işin özünün, feodal sistemin yıkılmasına karşı direniş olduğu olaydır. düşünün ki bir bölge var kendi ülkenizde hükümetin sözü geçmiyor, jandarma giremiyor, herşey oradaki ağaların toprak sahiplerinin iki dudağı arasında. devlete vergi vermeyi reddediyor, askere genç vermeyi reddediyor.
bu özerkleşme inadına karşı yapılan harekatta işin dozunun kaçtığı kabullenilmektedir. fakat son günlerde tarih bilinci olmayan, tarih bilgisi yalnızca kafalarına pompalanan ideolojik soslu bilgilerden ibaret insanlar, sanki devlet ''valla bi harekat yapsak, ne zamandır aksiyon yoktu'' diyerekten dalmış gibi olayları çarpıtmakta.
tarihi manipüle etmek böyle bir şey olsa gerek.
çok ilginç bir durum var ya... kimse bahsetmemiş...
alın arkadaşlar kim ne düşünüyorsa, kimin tarafındaysa, fraksiyonu veya bağlı olduğu düşünce sistemi neyse alsın ve beynine yazsın bu sözleri, cünkü bu sözler her aklı başında, mantıklı ve sözünün eri insanın ezberlemesi gereken sözlerdir.
türk genci, devrimlerin ve rejimin sahibi ve bekçisidir. bunlarin lüzumuna, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır; rejimi ve devrimleri benimsemiştir. bunları zayıf düşürecek en küçük veya en büyük bir kıpırtı ve bir hareket duydu mu, bu memleketin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adliyesi vardır demeyecektir.
hemen müdahale edecektir. elle, taşla, sopa ve silahla, nesi varsa onunla kendi eserini koruyacaktır. polis gelecektir; asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. genç, "polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi degildir" diye düşünecek, fakat asla yalvarmayacaktır. mahkeme onu mahkum edecektir. yine düşünecek: "demek adliyeyi de islah etmek, rejime göre düzenlemek lazım!" onu hapse atacaklar.
kanun yolundan itirazlarını yapmakla beraber; bana, ismet paşa'ya,meclis'etelgraflar yağdırıp haksız ve suçsuz olduğu için tahliyesine çalışılmasını , kayrılmasını istemeyecek. diyecek ki, "ben inanç ve kanaatimin icabını yaptım. müdahale ve hareketimde haklıyım. eğer buraya haksız gelmişsem, bu haksızlığı meydana getiren sebep ve amilleri düzeltmek de benim vazifemdir!" işte benim anladiğim türk genci ve türk gençliği!
Resmi kayıtlarda 7500 kişinin öldüğü bildiriliyor. Ancak resmi olmayan kayıtların bir kısmı 50.000, bir kısmı 70.000, hatta 90.000 ölü diyen bile var. Tam olarak ne olmuş, kaç kişi ölmüş.Kaçı isyancı, kaçı sivil halk?? bunların net olarak açıklanması gerekiyor.Hatta isyan mı? yoksa katliyam mı? aslında herkesin kafası çok karışık.Araştırdıkça kafa karışıklığım azalıcağına daha çok arttı diyebilirim...
dersim terör olayları demek daha doğrudur. devlet durup dururken gitmemiştir oralara. her iki tarafın da yaptıkları yanlıştır. olayların başında karakol baskını da olması ilginç. aşağıdaki alıntı vatan gazetesinden.
En gülünç olanı Atatürk'ün ordularının şeriatı dindirmek ve ağalık sistemini yıkmak için geldiği söylemidir. Lan ne şeriatı , ömrüm orada geçti daha allah kelimesini bir kere duymamışım kim şeriat yapacak dersimde. Ağalık sistemine gelince , Dersimde hiçbir zaman bir insan diğer insandan üstün olarak yaşamamıştır , alevilik felsefesi gereği .
hatırlatalım olaylar trajik doğru ama yıl 1937-1938. ve bundan 1 sene avrupa'da 60 milyon insanı öldürecek dünya savaşı başlatılacak o çok demokrat (!) ve bizi soykırımla suçlayan ülkeler tarafından.
isyan eden * erkekler askerle çatışmaya girip dağlara doğru kaçtıkları için geride kalan bebekler, yaşlılar, kadınlar katledilmiş * ve isyan başarılı bir şekilde bastırılmıştır. ne mutlu türküm diyene.
bu mu? kurtuluş savaşına asker toplarken, tekalif-i milliye emirleri'ni yayınladıktan sonra gelen yardımları toplarken kimse kimseye sormamış ama türk müsün kürt müsün diye? sadece kürt olmak bir bebek için ölüm nedeni olabilir mi? ulan hiç mi bir bebeği kucağına alıp sevmedin? hiç mi yeğenin çoluğun çocuğun olmadı seni dürzü? bebek lan bu!! bebek!! sizin kürtlere duyduğunuz bu nefret duygusunu naziler de bize duyuyor. ve biliyor musunuz, almanya'da türk ailelerin evlerini yakan nazi piçlerinden hiçbir farkınız yok.
