Bir köylü ayaklanmasının bastırılmasından ibaret olaydır. Merkezi hükümete bağlı olmak istemeyen yerel aşiret liderleri çeşitli sebeplerle ayaklanmış sonucunda da bastırılmışlardır. ne kadar kişinin öldürüldüğü işin özü değil, detayıdır.
30000 insan değil de resmi rakamlarda verilen 7500 insanı kabul edince olay normale mi dönüşüyor? insan öldürmenin kabuledilebilir bir sınırı mı var şu rakamlarla şu rakamlar arsındaysa normaldir canım mı diyeceğiz? bir devlet kendi sınırları içerisinde yapıyor bunu. hala anlatırlar kan akan dereleri, hozat ilçesindeki uçurumdan insanları nasıl attıklarını. aileleri nasıl böldüklerini, sürgüne gönderdiklerini. o dönem çocukların önemli bir kısmı başka illerdeki yetiştirme yurtlarına gönderilmişlerdir.ama hayat işte ne kadar değişken. o zamanlar devletin silah ve asker gönderdiği şehre şimdi beyaz eşya gönderiliyor. eşya yerine tarihinizdeki acınızı anlıyoruz deseler daha başarılı olacaklar.
* adı üstünde bir "belgesel"dir. belgelerle anlatılır. raporlar, mide bulandıran/yürek burkan fotoğraflar, olayı yaşayanlar ve akademisyenlerle röportajlarla anlatılır yaşanan katliam.
bastırılmasa idi iranda rus desteğiyle kurulan "mahabat cumhuriyeti" gibi bölgede bir kürt devleti kurulacaktı. iran bastıramadı ama biz bastırdık. tunceliye ısrarla "dersim" diyenler, bu ayaklanmaya ısrarla "katliam" diyenler tüh ya biz de bi iran kürtleri kadar olamadık , 1 yıl sürse bile şu türklerden toprak alamadık kendi devletimizi kuramadık kompleksini yaşayan türkiyeyi işgalci devlet olarak gören anlayışın saptırmasıdır.
alevi kürtlerin toplu şekilde katliama uğradığı, çoluk çocuk demeden "temizlendiği" ve dönemin resmî şahitleri tarafından da kimyasalların, yanıcıların kullanıldığı itiraf edilen katliamdır.
haritada dersim'in yerini bilmeyen, kütüphane denen mefhumdan bihaber zıpırların kasetlerine kaydedilen bilgileri her fırsatta başa sarması için vesile olmaktadır ayrıca.
türkleri orta asyaya gönderip, anadoluyu ermenilerle paylaşma hayalleri kuran türk düşmanı faşistlerin tıpkı ermeni diaporası gibi türkiyeye bok atmak için kullandığı isyandır. o tarihlerde tüm ülkelerde tüm isyanlar öyle bastırılıyordu. bastırmasaydık haritamız böyle olmazdı. bu olaya ayaklanma değil "katliam" diyenler zaten türkiyenin haritasıyla sorunu olan apocu faşistledir..
emperyalist büyük britanya imparatorluğu'nun ırak'taki kürtleri katletmek için kullandığı teknikler kullanılarak yürütülmüş katliamdır.
bu minvalde emperyalist bir yanı vardır.
"ayaklanmıştı, dönemin koşulları, olması gerekiyordu" vs. diyenleri anlamıyorum. olması gerekmiyordu, senin bir katliamı savunma sıkıntısına girmense hiç gerekmiyor kanımca.
o ayaklanma bastırılmasaydı iranda rus desteği ile kurulan mahabat cumhuriyeti gibi bir devlet kurulacaktı ki biz iranlılardan daha güçlü olduğumuz için bastırdık . öyle bir devlet kurulamadığı için bu ayaklanmaya katliam derler.
