ders calismamak icin uydurulan her turlu bahanelerdir. sahsen su siralar demir eksikliginden mutevellit kas ve eklem agrilari yasiyorum, e bundan iyi bahane mi olur? olmaz tabi. proje odevini de yapmadim. ne olacaz bilmiyorum.
mantıklı, mantıksız akla gelebilecek her şey vize/final dönemi öğrencisi için bir ders çalışmama bahanesidir.
misal;
-oda arkadaşım yok. hazır oda sessizken azıcık uyuyayım.
-oda da iyice tozlanmış. önce bir toz alayım da öyle otururum derse.
-hazır toz almışken şu tabakları/bardakları da yıkayayım.
-aaa, saçlarım kirlenmiş sanki. bir duş alayım da hem kendime gelirim dersten önce.
-yarın okula da gidicem. bari saçlarımı da düzleştireyim.
-çalışma masamın üstü de dağılmış. toplayayım da çalışırken dikkatim dağılmasın.
-betacopy den kaç sayfa işlemişiz ona bakayım da programımı ona göre hazırlarım.
-vizelere kadar günde 50 sayfa çalışırsam yetişiyo ya.
-amaaan. bugünün 50sini diğer günlere bölüştürürüm. dizimin yeni bölümü var bu akşam. çalışırken aklım orda kalırsa daha kötü.
not: sezonu devam eden tam 9 dizi takip ediyorum. dolayısıyla her gün yukarıda bir örneğini sunduğum saçma bahaneler döngüsüne çok benzer bir süreç geçiriyorum. bu yolun sonu nereye varacak orasını bilmiyorum. *
edit: söylemeden geçmeyeyim dedim. yeni dizilere başlamak da ders çalışmamak için iyi bir bahanedir. hem az biraz eğlendiğiniz ve bir süre sonra beyniniz uyuştuğu için vicdanınızı da çok rahatsız etmez. ben geçen dönem vizelerde house m.d. finallerde once upon a time izlemiştim. bu dönem vizelere new girl nasip oldu. revolution'a da güzel diyorlar finaller için de onu düşünüyorum.
saat tamı geçti of! çeyrek olsun da öyle otururum dersin başına, of! çeyrek de geçti, buçuk olsun da öyle, çeyrek kala olsun, tekrar tam olsun... şeklindedir. ve gece olur. yat uyu, bugün bitti.
