atatürk'ün hata yapmayacağına inanan bazı imansız insanlık düşmanlarına göre normal bir isyanı bastırma yöntemidir ama 80 ile 100 bin insanın öldürüldüğü her yerde bir katliam yatar. 80 bin insan 3 ali sami yen stadı dolusu insan yapar. hadi gözünüzde canlandırın bunu. bir insan katliamı sırf atatürkçülüğün gereği olarak normal karşılıyorsa o insanın içindeki insanlık ölmüştür.
katliamdır.
ben böyle bir millet görmedim arkadaş.yapılan her katliama, bir insan sürekli dönem şartları öyle gerektiriyordu,ee onlar da isyan etti ama der mi yahu? hiç mi suçun yok senin.kaldı ki ülkede bu kadar isyan varsa demek ki sende de bir bokluk var.militarizm manyaklığından,atatürk çılgınlığından yapılan her türlü vahşilik meşru görülmeye başlandı.
türk olacağım diye insan olmayı unutmak böyle birşey heralde...
1935 yılında, atatürk'ün emriyle türkiye'de toprak reformu için çalışmalar yapılır.
özellikle doğudaki şeyhlik, seyitlik, ağalık, aşiret reisliği gibi makamlara son verilecektir.
hükümet toprak reformunu hazırlar ve reform yasası yürürlüğe girer.
merkezi oterite dersim'de güç kazanınca aşiretler arasında çatışmalar çıkar.
seyit rıza önderliğinde hükümete karşı propagandalar başlar;
bu propagandaya göre;
- aşiret kadınlarının namusu tehlikededir.
- aşiret kadınları gündüzleri kocalarının, geceleri karakol efradının malı olacaktır.
- köy halkı bir yere toplanacak, evlerin içine tıkılacak, her evin önünde bir polis nöbet tutacaktır.
- ekmek ve odun vesikayla verilecektir.
- halkın bütün kazancı elinden alınacaktır.
- karakollar yakında, bölgeden sürülecek olan aşiret reislerine posta görevini üstlenecektir.
propagandalar sonucu galeyana gelen halk karakollara saldırır.
isyanları bastırmak için hükümet general abdullah alpdoğan'ı görevlendirir.
alpdoğan'ın görevindeki başarısızlık sonucu aşiretler tamamen silahlanır.
dersim'de kanlı bir isyan başlar.
seit rıza'nın aşireti karakollara ve köylere saldırır; askerler ve polisler öldürülür.
general bu isyanın havadan bir müdahale ile bastırılabileceğini karargaha bildirir.
ve gereken onayı alır.
hava kuvvetleri'nden 3 uçak müdahale eder.
seyit rıza ve aşiret reisleri teslim olurlar.
harekat 13 eylül 1937 de biter.
ayaklanmayı bastıran bu harekata dersim harekatı denir.
1847, 1877-78, 1885, 1892, 1893-95, 1907, 1911, 1916 yıllarında çıkardıkları isyanlarla işgalci güçlere karşı orduyu ve Türk devletini zayıflatmaya çalışan Tunceli'li kürtler, yeni cumhuriyet kurulduktan kısa bir süre sonra özerklik umutlarını bir süreliğine kaybetti. Daha sonra Milletler cemiyeti'nin Hatay'ı bağımsız bir ülke olarak tanımlamasından sonra, komşuda pişti, biz de pişirebiliriz belki diye malum isyanlarına devam etme kararı aldı.
Ayaklanma, Ocakzade (Ehl-i Beyt soyundan) kökenli ve Şeyh Hasan Kürt aşiretine mensup olan Abasan Aşireti reisi Seyit Rıza önderliğinde, asker ve vergi vermek istemeyen diğer aşiretlerce de desteklenen bir grup tarafından 20-21 Mart 1937 gecesi Harçik köprüsünün yıkılması, köprüyle Kahnut Bucağı arasındaki telefon hattının kesilmesi ve bölge askeriyesine düzenlenen saldırı ile başladı. Askeriyedeki bütün askerler öldürüldü. Askeriye yakıldı. Bunun üzerine resmen Kürt isyanı başladı. isyan bölgenin coğrafi durumu nedeni ile büyüdü. Ayaklanmayı Kureyşan Kürt aşireti başlattı ve özellikle Demenan, Haydaran ve Yusufan Kürt aşiretlerinin katılımı ile iyice genişledi. Ayaklanmaya toplam yaklaşık 6.000 kişilik bir grup katıldı.
