diğer dershanelere öğrenci * kaptırmamak için uygulanan ilginç taktiklerdir.
yer: istanbul haznedar birey dershanesi.
kayıt yaptırmak için gelen anneciğime şu sözler sarf ediliyor:
bakın hanımefendi bize kayıt yaptırın diye söylemiyorum, kızınızı bakırköyde bir dershaneye yollarsanız dersten kaçar. malum ortam var deniz kenarı cafeler falan. burda cafe falan yok derse girmeyipte ne yapacak mecbur girecek...
(bkz: konumuna göre dershaneye gitmek)
bakırköy finale gitmem için beynimi kemirmiş olan annem de gaza geliyor:
tabi ne işi var zaten bakırköyde. bu sene öyle gezmek tozmak takılmak falan yok en önemli senesi derslerine bakıcak..
günde 3813 kere aramaktan ibaret olan taktiklerdir. ta dibine tüküreyim böyle taktiğin. siktir git diye kapataksın en mantıklısı , daha uzatma şansları olmuyor en azından.
Öğrencilerin üzerine onları ilgiye boğacak, okul çıkışına pasta börek yapıp getirecek, hafta sonları programları düzenleyen, yazılı dönemleri size yardım etmekle görevlendirilmiş; geneli kısa boylu, çerçevesiz gözlüklü, ince sesli, şefkatli insanlar salmak. Evet sözlük, tam olarak şu ablalar kavramından bahsediyorum. Ne kadar terslesen anlamayacak kadar kıt, sistem kölesi ve anlayışsız varlıklar!
bizim zamanımızda öğrenci transfer ederlerdi. Derecede görünsün diye. ODTÜ lü bebe gelmişti derste calculus çalışıyodu. Hoca önce sikti attı sonra dersten kovdu. Güzel günlerdi.
Sürekli bir yerleri kazanıp bırakan ben, tekrar dershane kayıt dönemindeyim. Fakat işler değişik. klasik velim olan babam yerine kayda annem gidiyor. Sevgili uğur dershanesi yöneticileri 2000 tl gibi bir rakam söylüyorlar. Ve minimum 1800 olacağı falan söyleniyor. Annem beni arıyor, kalkıp gidiyorum. Hoca beni görüyor, bir sarılma bi öpçükler bilmem ne. Dedim hocam anneme 1.5 demişsiniz. erken kayıt indirimi, eski öğrenci indirimi falan fistan 1 olsa. 250 de benim için inersiniz. 750 yapalım şunu.