1930 larda biber gazı mı vardı, plastik mermi mi vardı, cop kalkan mı vardı. eli silahlı adam vuran eşkiyaya gül atılarak cevap verilmez. doğu anadolunun dağlık yerlerinde osmanlından beri hiç bir zaman çetecilik sorunu çözülemedi.eski paşa cemal madanoğlunun anıları kitabında uzun uzun anlatıldığı gibi bugun ne kadar şehit veriyorsak , 70-80 yıl önce de aynı sayıda şehit veriyorduk. tek fark bugunki gibi siyasi eşkiya değillerdi. sosvyetlerde sanki ayaklanmalar sanki farklı mı bastırılıyordu. yüzbinlerce insan öldü.
türkiyenin en fakir olduğu 1930 larda maddi manevi çok zarara uğranmış şehitler verilmiş, ,o yıllarda dünyada nerede olursa olsun aynı şekilde bastırılacak silahlı ayaklanmadır.
kubilay olayında da katil sürüsü makineli tüfeklerle taranarak etkisiz hale getirilmiş, sağ kalanları da yargılanarak asılmıştır. günün şartlarında asilerle anladıkları dilden konuşulmuştur.
tarihi olayları o günün şartlarında değil bugune göre değerlendirmek sadece konuyu saptırmaktır. silahlı ermeni çetelerinin doğuda katliam yapıp tokadı yiyince türkler bize soykırım yaptı demesi gibi, türkleri orta asyaya geri yollamak isteyen türk düşmanı pkklıların ermeni soykırımı gibi başımıza dolamaya çalıştığı olaydır.
yanlış ve çarpık bilgi içeren 2 kelime. sözgelimi ne dersim diye bir yer vardır, ne de dersimle anlatılmak istenen türkiye cumhuriyeti devletinin bir ili olan tuncelide katliam olmuştur.
ayaklanan kürt azınlığını bastırmaya yönelik yapılmış girişimler katliam olarak çarpıtılmıştır.
anadolunun doğu ve güneydoğu bölgesi osmanlının ilk yıllarından itibaren kendine özgü bir özerklik içinde yönetilegelmiştir padişaha direk bağlı bölge beyleri ve aşiret reisleri tarafından.. kendi içinde meclisleri ve kolluk kuvvetleri olan bu bölgeleri boyunduruk altına almaya çalışan ilk padişah II.Mahmuttur ıslahat hareketleri adı altında ve bu nedenle de bölgedeki ilk kürt başkaldırısı botan bölgesi emiri Bedirhan tarafından gerçekleştirilmiştir..yıl 1834..4 yıl sürmüştür bu başkaldırı..ve ne zaman bölgedeki egemen güçler, bölgenin kendi özerkliğine ve özerklik içindeki bağımsızlığına el uzatmaya veyahut faşizan baskılarla boyunduruk altına almaya kalkışsa karşısında isyan bulmuştur..demem o ki, bu bölge yüzlerce yıldır kendine has bir özerk ve bağımsız bir yönetim anlayışıyla yaşayagelmiştir..
cumhuriyetin ilanından sonra da bölgedeki kısmi özerklik devam etmekte olup, devlete karşı gerekli görevlerini de bölge halkı yerine getirmiştir..fakat 1930 lu yıllara gelindiğinde, bölge üzerinde kesin ve diktatörel bir hakimiyet kurulmak istenmiştir..gerek dersim için çıkarılan ve dersime özel kanunlar, iskan kanunları gerekse yine dersime özel çıkarılan ağır vergiler bölge halkları tarafından tepkiyle karşılanmaya başlanmıştı..
"1934'te çikarilan iskan Yasasi'ni Dersim'de uygulayamayan devlet, 1935'te Tunceli Kanunu çikardi. Bu kanunla birlikte vali ve komutan, belediye başkanini atama dahil sınırsız yetkilerle donatıldı. Özel Tunceli Mahkemeleri kuruldu. Agir bir vergi yasasi çikarildi.
Bu baski ve asimilasyonlara karsi Dersim halkinin isyani giderek büyümekteydi.
1936 yilinin Ocak ayinda yürürlüge giren 2884 sayili, Tunceli'nin Idaresi Hakkinda Kanun'la, bu seçilmis bölgeye diger illerden farkli bir statü getirildi.
Dersim, Bingöl, Elazig ve Erzincan illerini içine alan Dördüncü Umumi Müfettislik bölgesi olusturuldu ve basina Korgeneral Abdullah Alpdogan tayin edildi.
