuk demeden katledilmişlerdir. havadan bombardımanın yanı sıra askerlerde karadan saldırmıştır. halk öldürülmüştür.
bunun bir benzeri de rize' de olmuştur. halk sünnet-i muhammediye(asm) olan sarığı çıkartmayı reddedince; denizden savaş gemileriyle tüm şehir halkı günlerce bombalanmış, türk halkı katledilmiştir hemde kendi topuyla kendi tankıyla.
yakın tarihimiz ülkesini çıplak elleriyle yerden kazıyan halkımızın; sonrasında yine o ülke tarafından yere gömülme hadiseleriyle doludur. Allah mazlumun hakkını zalimde bırakmaz arkadaşlar.
edit: toplu katliam gerçekleştirilirken kimyasal bomba kullanılmış yazıklar olsun. hitler' den ne farkınız var o.ç ları! radikalin kanıtlarıyla sunduğu habere ulaşmak için: http://www.radikal.com.tr...kez-ortaya-cikti-1164486/
resmi belgelerle teyit edilmiş kadın ve çocukların katledildiği: "1938 harekâtında ailesini kaybeden kişiye sürgün sonrası Tunceli Valiliği'nce verilen 'Aile üyelerinin imha edildiği...' yazılı zabıt, bugün ilk Dersim davasının resmi dayanağı oldu." belgeyle beraber haber kaynağı: https://www.ntv.com.tr/tu...si,W3rvm-_dbk-MqkaSyHo18Q
katliam yok diyenler yalancıdır, eli kanlı halk düşmanı hainlerdir arkadaşlar. işte resmi kayıtlar işte belgeler.
1920'den beri başlayan sistematik ingiliz güdümlü kürt isyanlarının sonuncusudur.iran,ırak,ingiliz destekli bir devlete kalkışmaydı,devlet gitti ve burdayım dedi.çocukmuş tecavüzmüş kanıt var mı kanı't?
Cumhuriyete isyan edip sözde şeriat ile yönetilen dinci(suudi arabistan ve iran gibi) bir kürt devleti kurmak için edilmiş isyandır eğer başarılı olsaydı güneydoğu anadoluda dinci ve baskıcı bir kürt devleti olurdu
Benim anlamadığım türk devleti ne yapmalıydı çiçek mı dağıtsaydık amına kodumun teroristlerine gebermiş oropsu evlatları.
Atatürkün emriyle yapılmıştır. Daha da vahimi atatürkün partisindeki gamze ilgezdi midir nedir bunun hesabini yapanlara soracağiz diyor. Yani atatürke ama chpli ulusalci arkadaşlarda alkışlıyor. Mal la bunlar secmenide secilenide mal bunların.
Sabiha Gökçen ise, olaylarla ilgili olarak 1956 yılında Halit Kıvanç'a verdiği bir röportajda;
"Canlı ne görürseniz ateş edin! emrini almıştık. Asilerin gıdası olan keçileri dahi ateşe tutuyorduk" demiştir.
Teröristlerin, Kürtlerin, kürt sevicilerinin hümanistlerin bu gibi bilimum hastalığa yakalanmış, Türk'e küfretmeyi kendine görev edinmiş tipler artık şu yobazlığınızı cahilliğinizi bir kenara bırakın, kendini Atatürkçüyüm ben yiea diye tarif edip de bu vakaya katliam diyen, elim bir olay diyen yalaklar da lütfen ya Atatürkçü olmasın Araf değiştirsin ya da Atatürk'e laik vatanperver bir Türk evladı olsun.
Sene 1937… Mustafa Kemal, başbakan Celal Bayar’la birlikte Tunceli’ye gelip, Murat Nehri üzerindeki Singeç Köprüsü’nün açılışını yapacaktı. Köprünün ucunda karakol vardı. Basıldı. 33 asker şehit edildi. Peşinden… Telefon hatları kesildi, pusular kuruldu, Mazgirt Köprüsü havaya uçuruldu, jandarma taburu vuruldu, 56 asker daha şehit oldu.
Film koptu.
Elebaşı Seyit Rıza’ydı…
Birisinin “hikâyesi yürek burkucudur” dediği Seyit Rıza.
Kukla’ydı…
Kendisini oynatanların ipleri bıraktığını hissedince, paniğe kapıldı, ingiltere Dışişleri Bakanı’na mektup yazdı, Suriye’deki ingiliz Elçiliği’ne gönderdi.
Yalvaran mektubunda, Anadolu için “çorak toprak” derken, “Kürdistan bereketli toprak diyordu… “Sayın ekselansları” diye başlıyor, “Türk Hükümeti yaptığı anlaşmalar sayesinde dış baskılardan kurtuldu, Dersim’e girmeye kalkıştı, Türk ordusunu başarısızlığa uğrattık, direnişimiz karşısında Türk uçakları bombalamaya başladı” diye vaziyeti anlatıyor, “sayın ekselanslarına sesleniyorum, hükümetinizin yüksek manevi etkisinden Kürt halkını yararlandırmanızı istirham ediyorum, en derin saygılarımın kabulünü rica ediyorum” diye bitiriyor, “Seyid Rıza” diye imzalıyordu.
Hal böyleyken… Seyit Rıza’yı “masum” göstermeye çalışan arkadaşlar, böyle bir mektubun asla varolmadığını iddia ediyor. Altında kabak gibi “Seyid Rıza” imzası bulunmasına rağmen, Seyit Rıza yazmadı, Nuri Dersimi yazdı diyorlar. Üstelik, sanki Fransa babamızın oğluymuş gibi, “o mektup Fransa’ya yazıldı, Fransa Devlet Arşivleri’nden doğrulamak mümkün” diyorlar.
Gel gör ki…
Londra’da The National Archives diye bi yer var. ingiltere devlet arşivi… Kayıt ofisine gidiyorsun, “FO 371/20864/E5529” numaralı belgeyi rica edebilir miyim kardeş diyorsun, hay hay deyip, yukardaki mektubu veriyorlar. 50 pens filan, fotokopisini alabiliyorsun.