General Abdullah Alpdoğan düzenlediği ilk harekât büyük başarızsılkla sonuçlandı. Aşiretler ise bunun verdiği moralle tamamen silahlandı. Bu yüzden isyanı bastırmak iyice zorlaştı. Abdullah Alpdoğan yanına aldığı 20.000 asker ile bölgeye gitti fakat dağları bir türlü aşamadı. Bunun sonucunda gerekli olanın bir hava saldırısı olmasına karar verdi. Gerekli onayı alınca Sabiha Gökçen'i davet etti. Sabiha Gökçen de kabul edip Hava Kuvvetleri'nden 3 uçak filosu ile havadan saldırı gerçekleştirdi. isyancıların saklandıkları en büyük yer olan Laş mevkiini yerle bir etti.
Yapılan harekât başarı verince, askerler bölgeye girmeyi başardı. Bunun üzerine Seyit Rıza, bölge halkına zarar gelmesin diye Haydaran, Kureyşan, Demenan, Yusufan, Kırgan Kürt aşiretleri reisi ile birlikte teslim oldu ve harekât, 13 Eylül 1937'de sona erdi. Ayaklanmayı bastıran bu askeri harekât, Dersim Harekâtı olarak adlandırılır.
Askeri harekâttan sonra yapılan yargılama 15 Kasım 1937'de sona erdi. Ayaklanmanın lideri Seyit Rıza ile 6 kişi idam edildi. Çok sayıda Kürt ayaklanmacı değişik hapis cezalarına çarptırıldı. Ancak olaylar durulmadı ve 1938'de Kureyşan Kürt aşireti intikam için diğer Kürt aşiretlerini silahlanmaya davet etti ve ikinci Kürt isyanı başladı. Bunun üzerine başlatılan ikinci askeri harekât ile Eylül 1938'de ayaklanma tamamen bastırıldı. Direniş amacıyla kırsal alanda kalanların direnişi ise 1948'e kadar sürmüştür.
Sonuç olarak Türkiye cumhuriyeti masum insanları kesmemiştir. Bunu söyleyen, iddia eden ibneler ise bugün dağda başarılı olamayıp, ülkenin başındaki dahili bedhahlarla aynı kafa yapısına sahip yaratıklardır...
Edit: Tarih Salladığınız ve istediğiniz gibi yazılmayınca eksiye sarılan dahili bedhahlar, ne diyeyim ki size?
Edit - 2: He ya bu arada malum isyancıların silahlarının (20000 silahtan bahsediyoruz) Türkiye'de bulunamayan, ingiliz-Rus yapımı olmasını nasıl açıklayacaksınız acaba? Hı?
Son zamanlarda cevaplanmayı bekleyen en önemli soru bu... Bir sorunu yok saymanız onun ortadan kalkmasını sağlamaz. Genellikle sorunu daha da büyütür. Şu dersim olayları da büyümeye açık.
1938'de orada ne oldu? Haksızlığa uğramış Zavallı masum insanlar atamızın emriyle acımasızca katledildi mi? Yoksa devletine baş kaldırıp ülkeyi bölmek isteyen hainler kendi kanlarında boğulup eşek cennetini mi boyladı?
Birbirimize nasıl davranmamız gerektiğini bile doğru dürüst çözemezsek aynı topraklarda yaşamanın bir anlamı olduğunu düşünmüyorum. Bunun yolu da geçmişimizi ortak değerler üzerine kurmaktan geçer. Önce dersim olaylarının başlığını atmalıyız.
Katliam mı? Harekat mı? Direniş mi? isyan mı? Faşizm mi? Militarizm mi? Kime göre neye göre? Sorular sorular sorular...