Dersim ilinde hizli bir insaat faaliyeti basladi. Yollar açildi, köprüler ve karakollar kuruldu.
Hasanan asiretinden Seyit Riza ve Koçgirili Aliser gibi bölge liderleri bu karakollarin insasina karsi çiktilar.
Seyit Riza, diger asiretleri toplantiya çagirdi.
Bölgede gerginligin tirmanmasi üzerine, 1936 kisinda, Tunceli askeri kusatma altina alindi, bölgeye giris çikis yasaklandi.
1937 yilinin 21 Marti'nda, Newroz gecesi, Harçik Çayi üzerindeki köprünün yikilmasiyla ayaklanma baslamis oldu.
Bu Dersim isyaninin baslangiç tarihiydi."
evet 1938 yılı türkiye cumhuriyeti devleti için utanç lekesidir..o yıllarda yurt dışında yayınlanan gazeteler bu katliamı genocide(soykırım) olarak manşete taşımışlardır ki haklılardır..dersim katliamı-soykırımı hakkında bir çok anı bulabilirsiniz ve gerçekleştirilen katliamın-soykırımın kan lekesinin hala devletin gömleğinde durmaya devam ettiğini farkedebilirsiniz..
işte dersim katliamından - soykırımından bir kesit :
" kadının biri, 5 yaşındaki çocuğunu nehire attı. elleriyle bastırıp çocuğu boğdu. boğdu çünkü bağırıp ağlarsa askerler peşimizden gelecekti."
" bir kadın vurulmuştu laç deresinde. asker geçerken baktı ki, kadının çocuğu annesinin cesedinin etrafında dolaşıyor. çocuk önce annesinin etrafında dolanıyor daha sonra da memesinden süt emiyordu. annesinin memeleri de dışardaydı. çocuk süt içtikten sonra kumda oyun oynamaya devam ediyordu. hep aynı şeyi yapıyordu. askerlerden subay olanı "yazıktır karışmayın, annesi ölmüş zaten kendi kendine ölür" dedi. o subay orda karışmadı ama arkasından gelen asker, çocuğu süngüleyip nehire attı.."
"evler kadar cesetler yığmışlardı. sarı saçlı, çıplak bir çocuğu, ölü yığınının tepesinin ortasına dikmişlerdi. dağ meltemi vurdukça çocuğun sarı saçları bir tarafa doğru dalgalanıyordu. gavur bile halimeze ağlardı, gavur gavur!"
"kardeşim, kardeşim! öldürülenleri sorma hiç. ölü kokusu sardı bu memleketi. bir adım bile atamıyordun ki bir iş yapasın. ormanda düşenler, nehirden* akıp gidenler... ne yapacaksın ki? "
ve tabi ki dersimin isyan bayrağını taşıyan ve idam edilen seyit rıza :
"'Evlâd-ı Kerbelayız, bîhatayız. Ayıptır, zulümdür bu, katliamdır!"
bir not : bu katliam sırasında uçaklarla köyler yok edilmiştir..bu uçaklardan savunmasız halka bomba yağdıran pilotlardan biri de "türk" halkının gurur duyduğu ilk kadın pilot sabiha gökçendir...
zaten resmi tarihin göz ardı etmiş olduğu bir olay iken bilenlerin de isyan olarak bildiği; 1938 yılında gerçekleştirilen isyandan çok türkiye cumhuriyeti devletinin, cumhuriyetin emekleme yıllarında gerçekleştirmiş olduğu katliamdır..uçaklarla bombalanan bölgede yaklaşık 70000 (yazıyla yetmiş bin) kürt-zaza alevi kardeşimiz katledilmiştir..uçaklara bombalama emrini kimi kaynaklar atatürk'ün vermiş olduğunu belirtirken, bazı kaynaklar da milli şef ismet inönü'nün bu emri verdiğini yazmaktadırlar..
Bugün bile nüfusu 100 000 i bulmayan dağlık, ulaşımın zor olduğu bir bölgede bundan 70 yıl önceki teknik imkan ve nüfusuyla nasıl olup da 70 000 kişinin öldürüldüğünü merak ettiğim "katliam"dır.
