yanlız eksik bilgiler var birtakım;
misal intihar eden gencin annesi avukata senet imzalamış.
bu durumda anayasa'nın gerekli maddesi açıktır;(madde 38)
"hiç kimse yalnızca sözleşmesinden doğan bir borçtan ötürü özgürlüğünden alıkonulamaz"
e peki anne neden hapse girdi?
bu durumu da şu şekilde açıklamak mümkün;
"borçlunun ödeme taahhüdünü ihlali"
yani kadıncağız evine avukat gelince paniğe kapılıyor, konu komşuya evini haczettirdi diye rezil olmamak için evinden eşya kaldırtmamak için avukatın tuzağına düşüyor, o esnada hazırlıklı gelen avukat yanında bulunan taahhütnameyi bir şekilde kadına imzalattırıyor ve belli bir süre veriyor.
süre sona erdiğinde kadın muhtemelen avukat tarafından ödeme yapması konusunda baskı ve tacize maruz kalıyor, avukat son bir koz olarak "taahhüdü ihlal" suçundan(!) dolayı kadın hakkında suç duyurusunda bulunuyor ve yerel mahkeme suçu sabit görerek borçlu kadının 90 gün tayzik hapsine karar veriyor...
şimdi buradaki dersaneci değil asıl suçlu olan avukat ve türk hukuk sistemidir. kimse götünü başını bir yana oynatmasın.
meclisimizde ekim ayından beri görüşülmekte olan "borçlar kanunu" hala tamamlanamamıştır.
komedi gibi bir ülkede yaşıyoruz.
bakın biz hangi anlaşmaya imza atmışız;
avrupa insan hakları sözleşmesi ek4 no'lu protokolü madde 1;
"hiç kimse borcundan dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz"...
gayet açık ve net değil mi?
ve değerli hükümetimiz henüz geçen sene ab uyum yasaları çerçevesinde hangi taahhüde imza attılar dersiniz?
"türkiye'de ekonomik suçtan ötürü cezaevinde hiçbir hükümlü bulunmamaktadır"
bu ne peki?
bu kadın gasptan mı girdi cezaevine ey kuş beyinliler...
ben hukukçu değilim, hukuk fakültesi de okumadım, lakin fırsat buldukça anayasa'yı, tck'nu, diğer kanunları inceler araştırırım. zira bu ülkede insanın başına ne zaman ne geleceği belli olmaz;
(bkz: türkiye de gözaltına alınmayan insan kalmaması)
anladığım bu, yorumum bu...
şimdi soruyorum sizlere bu hukuk mu? adalet mi?
muhtemelen bu intihar eden gencin memleketinde bir dahaki seçimlerde akepe yine hatırı sayılır bir oy alacaktır.
değerli yargı mensupları;
sizler ki son günlerde kuyruğunuza basılınca ne kadar kendinizi acındırıyorsunuz bu millete,
(bkz: ilhan cihaner/@protest sanayici)
ama asıl sizler avukatların güdümünde oldukça hukuksuzluk yapıyor bu milletin ahını alıyorsunuz, şapkanızı önünüze koyup lütfen düşünün bunları...
bu kadın ve bunun gibi yüzlerce insan gasp yapmadı, hırsızlık yapmadı, devleti soymadı. aldığınız kararlardan, soldurduğunuz fidanlardan, parçaladığınız ailelerden utanın. utanmazsanız da elbet bir gün bunun hesabını siz de verirsiniz unutmayın!!
bir de değerli moderasyonumuza;
şahsım bu girinin her türlü hukuksal ve götümüze girebilir tarzı saçmalıklarından sorumludur. lütfen silmeyin. silmeyin ki bir gencin hayatı nasıl karartılır bu ülkede. nasıl bir hukuk devletine sahibiz bu ülkede herkes görsün.
kısa sürede köşe dönmek isteyen dershanelerin yaptıklarının sonucudur. ayrıca ilginç olan bir nokta daha vardır dershane işletmecilerinin hepsi öğretmendir. dershane borcu yüzünden eve icra yollayan, hatta senete imza atanı tutuklatan öğretmenler de varmış görmüş olduk.
güzel ülkemden memleket manzaralarıdır.anayasa tartışmaları içine giren bürokratların pekte umrunda olmayan noktadır.zira daha şimdi ki anayasa bile ayan beyan ihlal edilmektedir ki yeni anayasa hak getire.eğitim hakkı anayasada düzenlenen temel bir haktır güya kağıt üstünde tabi.eğitimi paralı yapıp eğitim,eğitimde eşitsizliklere göz yuman,bunu ceplerine para doldurmak için destekleyen,halk düşmanı partiler(iktidarından muhalefetine)şimdi bu olayı görmezden gelmektedirler.
mecliste akp'ye ayar vermekle sorumlu chp milletvekili muharrem ince,halktan değil burjuva sınıfından olmadığını göstermek için kapatsın dersanesini,sonra gelip bu olayı meclis gündemine taşısın,işte o vaktit bu entryi yiyip,chpnin ilk il kongresine gitmeyen bandierra rossa ne olsun.
en kötü intihar sebeplerinden biridir. burada suçlanacak olan borçlu anne veya dersaneye gitmek zorunda kalan çocuk değildir; zira "şu dönemde borcu olmayan kaç kişi var?", "dersaneye gitmeyen kaç öğrenci var?" sorularının cevabı gayet net. suçlanması gereken, her zamanki gibi, eğitim sistemidir, tabii adaleti de unutmamak lazım. yargının hükümleri kesindir, bir davranışın cezası da bellidir, eyvallah; fakat sen bir hırsızı yakalayıp da hapse atmıyorsan, serbest dolaşmasına izin veriyorsan, buna adalet denmez, iki yüzlülük veya çifte standart denir.
Yazıktır günahtır. insan hayatının değeri bu kadarmıdır. Bir yıldız kayıp gittikten sonra, çareler bulmanın ne kadar anlamı vardır. Napolyon gibi sadece para, para, para diyen dershanelerden bunca öğrenciyi, öğrenci ailelerini kim nasıl koruyacaktır. Ateş düştüğü yeri yakmış, bir annenin yüreği kanamaya başlamıştır. Bu duruma ilaç varmıdır??
yaşadığın ülkedeki sisteme lanet etme sebebidir. hayır çocuk o dersaneye gitse ne olacaktı; binlerce dersane, onlarca üniversite var, peki ya sonuç? bir hiç uğruna ölüm...
(#7739493)'na ek olarak bu vakadan sonra dershane alacağından vazgeçmiş, avukat suç duyurusunu geri çekmiş, borcu da yerel milli eğitim müdürlüğü üstlenmiş...
afferin lan size...
borcu üstleneceğinize, münferit olayları yatıştırmaya çalışıp işin sosyal boyutunu ele almamakta direndikçe sizler bu ve bunun gibi daha nice yürek dağlayan olayların yaşanması kaçınılmazdır.
hükümet bir an önce savsakladığı, el atıp bir kenarda beklettiği yeni borçlar kanununu ve yeni türk ticaret kanununu çıkarmalıdır.
bu ülkede borçlar kanunu kabul tarihi: 1926
türk ticaret kanunu kabul tarihi: 1956'dır.
yaşadığımız, içinde bulunduğumuz yılise 2010 dur.
siyasilerimizin ve hukuk adamlarımızın beyinleri çalışmadığından hatırlatmak istedim...