merhamet. bizi hayvandan ayıran belki de en önemli duygu. bazı hayvanlarda bile var, ama bazı insanlarda(!) yok. ne yazık.
ilk önce sorulması gereken şudur: Devlet içinde devlet olması, bağımsız bir devlet anlayışına uygun mudur? Sorabileceğimiz diğer bir soru, ilk sorudan hareketle; Bir devletin, belirli bir bölgesinde ki yerel halk, o bölgede ki feodal bir düzenin sahiplerine tabiyse ve bunlar yerel dini otoritelerin etkisinde kalıyorsa, devlet ne yapmalıdır? Dünyanın neresine giderseniz gidin, Devrim yapılmış her ülkede, devrimi yapan ideolojiye karşı birtakım isyanlar çıkabilir. Devlette , bekasını korumak için devrimi gerekirse kanla bastırabilir. Burada ki sözüm yanlış anlaşılmasın. Bugün uygar diyebileceğimiz bir çok toplum, devrim süreçlerinde, karşı devrim yanlılarını bertaraf etmiştir. Şimdi başka bir sorum; eğer ki devlet isyanı bastıramazsa ne olur? Olacak olan şey kanlı bir iç çatışmadır. Belli bir süre sonra olaylar anarşizm boyutuna dönüşür. isyanı bastıramamak, her geçen gün insan kaybı demektir. Söylediklerim faşizan söylemler değildir. Her devlet kendi ideolojisine karşı çıkan grupları bastırma yükümlülüğü altındadır. Dersim olayına gelirsek; Askerlerin içinde bulunduğu ruhsal durum nedeniyle yapmış olabilecekleri katliamlar, devlete ve onun ideolojisine fatura EDiLEMEZ. Öyle ki ünlü rus tarihçi Rustow'un araştırmalarına göre kemalist devrim dünya tarihinin başıyla ve süreciyle beraber en kansız devrimidir. Tarihi konular da tartışmaya elbette açık olmalıyız. Fakat olayları suistimal edip, duygusal bir boyuta sokmamalıyız. Bununla beraber, olmuş olandan çok, gelecek adına yapabileceklerimizi tartışmak bizi bir yerlere taşıyabilir. Tarihi devamlı kurcalamak, bizi bir kısır döngünün içine iter. Dersim olayını devrim sürecinde yaşanmış, normal fakat acı olaylar olarak nitelendirebiliriz.
bilmem kaç bin alevinin değil kürdün öldürüldüğü katliamdır.veya temizliktir. nası isimlendirildiği önemli değil benim için fakat küçük bir yanlış anlaşılma var onu düzeltelim. "alevi kürdü" diye bir şey olamaz. kürdün hristiyanı olur, süryanisi olur, ateisti olur, musevisi olur ama alevisi olmaz. tarih boyu kimlik arayışında olan kürtlerin sığındıkları limandır alevilik.
nitekim ezelden beri alevi oylarının % 95 i chp ye gitmekte ve her alevinin evinde ataturk posterleri bulunmakta ve en sağlam atatürkçüler olarak bilinmektedirler.bu da bunun bir nevi kanıtı olmuştur. yoksa 70 sene önce binlerce insanını öldürmüş kişinin posterini duvara atıp partisine oy atmak çok da manalı değildir.
işin özü anadolu alevilerinin hiçbiri dersim katliamının kendilerine yönelik olduğunu düşünmez ki zaten öyle de değildir.
katliam ile alakası olmayan durumdur.
tam olarak kangren olan kolun kesilmesi eylemine benzetilebilinir.
hoş, şimdi tabloya bakınca görüyoruz ki iyi kesememişiz, orası ayrı.
uzerinden siyaset yapilmasi, siyasal iktidarin bir daha boyle etnik temizlik harekatlarina girismemesi, magaralarda coluk-cocuk insanlari zehirli gazlarla oldurmemesi, koyleri bombalamamasi, kurtleri turklestirme politikasindan vazgecmesi icin gereklidir.
onun uzerinden siyaset yapma, bunun uzerinden siyaset yapma. lan salatalik fiyatindan baska bir sey uzerine siyaset yapilmayacak mi?