Ayrıca hepsini geçtim eğer böyle bir "katliam" varsa "yozgat katliamı", "menemen katliamı" ve hatta bir çok gerici isyanın bastırılmasının hepsi katliamdır.
sonuç olarak gerici bir isyanın yani oluşan yeni düzene karşı gelenlerin bastırılması söz konusudur. kullanılan yöntem belki aşırı olabilir ama sonuç olarak çağdışı bir yöntemi sürdürmete çalışan bir kalkışmanın bastırılmasıdır. gerçi sonunda isyankarlar başarılı olmuş, bölgedeki çağdışı feodal düzen devam etmiştir.
osmanlı'nın doğu anadolu'daki ezik politikaları sayesinde yıllarca kendini bir halt zannetmiş, hala orta çağ'da yaşamak için direten aşiret ağalarının marabalarıyla birlikte başlattıkları isyanı bastırmak üzere başlatılan dersim harekatı'na bölücülerin taktığı isimdir.
cumhuriyet kurulunca, memleketin dört bir yanında başlayan kalkınma, yenilenme hamleleri bazılarının gözünü çok korkuttu. kimisi din bayrağı açtı isyan etti, kimisi de seyit rıza gibi kürtçülük bayrağı. osmanlı zamanında alışmışlardı ya rahatlığa, hani 93 harbi'nde hemen kuzeylerinde rus ordusu ilerlerken kendilerinden asker isteyen devlete "şimdi hasat zamanıdır, asker veremeyiz" diyecek kadar tuzları kuruydu ya. baktılar ki mustafa kemal işi sıkı tutuyor, osmanoğlu'na hiç benzemiyor, anladılar o ortaçağdan kalma yaşam biçimlerinin sonunun geldiğini. derebeylikleri elden gidecek. hemen bir çözüm aramaya koyuldular. imdatlarına ingiliz ve fransızlar yetişti. türk askerlerinin isyancılardan ele geçirdikleri gıcır gıcır lee enfield ve berthier tüfekleri gökten yağmadı ya dersim'e.
tasmalarını tutanlar "tamam" deyince harekete geçtiler. köprüleri, telefon-elgraf hatlarını ve devletin yaptığı herşeyi yıkmaya koyuldular. öyle bir hayvan sürüsüydü ki bunlar, atatürk sabiha gökçen'i operasyona katılması için gönderirken ona kendi tabancasını vermiş, eğer uçağı düşerse isyancıların eline geçmemesini, kendisini vurmasını öğütlemiştir. vaktiyle bu harekata katılmış bir ihtiyar da, atatürkün sözlerini "gidince gördük ki bunlar insan gibi yaşamıyor. medeniyetten bihaber." diyerek tasdik etmiştir. eskiden de böyleydi dersim. mehmed arif bey, başımıza gelenler isimli eserinde bunları anlatırken "şu asırda öyle anadolu'nun ve her tarafı oldukça medeni memleketlerin orta yerinde böyle vahşi bir cemaatin bulunmasının ayıbı hükümetimize aittir" demişti. evet osmanlı bunlara ilişmemişti. şimdi cumhuriyet bunlara medeniyet getirmeye çalışıyordu ama buna rağmen medeniyete ayak diriyorlardı. en sonunda seve seve kabullenmedikleri şeyi tepelerine tepelerine inen bombalarla kabullenmesini bildiler. nihat genç'in tabiriyle, "devletin tunç eli" tepelerine inince anladılar dünyanın kaç bucak olduğunu.
o zamanlar devlet bağımsız olduğu için, bölücüler avrupa'ya götlerini dayayamadıkları için devlet çoğu yerde isyancılara yardım eden hainleri gördüğü yerde infaz etmiştir. kimse de hesap sormamıştır. soramazdır da. bugün de "katliam, katliam" diye istedikleri kadar kıçlarını yırtsınlardır.
1984'e kadar gıklarını çıkaramamışlar sonra tekrar azmışlardır. zira devletin başında osmanlı'nın ezik politikalarının takipçisi özal vardır. eziklikler eziklikleri takip etmiş, sonunda bugüne kadar gelmişizdir. (bugün yaşananları anlatmama gerek yok herhalde.)
dersim katliamı sözünü söyleyenlerin bellidir ki bir kuyruk acıları vardır. bu acı kuyrukları olmasından mı kaynaklanır bilinmez.
