kimine göre aksilik kimine göre bahanedir ama mutlaka bizi ders çalışmaktan alıkoyar ve bu bizi mutlu eder. bu 'aksilik-bahane' bizim içimizde kısa süreli bir rahatlama yaratsa da uzun süreye yayıldığında bağımlılık yapar ve kişi hiç ders çalışmak istemez.
işte bu rahatlamanın sonucunda da vize-final haftaları fotokopiciler zengin olur ve öğrenciler bi anda bünyeye yüklenip sabahlara kadar ders çalışmak zorunda kalır.
örneğin benim başıma da az önce bir 'aksilik' gelmiştir. Oturayım biraz ders çalışayım dedim, Almanya'daki halamın damadının görümcesinin kuzeni vefat etmiş. Kötü oldum, çalışamayacağımı anladım ve kitaplarımın başından kalktım.
telefonun çalması 5 dk de bitebilecek muhabbetin bir saat sürmesi. ardından acıktığını fark etmek. ardından yemeğin verdiği ağırlık ve saatin ilerlemesiyle gelen uykuya karşı koyamamak.
misafir gelir, hayir denilmeyecek bir yerden davet gelir, biri hasta olur, hatta bunlar yuzunden gunduz calisilmamis gece calisma karari alinmistir elektrik gider. hepsini yasadim, yasiyorum ey final haftasi sana bunlarla geliyorum!
tam ders çalışacakken kanal 7 televizyonunda 1236. kez yayınlanan inek şaban filmini görüp izlemeye koyulmak. öyle demeyin ama sınav gecesi o 1235 kez izlenen inek şaban filmi bile ne biçim cazip geliyor sınava çalışmaya...
uykunun gelmesi, odanın çok sıcak veya soğuk olması, konsantrasyon bozulması, tuvaletin gelmesi, sevgilinin terk etmiş olması, can sıkılması, hasta olunması, ortamın gürültülü olması, uğraşacak daha güzel şeylerin olması, televizyon ve bilgisayarın daha eğlenceli olması gibi sebeplerle açıklanabilen bahaneler bütünü.
lanet olsun hep çakmağım kayboluyor ara dur derken sigara bitiyor, markete git falan derken geç oluyor haliyle sonra sabah çalışırım deyip yatıyorum sınava yarım saat kala uyanıp evde koşarak çıkıyorum. hep böyle ama.