bu arada son iki gundur AKP'li arkadaslarimin da dersim katliamini 'kesfettiklerini' hayret ve mutlulukla izliyorum. demek ki basbakanin bir cift lafi yetiyormus insani duygulari hatirlamak icin. Zira biz zaman gazetesinin Kemal Kilicdaroglu'nu tanitirken lafa "dersim isyaniyla bilinen tunceli'de dogan..." diye girdigiini de hatirliyoruz.
bir halk hareketi başarıya ulaşırsa adına "devrim", yenilirse isyan adı verilir. atatürk'ün ulusal kurtuluş mücadelesi başarılı olmasaydı o da isyan olarak anılacaktı.
dersim ayaklanması, osmanlı döneminde kısmen otonom olan alevi kürtlerin, cumhuriyetin kurulması ardından devletin resmi politikası haline gelen zorla türkleştirme baskısına karşı haklı bir isyanıdır. ancak bu isyanın katliam adını alması, onun bastırılması nedeniyle degil, nasıl bastırıldığı sorusu ile ilgidir. çoluk çocul demeden 90 binden fazla sivil, zehirli gaz ile, hava bombardımıyla katledilmiştir. bu vahşetin yanında halepçe katliamı masum kalır.
katliam sırasında bölgede görevli olan, anlı şanlı devlet adamı, ihsan sabri çağlayangilin ağzından anlatalım.
"..mağaralara iltica etmişlerdi. ordu zehirli gaz kullandı. mağaraların kapısının içinden. bunları fare gibi zehirledi. yediden yetmişe o dersim kürtlerini kestiler. kanlı bir hareket oldu. dersim davası da bitti. hükümet otoritesi de köye ve dersime girdi. dersim böyle bitti."
"...asılabilsin diye seyit rızanın yaşı 57ye indirilmiş, oğlunun yaşı da 17den 21e çıkartılmıştır: seyit rızayı meydana çıkardık. etrafta hiç kimse yoktu. ama seyit rıza meydan insan doluymuş gibi sessizliğe ve boşluğa bağırdı: evlâdı kerbelayık. bihatayık. ayıptır. zulümdür. cinayettir dedi. benim tüylerim diken diken oldu. bu yaşlı adam rap rap yürüdü. çingeneyi itti. ipi boynuna geçirdi, sandalyeye ayağıyla tekme vurdu ve kendini astı. gömüleceği yer türbe olmasın diye cenazesi de yakıldı."
idamlardan bir buçuk ay sonra da dağlı denilen binlerce insan, çoluk çocuk yaşlı kadın demeden temizlendi. yüzlerce aile de topraklarından koparılıp sürgüne yollandı.
işte, onur öymen'in demokratik açılıma karşı önerdiği alternatif çözüm budur. bu yüzkarası tavır sadece onur öymen'in kimliğini değil chp'nin de katlıamcı yüzünü açığa çıkarmıştır.
bazılarının katliam da katliam diye götlerini yırttıkları başarı ile bastırılmış bir isyandır. silahlanıp dağa çıkmak bir seçenektir saygı duyarım. otoriteye karşı başkaldırmak da bir seçenektir. bunun sonucunda ya kazanırsın ya da kaybedersin.
o isyan başarı ile sonuçlansaydı adı bugün zafer olacaktı değil mi? ama olmadı seçeneklerden daha muhtemel olanı gerçekleşti diye isyanlar katliam ya da soykırım olmazlar.
bu katliam , an itibariyle ülkede atatürkçüyüm,atatürkün milliyetçiliği başkadır diyen adamında zaten tepeden tırnağa ırkçı olduğunu göstermiştir.senelerdir söylüyoruz bunu anlatamıyoruz.kemalizm içinde bir sürü ırkçı tema barındıran,kardeşlikten başka herşeyi öğütlediğini, sebep olduğu katliamlarla kanıtlayan bir ideolojidir.ideoloji midir o da tartışılır ya neyse.
hainlerin kafalarının koparılmasının kimilerinde yarattığı göt acısından kaynaklı adlandırmadır. aslı katliam değil zaferdir. katliam diyecekseniz de hain katliamı demek en makbuludur. tabi ne kadar anlatırsan anlat karşındakinin anlayacağı kadar her şey. kuyrukacısı oldu mu insanda viyk viyk ötmeden edemiyor.kimi it rızayı utanmasa nobel barış ödülüne aday gösterecek, kimi ordu keyiften oralara gitti diyecek. ne diyeyim ben ki. sadece komik, ciddiye almaya değmeyecek şerefsizlerin saçmaları bunlar. bunlar değil mi ki pkkya yapılan operasyonlara da katliam diyen? evet ne yazık ki öyle.sallamayın vatansever arkadaşlarım böyle kekoları. yazsınlar dursunlar. gün onların günüdür. çok uzun sürmeyecek mastürbasyonları bir gün çok acı sonuçlar doğuracaktır hepsi için.