Günlerce dersim'in havadan bomba yağmuruna tutulduğu katliam. Köyler yakılmış, binlerce kişi katledilmiştir. atatürk'ün, katliam ile ilgilenmeye başlayacağı sırada ise seyit rıza'lar kahpece asılmıştır.
devletin "çağ içi" kapital üniter düzeni insanlara dayatmak için, tarih boyunca özerk yaşamış bir bölgeyi çağ dışı uygulamalardan kurtarmak söylemiyle, bugünkü gibi yaltakçı medyanın ajitasyonlarla isyancılar üzerinden kürt-alevi halkının kimliğine ve kültürüne saldırarak devamında yine bugünkü gibi uydurma haberlerle isyancıların türkiye halkı na çapulcu ,ucube olarak tanıtılmarıyla meşrulaştırmaya çalışılmış olan soykırıma,mezalima, vahşete , terörizme verilen ad. orda direnen dersim halkıydı bu yüzden bombalar dersim halkının üstüne yağdı.
-hani lan tarihçilerin anlattığı referandumlar.
atatürkün çalışma arkadaşı ve 30larda adalet bakanlığı yapmış resmi ideologlardan olan mahmut esat bozkurt devletin açık yüzünü ortaya koyuyor
"Benim düşüncem şudur: Herkes, dostlar, düşmanlar ve dağlar, bu ülkenin efendisinin Türkler olduğunu bilmelidir. SAF TÜRK OLMAYANLARIN, TÜRK ANAVATANINDA SADECE BiR TEK HAKLARI VARDIR: HiZMETKÂR OLMA HAKKI, KÖLE OLMA HAKKI"
meleklerin aslında okadar melek olmadığını anlamamız gerekir artık.
haa isyancılar sömürüsüz özgür bir dünya istiyorlarmıydı oda tartışılır.ingilterenin ve fransanın "antii-kapitalist" başbakanından yardım isteyen seyit rızaydı (bkz: 38 dersim belgeseli)
bir kaç kürt faşo ağasının ve aşiretinin isyan etmesi üzerine isyanın bastırılması, çapulcuların bu olayı alevi soykırımı olarak görmesi. şeyh sait isyanıda müslüman soykırımıdır k.rtlere göre. bunların hepsi (bkz: çaşıt).
türkiye cumhuriyeti'nin o dönem yanlış zihniyetleri sonucu her şeyi zorbalık ve diktatörlükle çözebileceğini zannetmesi sonucu başlayan ayrışmanın sebebidir. günümüze kadar gelen ayrışmayı o dönem başlatmıştır. haklıdır orda faşist ağalar halkı sömürmektedir. ancak bunun yolu kökten çözüm bulayım, hızlı iş bitireyim diye katliam yapmaktan geçmez. bazı şeyler için zaman gerekir. bize bıraktıkları kötü mirasın unutulmasını dilerim.
ancak şunu da belirtmeden geçemeyeceğim; o katliamı yaşattıranlara yıllarca oy veren ve güçlü tutan da kürt ve aleviler oldu. chp içerisinde bir çok alevi ve kürt milletvekiliniz var. şimdi bu konuda biz türkler suçluysak ne diyeceğim artık size?
hala alevi sitelerine girerseniz chp'yi desteklemekten, o partinin alevilere daha cok olanak ve kadrolaşma verdiğinden bahsedilir. osmanlı zamanında oluşan sünni-alevi karşıtlığını unutup sizi öldürenleri hedef alsaydınız sünnileri kardeş görmeyi ve eskiyi unutmayı seçseydiniz çok farklı olurdu.
bu chp %1'i geçemez ve yıllarca önce yok olur o zaman ki hatalar gün yüzüne çıkartılırdı.
menfaat icabı oy veren siz iseniz bizleri suçlamaya hiç hakkınız yok.
chp'nin laiklik anlayışının size uyması daha önemli galiba. atalarınızı kimin öldürdüğünün hiç önemi yok.